Malazgirt'ten 848 Yıl Ara İle Büyük Taarruza

GÜNDEM 26.08.2021 - 09:38, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Malazgirt'ten 848 Yıl Ara İle Büyük Taarruza

Yunanlılar tarafından “kara gün” diye anılacak olan 1071 Malazgirt Savaşı’ın da. Bizans İmparatoru, Selçuk Sultanı, Alp Arslan’a esir düşerken, tümüyle vatan yaptığımız Küçük Asya’ya bu kez 848 yıl sonra 15 Mayıs 1919 günü İngiliz ve Fransız savaş gemileri ile desteklenen Yunanlılar İzmir üzerinden asker çıkartıp Anadolu'nun göbeğine, Ankara yakınlarına kadar geliyordu.   Bu kez karşılarında ardına Millet Meclisini ve ulusunu alan, Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen bir Alp Arslan asalet ve azameti ile Mustafa Kemal vardı.   Mustafa Kemal’in, bizzat ulusal egemenliğin cisimleştiği “Millet Meclisi ”inden aldığı yetkiyle bizzat komuta ettiği “Kuvayı Millîye ”si ve giderek az zamanda oluşturulan “Ulusal Düzenli Ordusu’yla, bir daha gelemeyecek şekilde “Büyük Taarruz ”la önüne katıp Akdeniz’e dökecekti.   "Büyük Taarruz" ve bu taarruzu taçlandıran "Başkomutanlık Meydan Muharebesi", "Türk Kurtuluş Savaşı"nın son safhasını ve zirvesini teşkil etti. Mustafa Kemal Paşa, 3 yıl 4 aylık süreçte Türk milletini ve ordusunu adım adım hedefe taşıdı.   Yunan ordusu Başkomutanı General Nikolaos Trikupis ve kurmayları ile 6.000 asker, 2 Eylül de Uşak'ta Türk birliklerine esir düştüler.   Türk ordusu bu muharebede, 15 günde 450 kilometre mesafe kat ederek 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e girdi.   1071’i tarihlerine “Kara Gün” diye kayıt düşen Yunanlılar; Tam 848 yıl sonra Anadolu’yu işgale; 15 Mayıs 1919'da başlarken, İşgal ordularına ''Küçük Asya Ordusu’ ‘işgale de “Küçük Asya Seferi” diyerek başlamışlardı.   Yunanlılar; Başkomutan Mustafa Kemal önderliğinde TBMM Ordularına karşı Sakarya, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı'nda bozguna uğrayıp Küçük Asya'yı terk ederken 30 Ağustos’a “ Küçük Asya Felaketi” (*) notunu düşeceklerdi.   30 Ağustos 1924'te Dumlupınar'da Afyon-Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün katıldığı törende şöyle diyecekti.   Milletimiz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun kıyısında idi. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumda idi. Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi. Bu kararında başarı sağlayabilmek için bütün milletin kendine bir hedef ve hareket seçmesi gerekiyordu. O, hedef burasıydı. Amaç olan başarı, işte burada kazanılan zaferdir. 30 Ağustos Zaferi, Türk Tarihinin en önemli dönüm noktasını oluşturur. Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırılmış oldu. Sonsuz hayatı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. Bu muazzam zaferin en büyük amili de, Türk milletinin kayıtsız şartsız hâkimiyetini eline almış olmasıdır.”   Kurtuluş savaşımıza da katılan asker ve harp tarihçisi. 1931-1943 yılları arası Harp Akademileri Komutanı olarak görev yapan Orgeneral Ali Fuat Erden şöyle diyordu: “Alparslan, Kılıç Arslan, Cengiz Han, Timurlenk, Fatih, Yavuz, Kanuni, parlak zaferlerini devletlerinin yükselme devrinde kazandılar. Mustafa Kemal ise yenilmiş, yıkılmış, parçalanmış, idam hükmü giymiş bir devlette, mahvolmuş bir orduyu mahrumiyetler ve yoksulluklar içinde yeniden kurarak kesin zafere ulaştırdı.”   30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN! A.YILMAZ   ------ (*) Anadolu'nun çok bilinen isimlerinden biri de “Küçük Asya’dır. Küçük Asya adı Avrupalı coğrafyacıların Anadolu coğrafyası için kullandıkları bir nitelemedir. Anadolu adı henüz yaygınlaşmadan önce, aşağı yukarı aynı alan içinde kalan bölgeler için Küçük Asya (Asia Minor) adı kullanılıyordu Bu niteleme zaman içinde sahasını doğuya doğru genişleterek Akdeniz ile Karadeniz arasında uzanan yarımadanın tamamı için kullanılır olmuştur.  

Yunanlılar tarafından “kara gün” diye anılacak olan 1071 Malazgirt Savaşı’ın da. Bizans İmparatoru, Selçuk Sultanı, Alp Arslan’a esir düşerken, tümüyle vatan yaptığımız Küçük Asya’ya bu kez 848 yıl sonra 15 Mayıs 1919 günü İngiliz ve Fransız savaş gemileri ile desteklenen Yunanlılar İzmir üzerinden asker çıkartıp Anadolu'nun göbeğine, Ankara yakınlarına kadar geliyordu.

 

Bu kez karşılarında ardına Millet Meclisini ve ulusunu alan, Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen bir Alp Arslan asalet ve azameti ile Mustafa Kemal vardı.

 

Mustafa Kemal’in, bizzat ulusal egemenliğin cisimleştiği “Millet Meclisi ”inden aldığı yetkiyle bizzat komuta ettiği “Kuvayı Millîye ”si ve giderek az zamanda oluşturulan “Ulusal Düzenli Ordusu’yla, bir daha gelemeyecek şekilde “Büyük Taarruz ”la önüne katıp Akdeniz’e dökecekti.

 

"Büyük Taarruz" ve bu taarruzu taçlandıran "Başkomutanlık Meydan Muharebesi", "Türk Kurtuluş Savaşı"nın son safhasını ve zirvesini teşkil etti. Mustafa Kemal Paşa, 3 yıl 4 aylık süreçte Türk milletini ve ordusunu adım adım hedefe taşıdı.

 

Yunan ordusu Başkomutanı General Nikolaos Trikupis ve kurmayları ile 6.000 asker, 2 Eylül de Uşak'ta Türk birliklerine esir düştüler.

 

Türk ordusu bu muharebede, 15 günde 450 kilometre mesafe kat ederek 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e girdi.

 

1071’i tarihlerine “Kara Gün” diye kayıt düşen Yunanlılar; Tam 848 yıl sonra Anadolu’yu işgale; 15 Mayıs 1919'da başlarken, İşgal ordularına ''Küçük Asya Ordusu’ ‘işgale de “Küçük Asya Seferi” diyerek başlamışlardı.

 

Yunanlılar; Başkomutan Mustafa Kemal önderliğinde TBMM Ordularına karşı Sakarya, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı'nda bozguna uğrayıp Küçük Asya'yı terk ederken 30 Ağustos’a “ Küçük Asya Felaketi” (*) notunu düşeceklerdi.

 

30 Ağustos 1924'te Dumlupınar'da Afyon-Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün katıldığı törende şöyle diyecekti.

 

Milletimiz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun kıyısında idi. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumda idi. Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi. Bu kararında başarı sağlayabilmek için bütün milletin kendine bir hedef ve hareket seçmesi gerekiyordu. O, hedef burasıydı. Amaç olan başarı, işte burada kazanılan zaferdir. 30 Ağustos Zaferi, Türk Tarihinin en önemli dönüm noktasını oluşturur. Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaştırılmış oldu. Sonsuz hayatı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. Bu muazzam zaferin en büyük amili de, Türk milletinin kayıtsız şartsız hâkimiyetini eline almış olmasıdır.”

 

Kurtuluş savaşımıza da katılan asker ve harp tarihçisi. 1931-1943 yılları arası Harp Akademileri Komutanı olarak görev yapan Orgeneral Ali Fuat Erden şöyle diyordu:

“Alparslan, Kılıç Arslan, Cengiz Han, Timurlenk, Fatih, Yavuz, Kanuni, parlak zaferlerini devletlerinin yükselme devrinde kazandılar. Mustafa Kemal ise yenilmiş, yıkılmış, parçalanmış, idam hükmü giymiş bir devlette, mahvolmuş bir orduyu mahrumiyetler ve yoksulluklar içinde yeniden kurarak kesin zafere ulaştırdı.”

 

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN!

A.YILMAZ

 

------

(*) Anadolu'nun çok bilinen isimlerinden biri de “Küçük Asya’dır. Küçük Asya adı Avrupalı coğrafyacıların Anadolu coğrafyası için kullandıkları bir nitelemedir. Anadolu adı henüz yaygınlaşmadan önce, aşağı yukarı aynı alan içinde kalan bölgeler için Küçük Asya (Asia Minor) adı kullanılıyordu Bu niteleme zaman içinde sahasını doğuya doğru genişleterek Akdeniz ile Karadeniz arasında uzanan yarımadanın tamamı için kullanılır olmuştur.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.