Sık Sık Tatlı Yeme İsteğiniz Varsa Dikkat !

DİĞER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.10.2019 - 17:33, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Sık Sık Tatlı Yeme İsteğiniz Varsa Dikkat !

İnsülin pankreastan salgılanan şeker (glukoz)  metabolizmasını düzenleyen bir hormondur. İnsülin direnci, kandaki şekeri kontrol etmek için salgılanan insülinin etkisini göstermesindeki zorluk olarak tanımlanabilir. İnsülin direnci arttıkça, şeker kontrolünü sağlamak için kanda  insülin miktarıda artış olur. Bu da vücutta gereğinden fazla insülin salgılanması anlamına gelir. Tüm dünyada ve ülkemizde giderek artan obezite ve diyabet görülme sıklığı, “insülin direnci” olarak adlandırılan metabolik sendromuda ortaya çıkarıyor.  Vücuttaki yağ oranının artması insülin direncine, insülin direnci de vücuttaki yağ oranının artmasına yani obeziteye neden oluyor. Protein metabolizması, üreme ve bağışıklık gibi birçok sistemi etkileyen insülin direncinin tedavi edilebilmesi için öncelikle beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Açlık kan şekeri 100mg/dl’den yüksekliğiKan basıncı 130-85mmhg üzeri veya hipertansiyon tanısı varsa,Trigliserid düzeyi 150mg/dl’nin üzeri veya HDL-kolesterol(iyi kolesterol) kadınlarda 50mg/dl erkeklerde 40mg/dl’den düşüklüğü gibi kriterlerinden en az ikisi mevcut ise insülin direnci varlığı kabul edilerek değerlendirme yapılmaktadır. İnsülin direncinin belirtileri nelerdir ; Ağır bir yemek sonrası, şekerli bir gıda yedikten sonra gereğinden fazla bir ağırlık hissi, uyku hali oluşması;Yemekten sonra şekerin kontrolsüz olarak düşmeye başlamasıyla el titremesi, terleme,Mide kazınması şikayetleri;Kilo almanın kontrol edilememesiSık tatlı yeme isteğiYorgunluk hissiBel çevresinin giderek genişlemesi'Akantozis Nigrikans' denilen özellikle koltuk altı, kasık, boyun bölgelerinde esmerleşmeKaraciğerde yağlanmaKadınlarda adet düzensizlikleri olarak sıralanabilir. İnsülin direnci tedavisinde öncelikli adım, yaşam tarzı değişiklikleridir. Tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz ve hareketin artırılması, uyku düzeninin sağlanması ve sürdürülebilir olması önemlidir. İnsülin direnci tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi; bireyin yaşı, cinsiyeti, fiziksel aktivite ve yaşam şekline göre kişiye özgün olarak belirlenir. İnsülin direnci diyeti tüm besin öğelerini yeterli ve dengeli bir şekilde içermelidir.Kısa dönem şok programlar uygulanmamalıdır.Vücut ağırlığının 6 ayda yaklaşık %5-10’unun azaltılması hedeflenmelidir. Bireyin günlük mevcut kalori alımı hesaplanmalı ve ortalama 400-600 kcal azaltılmalıdır.Haftalık 0.5-1kg ağırlık kaybı hedeflenmelidir.Sürdürülebilir, uygulanabilir ve lezzetli bir program hazırlanmalıdır.Dengeli beslenme programı 4-6 öğünden oluşmalıdır. Sık aralıklarla beslenme bir sonraki öğünde fazla yemeyi önler.Günlük protein alımı toplam kalorinin %20-35’ini oluşturmalıdır. Proteinin yeterli miktarda alınması tokluk hissi ve yağsız vücut kitlesini koruması açısından önemlidir.Günlük kalorinin %25-35’i de yağlardan alınmalıdır.Yağda eriyen vitaminlerin emilimi( A, D, E, K) olumsuz etkilenebileceğinden yağ oranı çok azaltılmamalıdır.Günlük kalorinin %50-65’i de karbonhidratlardan alınmalıdır.Basit karbonhidratlar yerine(şeker gibi), kompleks karbonhidratlar (tam tahıl ürünleri, baklagiller) tercih edilmelidir.

İnsülin pankreastan salgılanan şeker (glukoz)  metabolizmasını düzenleyen bir hormondur.

İnsülin direnci, kandaki şekeri kontrol etmek için salgılanan insülinin etkisini göstermesindeki zorluk olarak tanımlanabilir. İnsülin direnci arttıkça, şeker kontrolünü sağlamak için kanda  insülin miktarıda artış olur. Bu da vücutta gereğinden fazla insülin salgılanması anlamına gelir.

Tüm dünyada ve ülkemizde giderek artan obezite ve diyabet görülme sıklığı, “insülin direnci” olarak adlandırılan metabolik sendromuda ortaya çıkarıyor.

 Vücuttaki yağ oranının artması insülin direncine, insülin direnci de vücuttaki yağ oranının artmasına yani obeziteye neden oluyor. Protein metabolizması, üreme ve bağışıklık gibi birçok sistemi etkileyen insülin direncinin tedavi edilebilmesi için öncelikle beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gerekiyor.

Açlık kan şekeri 100mg/dl’den yüksekliğiKan basıncı 130-85mmhg üzeri veya hipertansiyon tanısı varsa,Trigliserid düzeyi 150mg/dl’nin üzeri veya HDL-kolesterol(iyi kolesterol) kadınlarda 50mg/dl erkeklerde 40mg/dl’den düşüklüğü gibi kriterlerinden en az ikisi mevcut ise insülin direnci varlığı kabul edilerek değerlendirme yapılmaktadır.

İnsülin direncinin belirtileri nelerdir ;

Ağır bir yemek sonrası, şekerli bir gıda yedikten sonra gereğinden fazla bir ağırlık hissi, uyku hali oluşması;Yemekten sonra şekerin kontrolsüz olarak düşmeye başlamasıyla el titremesi, terleme,Mide kazınması şikayetleri;Kilo almanın kontrol edilememesiSık tatlı yeme isteğiYorgunluk hissiBel çevresinin giderek genişlemesi'Akantozis Nigrikans' denilen özellikle koltuk altı, kasık, boyun bölgelerinde esmerleşmeKaraciğerde yağlanmaKadınlarda adet düzensizlikleri olarak sıralanabilir.

İnsülin direnci tedavisinde öncelikli adım, yaşam tarzı değişiklikleridir. Tıbbi beslenme tedavisi, egzersiz ve hareketin artırılması, uyku düzeninin sağlanması ve sürdürülebilir olması önemlidir. İnsülin direnci tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi; bireyin yaşı, cinsiyeti, fiziksel aktivite ve yaşam şekline göre kişiye özgün olarak belirlenir.

İnsülin direnci diyeti tüm besin öğelerini yeterli ve dengeli bir şekilde içermelidir.Kısa dönem şok programlar uygulanmamalıdır.Vücut ağırlığının 6 ayda yaklaşık %5-10’unun azaltılması hedeflenmelidir. Bireyin günlük mevcut kalori alımı hesaplanmalı ve ortalama 400-600 kcal azaltılmalıdır.Haftalık 0.5-1kg ağırlık kaybı hedeflenmelidir.Sürdürülebilir, uygulanabilir ve lezzetli bir program hazırlanmalıdır.Dengeli beslenme programı 4-6 öğünden oluşmalıdır. Sık aralıklarla beslenme bir sonraki öğünde fazla yemeyi önler.Günlük protein alımı toplam kalorinin %20-35’ini oluşturmalıdır. Proteinin yeterli miktarda alınması tokluk hissi ve yağsız vücut kitlesini koruması açısından önemlidir.Günlük kalorinin %25-35’i de yağlardan alınmalıdır.Yağda eriyen vitaminlerin emilimi( A, D, E, K) olumsuz etkilenebileceğinden yağ oranı çok azaltılmamalıdır.Günlük kalorinin %50-65’i de karbonhidratlardan alınmalıdır.Basit karbonhidratlar yerine(şeker gibi), kompleks karbonhidratlar (tam tahıl ürünleri, baklagiller) tercih edilmelidir.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.