Her şey güzel gidiyordu… Şehirde yılların partililerini kenara iterek parti içinde ki tam hâkimiyetlerini mülki idare ve kamu kurumlarında yönetici atamaya kadar hâkimdiler. Atattıklarının partici olması da yetmiyordu. Bir de parti içinde kendilerinden yana taraf olmaları kriterleri aranılıyor “taraf olmayan bertaraf olur” havası içinde tüm yolları kendi yol kavşaklarına bağlıyorlardı.
Kamuda personelin çalışma şevkini kıran ve hiyerarşiyi temelinden yıkan bu müdahaleler giderek kamu çalışanları ve şehir içinde büyük tepki görüyor, siyasi nüfuz keyfiyetinin aldığı boyut “Mülki Amir”i bile bay-pas ederek, “dirlik ve düzeni” bozan bir hal alıyordu.
“Toplum nasıl görüyor?” diye Aynaya bakmayı hiç düşünmeyecek kadar pervasızdılar. çünkü egemen siyasi erkin gölgesinde “mirasyedi” gibiydiler.
Varsın Tüm bu keyfi işlerin faturası partinin ve devletin en tepesine yazılsın ne fark ederdi.
Halini herkesin bildiği, kendi yönüyle bir zenginleşmeyi görmedikleri Kendi partilisi eski Belediye Başkanları Halim Hoca’yı (Çakır) mahkeme kapılarına atanlara, hiç kimseler “Nereden buldun “ diyemez olmuştu.
Güvensizlik had safhadaydı.
Şehirdeki iç huzuru ve birlikteliği bozan bir “Kent Diktası” oluştuğu yönünde kaygılar ürperti ile izlenir olmuştu. Tepki çok büyüktü ama seslendirilemiyordu.
Parti tabanının parti içinde veremediği tepki; son milletvekilliği ve son belediye seçimlerinde çok ağır bir şekilde ortaya çıktı.
AKP Oylarının düşerek tek milletvekiliyle temsile, sonrada belediye seçimlerini kaybetmeyle sonuçlandı. Parti yönetimi halkla olan bağların bıçak gibi kesildiğinin farkına vardığında çok geç olmuştu. Öylesine “kibir” öylesine bir “güç zehirlenmesi”ydi ki, yanı başındaki “Cumhur İttifakı”nın MHP olgusunu bile görmezden gelmiş daha da ileri giderek hasımhane bir tutumla ittifak zeminini bombardıman etmişti.
Ve artık AK Parti tabanı artık birbiriyle barışık olmayan, her an başka mecralara savrulabilir bir partililer yığını haline dönüşmüştü !
Şehirdeki iç huzuru ve birlikteliği bozan bir “Kent Diktası” algılarının tedirginliğin sığınacağı bir isim; Selahattin Ekicioğlu, her geçen gün bir kartopu gibi adeta kent ittifakını örerek ve AKP tabanından da oy alarak göstere göstere Belediye Başkanı seçiliyordu.
Şimdi AK Parti’nin geldiği noktada Kırşehir’de artık bir vekil bile çıkarma şansını yitirdiği açık açık dillendirilir olmuştu.. Çünkü halkın şehirdeki yatırım vs işlerinde bile ağzını bıçak açmayan hiç alışkın olunmayan bir garip “milletvekilliği temsili vakası” yaşanır olmuştu.
“Çiçekdağı'ya hükümet konağı yapıyoruz” diye “müjde” verirken, Kırşehir merkezinde yenisi yapılmak üzere yıkılan yenisi için ihalesi yapılan ve inşaatına başlanan hükümet konağı inşaatının başına getirdikleri durumu sorguluyordu vatandaş. Hızını alamamışlar bu şehrin belediyelerinde “özlük -üveylik” telaffuz eder olunmuştu.
Sanki belediye yunan eline geçmişte bu şehirde yaşamıyor gibiydi malumlar.
Demokratik bir yarışın sonucu değil de, sanki büyük bir “hasımlık içinde kan davası” sayfası açılmış, bunun “töre” si hayata geçiriliyordu.
Teşkilatta bir değişim için merkez ilçeden başlayan sürece mevcut il başkanı Muzaffer Aslan’da eklenince, yeni il başkanlığı için, mevzileri her şeye rağmen korumak ve yerel hâkimiyetinin dizginlerini başkalarına vermemek için korkunç bir plan hazırdı.
İl Başkanlığını belirleme de hısım akraba şahsi yandaş Genel Merkez düzeyinde elini güçlü tutmak amacıyla aday adayları sahaya sürülüyor “ben olmazsam bunu yararlı görürüm” tezgâhı içinde resmen “satranç tahtası” kuruluyordu.
Ve birileri satrancın başına geçip, piyonlarla uğraşırken öylesine bir “şah mat” çekiyordu ki; tüm planlar ters ediliyor Kırşehir siyasal tarihinde bir ilk olarak bir Bayan Seher Ünsal’a çağrıldığı “Huber Köşkü”nde “hayırlı olsun” deniliyordu.
Kilitlenen ve kılıçların keskin çekildiği Kırşehir AK Parti' İl Başkanlığı kızgınlaşan yarışının; KADEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar üzerinden çözüldüğü dilendiriliyordu.
Onlarca aday adayı içinde yer almayan, "adayım" bile dememiş KADEM Kırşehir Temsilcisi SEHER ÜNSAL için talimat direkt tepedendi.
Uzun süredir gerek parti içinde gerekse şehir bürokrasisi ve kamusal alanlarda tek etkin güç olan parti içinde ki “arkadaş grubu” nun büyük bir direnciyle karşılaşacağı bir şekilde tahmin ediliyordu. .
Son olarak Ankara Milletvekili Hacı Turan’ın işyeri açılışında alenen ortaya çıktığı bildirilen ayrışma ve cepheleşme durumuna dikkat çekiliyor. Partiye yakın gözlemciler milletvekili, görevden el çektirilen il başkanı ve Seher Hanım’ın hiç resim karesinde yan yana gelmediklerine işaret ederlerken, milletvekili Mustafa Kendirli’nin açılış sonrası partili ilçe başkanları ve bazı partililerle parti binası dururken "Han Yapı” da bir araya geldiğine dikkat çekiyorlardı.
Bir deneyimli partili; bu konuda Seher hanıma nezaketen de olsa İl Başkanlığı makamını boşaltmadıklarını kendisini tebrik etmeye gelenleri partide karşılamakta güçlük çektiğini ileri sürerek Seher Ünsal’a karşı gösterilen direnci aynen şöyle anlatıyordu
"AK Partide bir Başkan adayı belirlendiğinde kural olarak mevcut il başkanı odasını ve başkanlık görevini yeni il başkanına devreder. Yeni başkan Genel Başkanca açıklandığında eski başkanın görevi fiilen son bulur. Siyasi etikte bunu gerektirir. Mustafa Kendirli seçildiğinde Salih Çetinkaya geriye çekildi, Muzaffer Aslan seçildiği gün geldi oturdu tebrikleri Ak Parti il başkanlığında kabul etti, Merkez ilçe Başkanı Bilgehan Altaş geldiğinde Mehmet Şahin kongreye kadar hiç gelmedi. Ali Demir seçildiği günden sonra hemen teslim aldı.
Ancak her nedense Seher Ünsal il başkanı seçilince Muzaffer Aslan odayı boşaltmadı. Vekil, il başkanı, Kadın, Gençlik ve Merkez ilçe başkanı hayırlı olsun’a geldi. Ama resimde arkada hala Muzaffer Aslanın ismi vardı. Halen Seher Ünsal tebrikleri KADEM'de kabul ediyor. Muzaffer Aslan teslim etmediği AK Parti Kırşehir teşkilatında şu anda 2 il başkanı mı var, Eş başkanlık mı geldi de haberimiz yok. Yoksa bırakmak istemiyor mu?
Şehirde sessizden sessize "Acaba Vekil, devrik başkan ve Muzaffer Aslan kongrede aday mı çıkaracaklar da koltuğu teslim etmek istemiyorlar. Kongrenin Salgın döneminde ne zaman yapılabileceği belli değilken Neden Muzaffer Aslan ve yönetimi istifa ederek yeni il Başkanının önünü açmıyor. Siyasi etik bunu gerektirmez mi?"
Diğer yandan; belirlenen yeni İl Başkanı Seher Ünsal’ın öteden bu yana partinin Kırşehir’de düştüğü durumun ve seçim yenilgisinin "malum arkadaş gurubu"nun yüzünden olduğunu seslendirmekten çekinmediğini bildiren aynı kaynaklar “şimdi özellikle yeni İl Başkanını abluka altına alarak ve bezdirerek, bu işi beceremiyor teşkilattan gelmedi” şeklinde gözden düşürerek, istifaya zorlayıp etki alanının kısıtlamaya çalışıldığına dikkat çekiyorlar.
Velhasıl Kırşehir’de iktidar partisinde güç değişimi bir hayli sancılı geçeceğe benziyor. Bekleyip göreceğiz.
Adnan Yılmaz