Televizyonun İcadının Tarihçesi

DİĞER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 12.06.2017 - 11:56, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Televizyonun İcadının Tarihçesi

21. asrın en çok kullanılan kitle iletişim araçlarından ve insanlık tarihinin en ehemmiyetli buluşlarından biri olan televizyon, vericiden mesajlan dalgaların ses olarak duyulmasını ve görüntü olarak görülmesini sağlayan alete denir. Son zamanlarda sihirli kutu olarak adlandırılan televizyon, kısaca TV’nin kim tarafından ve nasıl buluş edildiğine bir göz atalım. Buluşu çok uzun senelere dayanan televizyonun teorik temelleri 19. asrın sonlarında biliniyordu. Ama sistemin kullandığı binlerce elektronik devre elemanlarının geliştirilmesi 1920’li senelerin sonunu bulmaktadır. Televizyon konusunda ilk çalışmalar 1920’li senelerde John Logie Baird tarafından yapılmıştır. Son zamanlarda kullanılan televizyonlara pek benzemese de görüntüyü mekanik bir ortamdan yansıtma özelliğine sahip olan ilk ürünler olması hasebiyle oldukça ehemmiyetlidir. Elektronik aletlere karşı merakı küçük yaşlarda başlayan Logie Baird, kendi evinde gerçekleştirdiği küçük çaplı deneyler ile elektrik imalatı yapmayı muvaffak olmuştur. Bu alanda eğitim almaya karar veren John Logie Baird, Batı İskoçya Teknik Koleji’nde eğitimini bitirdikten sonra, Glasgow Üniversitesi’nde elektronik alanında master yapmıştır. Baird, eğitim hayatının hemen sonrasında kimi elektronik şirketlerinde çalışmış lakin yaşadığı sıhhat meseleleri nedeniyle, iş hayatında devamlılık gösterememiştir. Yaşadığı sıkıntılar Baird’ı her vakit istediği ve hayalini kurduğu televizyonun icadı için çalışmalar yapmasını engellememiştir. John Logie Baird, çay kutusuna kurduğu ve televisor olarak adlandırdığı bir buluş gerçekleştirmiştir. Bu icadında, karton, bir dikiş iğnesi ve bisküvi kutusundan kurduğu mekanizma ile ilk tecrübesinde başarılı olmuştur. Baird, “televisor” ismini verdiği buluşunun 25 Haziran 1925 tarihinde patentini almış ve 26 Ocak 1928’de bu buluşunu Krallık Enstitüsü’nde tanıtmayı muvaffak olmuştur. Bu tanıtımın hemen peşinden büyük bir alakayla karşılaşan Baird, kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başlamıştır. Baird’ın görüntüyü elektronik ortama aktarma demeleri netice vermiş ve bir sene sonra ilk görüntü aktarımını gerçekleştirmiştir. 1929 seneninde ilk verici istasyonu heyetmiş ve o dönemde yerel radyo yayını yapan BBC ile anlaşarak, ilk televizyon yayını yapma çalışmaları başlamıştır. İlk etapta yerel olarak hudutlu bir alanda yayın yapan BBC, 1930’da İngiltere ve Amerika’da resmen yayına başlamıştır. Televizyonun buluşu ile ilgili öne çıkan diğer bir isimde Philo Taylor Farnsworth’tur. Philo 19 Ağustos 1906 tarihinde AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’nin Utah eyaletinde doğmuştur. Tarım işçiliği yaparak geçimini sağlayan Farnsworth, Baird gibi elektronik aletlere karşı meraklı biriydi. Farnsworth’un yaptığı ilk elektronik alet, elle çalışan çamaşır makinesiydi. Giderek elektronik alanda kendini geliştiren Farnsworth, hanesiyle eyalet dışında ilk telefon müzakeresini gerçekleştirmiştir. Daha sonra televizyon üzerinde yoğunlaşarak, deneyler yapmak isteyen Farnsworth, bu yüzden California’ya taşınmıştır. California’da ‘Image Dissector’ ismini verdiği bir kamera üzerine çalışmaya başlamıştır. O dönemde Baird’in buluş ettiği mekanik televizyon, bir hayli hareketli parça barındırıyordu. Farnsworth tamamiyle elektronik bir televizyon buluş etme hayalini gerçekleştirmek için sıkı bir çalışma yürütmüş ve son zamanlarda kullanılan tüplü televizyonu buluş etmiştir. Çalışmalarının neticeninde 1927 seneninde ‘Image Dissector’ kamera tüpü ilk görüntüsünü aktarmayı muvaffak olmuştur. Ama televizyonda, aydınlatma için hala karbon yay lambası kullanılıyor ve bir hayli mekanik parça barındırıyordu. 1929 seneninde bu vaziyete bir çözüm bulan Farnsworth, hiçbir mekanik parça barındırmayan ilk tüplü televizyonu buluş etmiştir. Philo Taylor Farnsworth, bu ehemmiyetli buluşunun 1930 seneninde da patentini alarak tarihe geçmiştir. Philo Taylor Farnsworth, 1936 seneninde İngiltere’ye gittikçe, John Logie Baird’in şirketiyle bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmayla Farnsworth, BBC televizyon sistemini yenileyerek, image dissector kameralar kullanılmıştır. Image dissectorların yapıları daha da geliştirilerek, televizyonlara elektron çoğaltıcı ilave edip, yüksek kontrasta sahip görüntüler ele geçirilmiştir. Böylelikle Farnsworth 14 yaşında çalışma prensibini çözdüğü image dissector televizyon kamerasını 21 yaşında çalışır hale getirmeyi muvaffak olmuştur. Farnsworth’un buluşu bu kamera teknolojisi, tüplü CRT (cathode ray tube) ekranlar için de esin kaynağı olmuştur. Farnsworth, tüplü ekranların yapılmasına büyük katkılar sağlamış ve televizyondaki gerçek hareketli görüntünün ele geçirilmesine de liderlik etmiştir. Bu yüzden son zamanlarda çağdaş manada kullanılan televizyonun mucidi Philo Taylor Farnsworth olarak da bilinmektedir. Televizyon, 1930’lu senelerde seri imalata geçerek halkın satın alımına sunulmuştur. 1936 seneninde tertip eden Berlin Yaz Olimpiyatları’nı Almanya’daki insanlar kendi hanelerinden izlemişlerdir. Yayına başladığı ilk yıllarda televizyon yayınları iki sistem şeklinde yapılıyordu ve bu yayınlar BBC tarafından hazırlanıyordu. 1937’den sonra mekanik sistemler uygulamadan kaldırılmış ve yerine elektronik televizyon sistemi getirilmiştir. Kalman Tihanyi, 1936 yılında ilk plazma, flat ekran televizyonu yapmıştır. 1940 yılında ise Meksikalı Guillermo Gonzales Camarena, ilk renkli televizyonun patentini alan kişi olmuştur. 1946 yılında satışa çıkan RCA 630-TS, seri imalatı yapılan ilk televizyondur. İlk zamanlar pahalı olması nedeniyle sadece zenginler tarafından satın alınabilen televizyon, 1947 yılında ilk defa 200 doların altında bir fiyatla satılmaya başlayınca herkesin evine girmeye başlamıştır. Amerika’da televizyon sahibi olanların oranı % 0,5 iken, televizyon ücretlerinin düşmesiyle beraber; 1954’te %56, 1962’de ise %90 oranına erişmiştir. BBC2 kanalı 1967 yılında iki renkli televizyon yayınına başlamıştır. 1973’te ise geniş ekran ilk televizyon piyasaya sürülmüştür. Sharp tarafından 1988 yılında ilk LCD televizyon, 1997 yılında ise Fusitsu ilk 42-inch plazma televizyonu üretmiştir. Televizyon Nasıl Çalışır? CRT (Cathode Ray Tube) başka bir deyişle katot ışınlı tüp olarak adlandırılan bir teknolojiye sahip olan tüplü televizyonlarda görüntü, binlerde ampulün bir araya gelmesiyle oluşur. Bunun nedeni ise CRT ekranlarının yüzeyinin yüz binlerce küçük noktadan oluşmasıdır. Piksel isimi verilen bu noktalar, her biri ayrı şekilde aydınlatıldığından, her biri farkı renk oluşturmaktadır. Piksellerin belirli bir düzende yanması görüntünün oluşmasını kaynağıdır. Koni şeklinde olan CTR ekranların dar ve sivri ucunda elektron silahı vardır. Koninin genişleyen ağzı dikdörtgen şeklini alır ve bu bölge fosforla kaplıdır. Elektronikte artı (+) ve eksi (-) kutuplar, katot ve anot ifadeleriyle adlandırılır. CRT ekranlarda katot, ısınmış ince tel şeklinde elektron silahı içinde bulunur. Tüpün içi havasız ve vakumlu bir ortamdır. Vakum içerisindeki elektronlar, katot ince telinin ısınmasıyla birlikte hareket etmeye başlarlar ve anot ekran yüzeyiyle olan gerilim farkından dolayı elektronlar ışın demeti halinde ekrana doğru fırlatılırlar. Elektronlar, ekran yüzeyindeki fosfor tabakasına çarparak pikselleri aydınlatırlar. Aydınlanan pikseller, ışık demeti çevreninde bulunan dikey ve yatay saptırma makaralarıyla ekranın her noktası için renk oluşturur. Elektron silahından üç ana renge ayrılan ışın demetleri, “RGB Colors” denilen kırmızı, mavi ve yeşil renklidirler. Bu renklerin %100 oranında karışımı beyaz rengi oluştururken, hiç ışık yollanmaması da siyah rengi oluşturur. Ayrı olarak bu renklerin karışımı ile de tabiattaki tüm ana renkler de üretilebilir. Diğer bütün ara renkler ise, ana renklerin değişik oranlarda karışımıyla ele geçirilir. Işın demeti ekrandaki fosfor tabakasına yollanırken delikli bir gölge maskesinden geçer ve bu maske, ışının yalnızca kendi rengine ait olması istenilen yerlere çarpmasını sağlar. Ekrandaki her piksel üç alt piksele ayrılarak, gölge maskesinden süzülür ve hassas bir ayarlama ile geçen elektron demeti, alt pilselleri ayrı ayrı aydınlatır. En sonuncu ana piksel, alt piksellerin birleşmesiyle oluşan rengi yansıtır ve televizyon ekranında o renk görünür. Yüksek hızda gerçekleşen olan bu olay, saniyede binlerce kez yapıldığından, alınan televizyon sinyali ekranda gerçek zamanlı olarak görüntü oluşmasını sağlar. Türkiye Tarihinde Televizyon 2. Dünya Savaşı esnasında Avrupa gezisine çıkan İstanbul Teknik Üniversitesi Yüksek Frekans Kürsüsü Başkanı Mustafa Santur, burada televizyonu daha yakından inceleme olanağı bulmuştur. Santur, yurda döndüğünde İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ bünyesinde televizyon yayının yapılması için bir takım teşebbüslerde bulunmuş ve talebesi Dr. Anan Ataman’ı televizyon yayınlarını başlatmakla görevlendirmiştir. Televizyon yayını için İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ’nün Taşkışla binasının çatı katında bulunan üç oda, çekim stüdyosu olarak verilmiş ve Philips firması tarafından da verici ve kamera bağışlanmıştır. O dönemde şahıs malı televizyon alıcısı yoktu. Bu yüzden bir gemi direğinden verici anten yapılmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde 4 adet, televizyon yayını ile ilgilenen öğretim azalarının hanelerinde 3 adet ve Beyoğlu’nda birkaç mağazada bulunan toplam 10 televizyon alıcısı ve bir kamera ile televizyon yayını başlamıştır. 1953 yılında yapılan ilk yayın, sadece cuma günleri saat 18.00-18.30 saatleri arasında yapılmıştır. TRT’nin İstanbul stüdyoları ve vericisi kurulana kadar TRT’ye de hizmet veren İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ daha sonra çıkan TRT Yasayı ile radyo ve televizyon yayın tekelinin TRT müessesenine verilmesiyle yayınlarına bitirmiştir. TRT, 1968 yılında siyah beyaz olarak daimi yayına başlamıştır.
21. asrın en çok kullanılan kitle iletişim araçlarından ve insanlık tarihinin en ehemmiyetli buluşlarından biri olan televizyon, vericiden mesajlan dalgaların ses olarak duyulmasını ve görüntü olarak görülmesini sağlayan alete denir. Son zamanlarda sihirli kutu olarak adlandırılan televizyon, kısaca TV’nin kim tarafından ve nasıl buluş edildiğine bir göz atalım. Buluşu çok uzun senelere dayanan televizyonun teorik temelleri 19. asrın sonlarında biliniyordu. Ama sistemin kullandığı binlerce elektronik devre elemanlarının geliştirilmesi 1920’li senelerin sonunu bulmaktadır. Televizyon konusunda ilk çalışmalar 1920’li senelerde John Logie Baird tarafından yapılmıştır. Son zamanlarda kullanılan televizyonlara pek benzemese de görüntüyü mekanik bir ortamdan yansıtma özelliğine sahip olan ilk ürünler olması hasebiyle oldukça ehemmiyetlidir. Elektronik aletlere karşı merakı küçük yaşlarda başlayan Logie Baird, kendi evinde gerçekleştirdiği küçük çaplı deneyler ile elektrik imalatı yapmayı muvaffak olmuştur. Bu alanda eğitim almaya karar veren John Logie Baird, Batı İskoçya Teknik Koleji’nde eğitimini bitirdikten sonra, Glasgow Üniversitesi’nde elektronik alanında master yapmıştır. Baird, eğitim hayatının hemen sonrasında kimi elektronik şirketlerinde çalışmış lakin yaşadığı sıhhat meseleleri nedeniyle, iş hayatında devamlılık gösterememiştir. Yaşadığı sıkıntılar Baird’ı her vakit istediği ve hayalini kurduğu televizyonun icadı için çalışmalar yapmasını engellememiştir. John Logie Baird, çay kutusuna kurduğu ve televisor olarak adlandırdığı bir buluş gerçekleştirmiştir. Bu icadında, karton, bir dikiş iğnesi ve bisküvi kutusundan kurduğu mekanizma ile ilk tecrübesinde başarılı olmuştur. Baird, “televisor” ismini verdiği buluşunun 25 Haziran 1925 tarihinde patentini almış ve 26 Ocak 1928’de bu buluşunu Krallık Enstitüsü’nde tanıtmayı muvaffak olmuştur. Bu tanıtımın hemen peşinden büyük bir alakayla karşılaşan Baird, kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başlamıştır. Baird’ın görüntüyü elektronik ortama aktarma demeleri netice vermiş ve bir sene sonra ilk görüntü aktarımını gerçekleştirmiştir. 1929 seneninde ilk verici istasyonu heyetmiş ve o dönemde yerel radyo yayını yapan BBC ile anlaşarak, ilk televizyon yayını yapma çalışmaları başlamıştır. İlk etapta yerel olarak hudutlu bir alanda yayın yapan BBC, 1930’da İngiltere ve Amerika’da resmen yayına başlamıştır. Televizyonun buluşu ile ilgili öne çıkan diğer bir isimde Philo Taylor Farnsworth’tur. Philo 19 Ağustos 1906 tarihinde AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’nin Utah eyaletinde doğmuştur. Tarım işçiliği yaparak geçimini sağlayan Farnsworth, Baird gibi elektronik aletlere karşı meraklı biriydi. Farnsworth’un yaptığı ilk elektronik alet, elle çalışan çamaşır makinesiydi. Giderek elektronik alanda kendini geliştiren Farnsworth, hanesiyle eyalet dışında ilk telefon müzakeresini gerçekleştirmiştir. Daha sonra televizyon üzerinde yoğunlaşarak, deneyler yapmak isteyen Farnsworth, bu yüzden California’ya taşınmıştır. California’da ‘Image Dissector’ ismini verdiği bir kamera üzerine çalışmaya başlamıştır. O dönemde Baird’in buluş ettiği mekanik televizyon, bir hayli hareketli parça barındırıyordu. Farnsworth tamamiyle elektronik bir televizyon buluş etme hayalini gerçekleştirmek için sıkı bir çalışma yürütmüş ve son zamanlarda kullanılan tüplü televizyonu buluş etmiştir. Çalışmalarının neticeninde 1927 seneninde ‘Image Dissector’ kamera tüpü ilk görüntüsünü aktarmayı muvaffak olmuştur. Ama televizyonda, aydınlatma için hala karbon yay lambası kullanılıyor ve bir hayli mekanik parça barındırıyordu. 1929 seneninde bu vaziyete bir çözüm bulan Farnsworth, hiçbir mekanik parça barındırmayan ilk tüplü televizyonu buluş etmiştir. Philo Taylor Farnsworth, bu ehemmiyetli buluşunun 1930 seneninde da patentini alarak tarihe geçmiştir. Philo Taylor Farnsworth, 1936 seneninde İngiltere’ye gittikçe, John Logie Baird’in şirketiyle bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmayla Farnsworth, BBC televizyon sistemini yenileyerek, image dissector kameralar kullanılmıştır. Image dissectorların yapıları daha da geliştirilerek, televizyonlara elektron çoğaltıcı ilave edip, yüksek kontrasta sahip görüntüler ele geçirilmiştir. Böylelikle Farnsworth 14 yaşında çalışma prensibini çözdüğü image dissector televizyon kamerasını 21 yaşında çalışır hale getirmeyi muvaffak olmuştur. Farnsworth’un buluşu bu kamera teknolojisi, tüplü CRT (cathode ray tube) ekranlar için de esin kaynağı olmuştur. Farnsworth, tüplü ekranların yapılmasına büyük katkılar sağlamış ve televizyondaki gerçek hareketli görüntünün ele geçirilmesine de liderlik etmiştir. Bu yüzden son zamanlarda çağdaş manada kullanılan televizyonun mucidi Philo Taylor Farnsworth olarak da bilinmektedir. Televizyon, 1930’lu senelerde seri imalata geçerek halkın satın alımına sunulmuştur. 1936 seneninde tertip eden Berlin Yaz Olimpiyatları’nı Almanya’daki insanlar kendi hanelerinden izlemişlerdir. Yayına başladığı ilk yıllarda televizyon yayınları iki sistem şeklinde yapılıyordu ve bu yayınlar BBC tarafından hazırlanıyordu. 1937’den sonra mekanik sistemler uygulamadan kaldırılmış ve yerine elektronik televizyon sistemi getirilmiştir. Kalman Tihanyi, 1936 yılında ilk plazma, flat ekran televizyonu yapmıştır. 1940 yılında ise Meksikalı Guillermo Gonzales Camarena, ilk renkli televizyonun patentini alan kişi olmuştur. 1946 yılında satışa çıkan RCA 630-TS, seri imalatı yapılan ilk televizyondur. İlk zamanlar pahalı olması nedeniyle sadece zenginler tarafından satın alınabilen televizyon, 1947 yılında ilk defa 200 doların altında bir fiyatla satılmaya başlayınca herkesin evine girmeye başlamıştır. Amerika’da televizyon sahibi olanların oranı % 0,5 iken, televizyon ücretlerinin düşmesiyle beraber; 1954’te %56, 1962’de ise %90 oranına erişmiştir. BBC2 kanalı 1967 yılında iki renkli televizyon yayınına başlamıştır. 1973’te ise geniş ekran ilk televizyon piyasaya sürülmüştür. Sharp tarafından 1988 yılında ilk LCD televizyon, 1997 yılında ise Fusitsu ilk 42-inch plazma televizyonu üretmiştir. Televizyon Nasıl Çalışır? CRT (Cathode Ray Tube) başka bir deyişle katot ışınlı tüp olarak adlandırılan bir teknolojiye sahip olan tüplü televizyonlarda görüntü, binlerde ampulün bir araya gelmesiyle oluşur. Bunun nedeni ise CRT ekranlarının yüzeyinin yüz binlerce küçük noktadan oluşmasıdır. Piksel isimi verilen bu noktalar, her biri ayrı şekilde aydınlatıldığından, her biri farkı renk oluşturmaktadır. Piksellerin belirli bir düzende yanması görüntünün oluşmasını kaynağıdır. Koni şeklinde olan CTR ekranların dar ve sivri ucunda elektron silahı vardır. Koninin genişleyen ağzı dikdörtgen şeklini alır ve bu bölge fosforla kaplıdır. Elektronikte artı (+) ve eksi (-) kutuplar, katot ve anot ifadeleriyle adlandırılır. CRT ekranlarda katot, ısınmış ince tel şeklinde elektron silahı içinde bulunur. Tüpün içi havasız ve vakumlu bir ortamdır. Vakum içerisindeki elektronlar, katot ince telinin ısınmasıyla birlikte hareket etmeye başlarlar ve anot ekran yüzeyiyle olan gerilim farkından dolayı elektronlar ışın demeti halinde ekrana doğru fırlatılırlar. Elektronlar, ekran yüzeyindeki fosfor tabakasına çarparak pikselleri aydınlatırlar. Aydınlanan pikseller, ışık demeti çevreninde bulunan dikey ve yatay saptırma makaralarıyla ekranın her noktası için renk oluşturur. Elektron silahından üç ana renge ayrılan ışın demetleri, “RGB Colors” denilen kırmızı, mavi ve yeşil renklidirler. Bu renklerin %100 oranında karışımı beyaz rengi oluştururken, hiç ışık yollanmaması da siyah rengi oluşturur. Ayrı olarak bu renklerin karışımı ile de tabiattaki tüm ana renkler de üretilebilir. Diğer bütün ara renkler ise, ana renklerin değişik oranlarda karışımıyla ele geçirilir. Işın demeti ekrandaki fosfor tabakasına yollanırken delikli bir gölge maskesinden geçer ve bu maske, ışının yalnızca kendi rengine ait olması istenilen yerlere çarpmasını sağlar. Ekrandaki her piksel üç alt piksele ayrılarak, gölge maskesinden süzülür ve hassas bir ayarlama ile geçen elektron demeti, alt pilselleri ayrı ayrı aydınlatır. En sonuncu ana piksel, alt piksellerin birleşmesiyle oluşan rengi yansıtır ve televizyon ekranında o renk görünür. Yüksek hızda gerçekleşen olan bu olay, saniyede binlerce kez yapıldığından, alınan televizyon sinyali ekranda gerçek zamanlı olarak görüntü oluşmasını sağlar. Türkiye Tarihinde Televizyon 2. Dünya Savaşı esnasında Avrupa gezisine çıkan İstanbul Teknik Üniversitesi Yüksek Frekans Kürsüsü Başkanı Mustafa Santur, burada televizyonu daha yakından inceleme olanağı bulmuştur. Santur, yurda döndüğünde İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ bünyesinde televizyon yayının yapılması için bir takım teşebbüslerde bulunmuş ve talebesi Dr. Anan Ataman’ı televizyon yayınlarını başlatmakla görevlendirmiştir. Televizyon yayını için İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ’nün Taşkışla binasının çatı katında bulunan üç oda, çekim stüdyosu olarak verilmiş ve Philips firması tarafından da verici ve kamera bağışlanmıştır. O dönemde şahıs malı televizyon alıcısı yoktu. Bu yüzden bir gemi direğinden verici anten yapılmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde 4 adet, televizyon yayını ile ilgilenen öğretim azalarının hanelerinde 3 adet ve Beyoğlu’nda birkaç mağazada bulunan toplam 10 televizyon alıcısı ve bir kamera ile televizyon yayını başlamıştır. 1953 yılında yapılan ilk yayın, sadece cuma günleri saat 18.00-18.30 saatleri arasında yapılmıştır. TRT’nin İstanbul stüdyoları ve vericisi kurulana kadar TRT’ye de hizmet veren İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ daha sonra çıkan TRT Yasayı ile radyo ve televizyon yayın tekelinin TRT müessesenine verilmesiyle yayınlarına bitirmiştir. TRT, 1968 yılında siyah beyaz olarak daimi yayına başlamıştır.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.