Kutuplaşma Aileleri Bölmeye Başladı

           Zor günlerden geçiyoruz, özellikle ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan neredeyse en zor günlerimiz. Nedeni belli şekilde ilk defa ötekileşip siperlerde ki yerlerimizi aldık. Cephanemiz KİN VE NEFRET ile dolu, kim verdi elimize ne yazık ki o da belli. Her şey belli ama belli olamayan tek bir konu var kime ne faydası olacak bu kutuplaşmanın. Her hangi bir görüşe ait evin reisi ile evladını ötekileştirecek kadar sert ve faydasız. Anne yavrusuna sütünü helal etmeyecek kadar acı. Bu topraklar da ilk ayrışmamız değil tabiî ki alevi-Sünni, sağ-sol, Beşiktaşlı-Fenerbahçeli, o da olmadı Türk-Kürt. Daha sayamadığım unuttuğum birçok ayrımımız oldu, ama hiç biri evin içine sirayet etmemişti. Farklılıklarımız her zaman zenginliğimiz olmuştu hani, hani DEMOKRASİ içerisinde rengârenk çiçeklerin yer aldığı bir bahçeydi, hani farklı görüşlerimiz bizi daha iyiye taşıyacaktı? Geçtiğimiz haftalarda kaçınız okudunuz bilmiyorum ama bir baba Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle kendi öz evladını savcılığa şikayet etti. Son 50 yılın en acı haberiydi aklınız havsalanız aldı mı bilmiyorum ama ben hala şoku atlatamadım. Kendi canından kanından olma evladını nasıl olur da şikâyet eder, nasıl vicdanı el verir de cezaevine girmesine neden olur. Hangi dinde hangi kitap da hangi mezhepte yeri vardır bunun ben okumadım duymadım. Otokontrol yöntemleri geliştirdik kendimizce, aman onu yazma, Aman onu paylaşma Aman onu beğenme. Biz 1000 lerce yıldır aynı coğrafya da doğan savsaşan karnını doyuran ve aynı topraklarda ölen insanlar korkar olduk. Aynı köyün aynı sülalenin başka siyasi görüşe sahip insanları birbirlerine kötü bakmaktan öte kin ve nefret duyguları besler oldu. Aslında bu durumu 2005 sonrası çok güzel aşmaya başlamış 2010 lara geldiğimizde tam rayına girmişti her şey. yıl 2019 BABA EVLADINA düşman olduysa herkes şapkasını önüne koyacak, seçimler 20 gün sonra bitecek siz size biz bize yüz yüze bakmaya devam edeceğiz. özellikle Sosyal medya üzerinden terörist ilan ettiğimiz komşumuz arkadaşımız ile yine aynı kahvehanede oturmaya devam edip bırakın kız alıp vermeyi borç alıp vermeye birbirimizin düğününde gülüp cenazesinde ağlamaya devam edeceğiz. Anayasada 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci maddesinde aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır; Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir. Bu tanımın dışında kalan her birey her can her aciz kul bir ve birey olarak vatanı oluşturur. bizim sarstığımız temeller vatanın Ana dinamikleridir. bu kavramları yıkacak olursak işte o zaman BEKA sorunu oluşur. işte O zaman Vatan Sathı tehlikededir. Yeterince ötekileşmiş bir milletin ana ayarları ile oynamak bu memlekete yapılacak en büyük kötülüktür. Siyasilerimize düşecek en büyük görevde birleştirici olmaktan geçer. Vatandaş olarak da bizlere düşen günlük siyasi çıkarlara alet edilmekten geri durmaktır. UNUTMAYIN 1 NSAN SABAHI ADAYLAR İLE DEĞİL BİRBİRİMİZİN YÜZLERİNE BAKACAK YÜZÜMÜZ OLSUN.