Türkiye’nin artık acil olarak sıcak para girişi sağlamaktan başka çaresi kalmadı.
Çünkü sağlıksız bir şekilde oluşturulan ekonomik yapı ve piyasa artık işlemez hale geldi.
Nedeni ise teknoloji yoğun üretim alt yapısının oluşturulmaması ve katma değeri ve istihdamı artıracak üretim ekonomisinin olmaması.
Kamuya ait çok sayıda KİT’lerin satışının ardından , kamu arazileri ve çeşitli kamu kuruluşları da satılarak özelleştirildi ancak buradan gelen kaynaklar kısa vadede para akışı ve istihdam sağlayan beton ekonomisine aktarıldı.
Kısa ve orta vadede refaha neden olan bu yapının uzun vadede süreklilik arz etmesi imkansızdı.
Ve öyle oldu.Ülke ihalelere ve inşaatlara doydu.
Vatandaşa hizmete yönelik herşey yapılmaya çalışıldı ve yapıldı ancak geriye kalan betondan başka bir şey olmadı.
Evet güzel adliyelerimiz, hastanelerimiz , okullarımız ve çeşitli kamu binalarımız olmuş olabilir ancak bunların reel ekonomiye bir katkısı var mı ?
Maalesef yok !
Sadece özelleştirmeden gelen kaynaklar değil aynı zamanda krediler de yine bu alana aktarıldı.
Çünkü ekonominin en az yüzde 60’ını oluşturan inşaat sektörü aynı zamanda ülke ekonomisi için bir tehdit haline geldi.
İstihdamı büyük oranda belli bir sektöre dayalı olan ekonomi için o sektör her zaman bir tehlike arz eder.
Öyle de oldu.
Birçoğu devlet ihaleleri ile ayakta duran büyük firmaların, iş talebi karşısında yeterli arzda bulunamayan hükümet, artık yeni yeni projeler ortaya çıkarmaya veya var olan yapıları yenilemeye başladı.
Sık sık depreme karşı dayanıklı hale getirilen yapıların 2 yıl sonra yıkıldığını veyahut henüz yeni yapılan yapıların yerine daha büyük projelerin oluşturularak mevcut yapının atıl hale gelmesine neden olacak kararlar alınmaya başladı.
Bu durum kaynakların, daha fazla israfı anlamına geliyordu.
Bir tarafta iş almazsa batacak olan inşaat firmaları diğer tarafta ise gittikçe açılan gelir-gider farkı.
Kamuya ait satışı yapılacak çok olmasa da hatırı sayılır kurumlar veya taşınmazlar da var ancak vatandaş artık özelleştirme değil istihdama da katkısı olacak yatırımlar bekliyor.
Peki ama hala teknoloji yoğun üretime ve ağır sanayiye yönelik hamleler yapılamaz mı ?
Katma değer üretimine yönelik yatırımlarla , cari denge sağlanarak , istihdam artırılamaz mı ?
Artık çok geç !
Çünkü bu tür kaynak aktarımları uzun vadede getirisi olan yatırımlar.
Özelleştirmeden gelen kaynaklar, kısa vadede refah sağlayan beton ekonomisine değil de uzun vadede ülkenin cari dengesini sağlayacak teknolojik alt yapı ve ağır sanayi yatırımlarına aktarılsaydı bugün bambaşka bir Türkiye olabilirdi.
Hepimiz isteriz ; ekonomik , askeri ve siyasi anlamda güçlü bir ülkemiz ve Türkiye’miz olsun ancak rasyonel olan piyasada, rasyonel kararlar almazsanız gün gelir bu şekilde kaynak arayışı veya kredi arayışı içerisinde olan bir ülke haline gelirsiniz.
Peki ama Türkiye kısa vadede bu işi düzeltemez mi ?
Bunun tek çaresi var o da yeni enerji kaynaklarının bulunması , çıkarılması ve bunların likiditeye dönüştürebilir şekilde işlenip ihraç edilerek ülkeye döviz girişi sağlanmasıdır.
Ancak bununla da bitmiyor.
Gelen dövizin tabana yani halka sağlıklı bir şekilde yayılımı ve dağıtımı da bu noktada önemli.
Eğer sıcak parayı oy hesabı ile vatandaşa dağıtmayı seçerseniz yine aynı problemle ileride karşılaşabilirsiniz.
Ancak kaynakları yoğun teknolojiye dayalı ağır sanayi ve üretime aktarırsanız uzun vadede süreklilik arz eden istikrarlı bir ekonomi oluşturabilirsiniz.
Ama tek çaremiz bir an önce yer altı kaynakları bulup bunları değerlendirebilmek.
Ancak bunun için artık zamanımız da çok kısa…