Memleket
Memleket
Baba’dan emanet kalan cep saatine uzun uzun bakarsın da ,Atadan emanet kalan mukaddes vatana neden sırt çevirirsin.
Yıllardır dost, sırdaş, yaren olduğun karındaşına en zor anında verdiğin borcu, gün gelir diye unutmazsın da sana Cihan İmparatorluğu namı ile tarihin şanlı mazisinde iz bırakmış, ecdada olan manevi borcunu neden unutursun?
Bir ömür yastığa baş koyduğun yeri gelip güldüğün, yeri gelip ağladığın hayat arkadaşınla arana vuslat girdiğin de onun çarşaf, çarşaf dosyalarını ortaya dökersin gün görmemiş laflar ile söversin de ,Tarihin de seni sırtından hançerleyen yüzüne gülüp arkandan kuyu kazan aslının canına, malına, ırzına el uzatanlara bir kelime edemezsin.
Evladın o kadar değerli ki ayağına taş değse sert yerde gezmesin diye toprağı deler yumuşak kuma ulaşırsın da gencecik çağında şehadet şerbeti içip terki diyar eden, bıyıkları dahi terlemeden kara toprağa giren bayraklaşan devleri nasıl görmezsin.
Bizim sırtımız kara toprağı görmeden hain düşman gülemez diyenler
Bizim borcumuz Hakka, kula kul olmadık hiçbir vakitte diyenler
Bizim ar mayamız, şerefimiz, namusumuz paktır. Altında durduğumuz bayrak tektir diyenler
Bizim bizden başka sığınacak kapımız evlat dahi olsa saklayacak canımız yoktur diyenler
Var olsun.
Var olanı saklamak ne emanet taşıyıcısına yakışır ne konuşan dile ,ne yazan ele yakışır.
İhtiyacımız olan aklı, var olan ahlak anlayışıyla ortaya çıkarmak baştan ayağa bizim elimizdedir. Ahilik düşüncesi bize asırlar öncesinden şöyle sesleniyor.( Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir, akıl ile çalışıp bizi geçen bizdendir.)
Bir toplum birlik, beraberlik içinde olduğu zaman güçlü olur. Dirlik ve düzen sağlandığı müddetçe dayanıklı olur. Sabahın seherinde minareye çıkan müezzinle aynı saatler de sokakları süpüren belediye çalışanımız birdir. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz fikir mimarları öğretmenlerimiz, kırk derece ateşle acile yetiştirdiğimiz gecesini ,gündüzünü sağlığımız ve sıhhatimiz için feda eden doktorlarımız birdir. Şehirler de asayişi sağlayan polislerimiz , hudutlarda sızmaları engelleyen askerlerimiz birdir. Kütüphaneler de gözlerini bozan ilim insanları, laboratuvar da belleri tutulan bilim insanları birdir.
Bir olmak kibirden, bencillikten, faizcilikten, fırsatçılıktan, adam kayırmacılıktan, peşkeşçilikten, kendi değerlerine sahip çıkmayanlardan, elin eşeğini türkü söyleyerek arayanlardan vatanına el gözüyle bakanlardan , ayrıştıranlardan, sonradan görmelerden, görmeden ayıplayanlardan, gizli gizli iş gören fitnecilerden, meydanları karıştıran provokatörlerden, karaborsacılık yapanlardan, ayıplı mal satanlardan, oturduğu makamın hakkını vermeyenlerden, ihaleye fesat karıştıranlardan ve uzun uzun daha örneklerini çoğaltacağımız içimizde ki brütüslerin hesabının görülmesiyle olur.
Biter mi? Bitmez elbette her zaman var oldular. Şimdi de varlar hem de çoklar ve olmaya devam edecekler. Karanlığın, aydınlığa mağlup olacağı güne kadar.
Bizim Millet bilinciyle hareket edip yüzlerine kara çalmak, papuçlarını dama atmak, adaletin önünde hesap sormaktan başka çaremiz yok.
Okuyan,sorgulayan,araştıran insanlarımızla
Daha önce Ajandakolik de yazdığım ve her mecliste sözlü olarak ifade ettiğim şu sözleri tekrar etmek istiyorum.Çünkü biz içimizde ki bize zarar veren ayrık otlarıyla mücadele edecek büyük ve güçlü bir ülkeyiz.
(Ahî Evran, Letaifu’l Giyasiyye adlı eserinde, “Allah dünyayı beş şeyle tezyin etti,” der. Bunlar âlimlerin ilmi, idarecilerin adaleti, abitlerin (inananların) ibadetleri, tüccarın güvenilirliği ve dervişlerin tevekkülü…(Çeviri-kaynak:Doç.Dr İsmail Bilgili)
Alimin ilmi gönül iklimlerini ısıtan, katı kalpleri yumuşatan, Çağı’nın insanlarını aydınlattığı gibi çağlar ötesine de adını yazdıran fikir ve düşünce neferleridir. Hizmet yolunda harcanan ömürler büyük bir sabır, gönüllü bir teslimiyet ve sağlam bir şuur neticesinde başarıya ulaştığı gibi hezimete uğradığına da bu uğurda canlar verildiğine de tarihin tozlu saflarına baktığımızda şahit oluyoruz.
İdarecilerin adalet salahiyeti, toplumun geleceği için can damarı mahiyetinde. Adil idarecilerin yönettiği düzen dil, din, ırk fark etmeksizin haklıya hakkının verildiği, haksızın cezasını gördüğü, zorbaların sindiği, huzurun sağlandığı bir yönetimdir.
Böyle yönetimde abitler, ibadetlerini gönül rahatlığıyla yapar. Saygısızlık ve sevgisizlik azalır. Tüccar helale haram karıştırmaz. Dervişler derya deniz aşıp rahimi rahmanı tebliğ edip hakkı niyaz eder.
Makam ve mevki sahibi iken mütevazı olmak.
Güçlü ve kuvvetli olunca affetmek.
İkramda ve iyilikte bulununca başa kalkmamak.
Murat Toprak
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.