Kırşehirli Özel Harekat Polisi Korkunç Bir İhmalin Kurbanı Oldu

GÜNDEM 20.10.2021 - 10:41, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Kırşehirli Özel Harekat Polisi Korkunç Bir İhmalin Kurbanı Oldu

İstanbul'da görevli Kırşehirli Özel Harekat Polisi Cafer Bütün'ün 40 dakika boyunca ambulans beklediği ortaya çıktı.

Çiçekdağı nüfusuna kayıtlı Özel Harekat Polisi Cafer  Bütün, katıldığı çok sayıda operasyon nedeniyle ciğerlerini üşütüp zatürreye yakalanmıştı.Nefes alma problemi yaşayan Cafer Bütün'ün , İstanbul Havalimanı'nda bir misafiri yolcu ederken ilacını unuttuğu için nefes darlığı problemi çekti.Yanında bulunan arkadaşı hemen ambulans çağırdı ncak talihsiz polis memuru İstanbul Havalimanı'nda korkunç bir ihmalin kurbanı olarak 40 dakika bekleyip çırpın çırpına can verdi. Bütün'ün hayatını kaybettiği o anları yanında bulunan arkadaşı Akademisyen Mustafa Bacaksız, anlattı.   ''AMBULANS 40-50 DAKİKA 3 KATTAN AŞAĞI İNEMEDİ'' Mustafa Bacaksız olayı şöyle aktardı : Dün saat üç buçuk civarlarıydı, biz buradan havalimanına bir misafirimizi bırakmak için yola çıktık Cafer bütün rahmetlimiz ile beraber. Kendisi özel harekatçı. Ciğerlerindeki sorun da vatana hizmet etmek için ciğerlerini üşütmüş zatürre olmuş bir arkadaşımız. Ventolin diye bir ilaç kullanıyor, ilaç derken hava fısfısı, nöbetçi eczane zaten havaalanında, misafirlerimizi bırakacağız diye ordan alırız dedik. Saat üç buçukta biz burdan yola çıktık. Saat dört civarında havalimanına bir iki dakika kala, o bir iki dakikayı da nereden biliyoruz biz şuradan biliyoruz: Orada bir arabadan bir çanta alınacağı için konum göndermişler havalimanından, oradan kalan dakikayı görüyoruz. Biz de arabanın yanına geçtik, arabanın yanında misafirimizi hemen indirdik. Dedik ki, "Biz hemen dış hatlarda eczaneye gidelim ilacını alalım." Misafirimizi indirdik ondan sonra 30 metre geçince dedik ki havalimanı otopark gidiş tarafında gideceğimize otopark tarafına girdik ama otoparkın içine girmedik. Tam otoparkın orada arabayı sağa çektik, güvenlik görevlilerini çağırdım, "acil ambulans getirin kendisi nefes alma problemi yaşıyor" dedim. Saat 16.04 civarı falan. Bunlar ambulansa haber verdiler. 1-2 dakika sonra sirenler çalmaya başladı, biz rahatladık. Nefes alamadığını söylüyor ama biz ayakta sohbet ediyorduk ‘geldiler mi, geliyorlar mı?’ derken biz yaklaşık 30-35 dakika tam olarak telefon kayıtlarından çıkarırım. Çünkü 112’yi ben de aradım. En az 30-35 dakika en fazla 40-50 dakika ambulans üç kattan aşağı inemedi. Niye gelmiyorlar diye düşünürken geldiler.   ''BAĞIRA BAĞIRA VEFAT ETTİ'' Havalimanında bulunduğumuz noktaya ambulansın girişleri engelmiş, bariyerleri kaldırmaya çalışıyorlarmış.  Ambulans sağdan soldan girmeye çalışıyormuş. Yaklaşık 40 dakika bağıra bağıra kendisi vefat etti. Daha acımız da taze. Orada muazzam derecede güvenlik zaafiyeti var. O bölgeye ambulansın girme ihtimali yok, mimari bir sorun var. Ambulans giremedi, her yerden denedi, kendi aralarında çözüm üretmeye çalıştılar, üretemediler. Çözümü de biz ürettik, tersten gönderin, ters şeritten gönderin dedik.” Biz telefon açtığımızda sirenler çalmaya başladı, rahatladık. Dedik ki, ambulans gelecek ama ondan sonra gelişi 40 dakika sürdü. Tam net dakikayı da söylerim size, kimi aradığımı biliyorum çünkü. Kendimiz çözüm üretmeye çalıştık. Ambulanslarda bariyer yüzünden giremedi, bariyerleri kaldırmaya çalışıyorlar. İstanbul Havalimanı’nın göbeğinde 40 dakika bağıra bağıra arkadaşımız can verdi.   ''GÖRÜNTÜLERİ HIZLANDIRDILAR'' Orada bir oyun oldu da ben olayın üzüntüsüyle anlayamadım. Orada raporu 16.28 diye tuttular. Bize de teyit ettirmeye çalışıyorlar. Ben acilin önünde ölüm haberini yeni almıştım. Birde Arnavutköy Devlet Hastanesi’ne götürdüler ve İstanbul Havalimanı’nın içinde hastane vardı. Arnavutköy Devlet Hastanesi’nde ambulans görevlileri bir dümen yapmaya çalıştı. Panik zaten hepsinin suratlarında okunuyordu, 16.28 dediler. 16.28’de kimse yoktu. Yoldan tesadüfen geçen doktor müdahaleyi bile yapmamıştı. Bunu nerden biliyorum? Telefon açıp yardım istedim kendi dostlarımdan, ne yapacağım çaresiz kaldım dedim. 16.28 diye rapor tutmaya çalıştılar, belki de öyle tutmuşlardır ve savcıya görüntüleri hızlandırılmış şekilde göndermişler.   Aslında o kadar uzunki süre, hastanedeki savcıya hızlandırılmış görüntü olarak geldi. Biz savcıya dedik ki: “O kadar görüntülere neden bir şey yapmıyorsun? Bu görüntüler hızlandırılmış, çarpı dört veya beş hızla hızlandırılmış.”   Hiçbir açıklama yok. Biz ifademizde bunu belirttik. 45 dakika ambulans beklediğimizi üzerine basa basa belirttiğimiz halde hiçbir açıklama yok. Kendi acım bitmediği için daha serzenişe geçmedik. Ama biz savcılığa verdiğimiz acıyla verdiğimiz ifadede özellikle 45 dakika bağıra bağıra ambulans beklediğimizi belirttik.   ''GÜZEL TÖRENLE OLAYI KAPATMAYA ÇALIŞTILAR'' Pazartesi günü Görev yerinde Sultangazi’de resmi tören yapıldı.Dün ise memleketi Kırşehir'de toprağa verildi. Zaten biz güzel bir tören yapılmasından bir şey kapatmaya çalıştıklarını anladık. Törende İlçe Emniyet Müdürü, o, bu, herkes... Orada bir koordinasyon olmuş. Ambulansı aramadılar, iki dakika sonra sireni duyduk ama ‘belgeli’ 40 dakika. Çünkü 16.05’te ilk kez 112’yi arıyorum ondan sonra ikinci telefonumun saati 16.38 olması lazım. 33 dakika sonra ambulansın gelmediğini belirten telefon. Güvenlik noktasından falan geçmişiz havalimanının içerisindeyiz, havalimanının göbeğindeyiz. Bize söyledikleri de şu: “Abi 3 metre bariyerler var, bariyerleri kaldıramıyoruz, ambulansın girişine uygun bir yer değil burası” Kardeşim burası neden uygun değil? Burada bir şey olamaz mı? İstanbul Havalimanı’nın otoparkının girişinin yolu, otoparkın içi olsa anlarım, otopark binasında belki öyle mimari sorun olabilir. Burası yol yol, üç şeritli otopark yolu. Eğer biz ambulansın oraya gelemeyeceğini bilsek, yürüyerek kendimiz zaten üç dakikada gideriz istediğimiz yere. Gider Arnavutköy Devlet Hastanesi’ne orada nöbetçi eczane bulur ilaç alırım. İstanbul Havalimanı olduğu için biz rahatladık, ambulans beş dakikada müdahale eder diye. Orada kalp krizi diye geçmişler, aslı nefes darlığına bağlı kalp krizi. O mentollü ilacı bulamadığı için kalbe vuruyor, kalp krizine dönüşüyor. Kalp krizi olarak başlamıyor. Kalp krizinin ne zaman geçirildiğini ben aşağı yukarı anlıyorum. 20-25 dakika sonra kalp krizi geçiriyor, nefes gitmeyince.     ''NEFES DESTEĞİ GELSEYDİ KURTULACAKTI'' 49 yaşındaydı. Özel harekatçıydı. Ciğerlerinde kalıcı hasar oluştu, bunun için nefes darlığı çekiyordu, nefes darlığından dolayı da mentollü ilacı kullanıyordu. Mentollü ilaç gelmediği için nefessiz kaldı. Orada beş dakika içerisinde nefes desteği gelseydi kurtulacaktı ama kalp krizine çevirdi.   ''RAPORA KALP KRİZİ YAZILDI'' Raporda kalp krizi yazdılar ben buna birebir şahit oldum ve itiraz ediyorum, haberinize de yazabilirsiniz. Boğuldu resmen boğuldu, pilini biz çıkartmaya çalıştık, böyle bir kalp krizi yok. "Son olarak evli miydi, çocuğu var mıydı" Bekardı, çocuğu yoktu. Hep önemli görevlerde bulundu. Organize şubedeydi, narkotikteydi. Evlenme şansları pek olmuyor zaten. Bu adam hayatını devlete adamış bir adam. Devletin havalimanında ona bir tane ambulans gelemedi. Bunu özellikle belirteyim. 24 saatini geceli gündüzlü bu devlete verdi ama bir tane oksijen bulamadılar bize. Ambulansı aradık, dedik ki oksijen tüpüyle gelsinler, bu adam ventolin kullanıyor. Asansöre binip oksijen tüpüyle gelseler bile biz kurtarırdık. Hiçbir şeye gerek yok, sedyeye hiçbir şeye gerek yok.  
İstanbul'da görevli Kırşehirli Özel Harekat Polisi Cafer Bütün'ün 40 dakika boyunca ambulans beklediği ortaya çıktı.

Çiçekdağı nüfusuna kayıtlı Özel Harekat Polisi Cafer  Bütün, katıldığı çok sayıda operasyon nedeniyle ciğerlerini üşütüp zatürreye yakalanmıştı.Nefes alma problemi yaşayan Cafer Bütün'ün , İstanbul Havalimanı'nda bir misafiri yolcu ederken ilacını unuttuğu için nefes darlığı problemi çekti.Yanında bulunan arkadaşı hemen ambulans çağırdı ncak talihsiz polis memuru İstanbul Havalimanı'nda korkunç bir ihmalin kurbanı olarak 40 dakika bekleyip çırpın çırpına can verdi.

Bütün'ün hayatını kaybettiği o anları yanında bulunan arkadaşı Akademisyen Mustafa Bacaksız, anlattı.

 

''AMBULANS 40-50 DAKİKA 3 KATTAN AŞAĞI İNEMEDİ''

Mustafa Bacaksız olayı şöyle aktardı :

Dün saat üç buçuk civarlarıydı, biz buradan havalimanına bir misafirimizi bırakmak için yola çıktık Cafer bütün rahmetlimiz ile beraber. Kendisi özel harekatçı. Ciğerlerindeki sorun da vatana hizmet etmek için ciğerlerini üşütmüş zatürre olmuş bir arkadaşımız.

Ventolin diye bir ilaç kullanıyor, ilaç derken hava fısfısı, nöbetçi eczane zaten havaalanında, misafirlerimizi bırakacağız diye ordan alırız dedik. Saat üç buçukta biz burdan yola çıktık. Saat dört civarında havalimanına bir iki dakika kala, o bir iki dakikayı da nereden biliyoruz biz şuradan biliyoruz: Orada bir arabadan bir çanta alınacağı için konum göndermişler havalimanından, oradan kalan dakikayı görüyoruz.

Biz de arabanın yanına geçtik, arabanın yanında misafirimizi hemen indirdik.

Dedik ki, "Biz hemen dış hatlarda eczaneye gidelim ilacını alalım."

Misafirimizi indirdik ondan sonra 30 metre geçince dedik ki havalimanı otopark gidiş tarafında gideceğimize otopark tarafına girdik ama otoparkın içine girmedik.

Tam otoparkın orada arabayı sağa çektik, güvenlik görevlilerini çağırdım, "acil ambulans getirin kendisi nefes alma problemi yaşıyor" dedim.

Saat 16.04 civarı falan. Bunlar ambulansa haber verdiler. 1-2 dakika sonra sirenler çalmaya başladı, biz rahatladık. Nefes alamadığını söylüyor ama biz ayakta sohbet ediyorduk ‘geldiler mi, geliyorlar mı?’ derken biz yaklaşık 30-35 dakika tam olarak telefon kayıtlarından çıkarırım.

Çünkü 112’yi ben de aradım. En az 30-35 dakika en fazla 40-50 dakika ambulans üç kattan aşağı inemedi. Niye gelmiyorlar diye düşünürken geldiler.

 

''BAĞIRA BAĞIRA VEFAT ETTİ''

Havalimanında bulunduğumuz noktaya ambulansın girişleri engelmiş, bariyerleri kaldırmaya çalışıyorlarmış. 
Ambulans sağdan soldan girmeye çalışıyormuş.

Yaklaşık 40 dakika bağıra bağıra kendisi vefat etti.

Daha acımız da taze. Orada muazzam derecede güvenlik zaafiyeti var. O bölgeye ambulansın girme ihtimali yok, mimari bir sorun var. Ambulans giremedi, her yerden denedi, kendi aralarında çözüm üretmeye çalıştılar, üretemediler. Çözümü de biz ürettik, tersten gönderin, ters şeritten gönderin dedik.”

Biz telefon açtığımızda sirenler çalmaya başladı, rahatladık. Dedik ki, ambulans gelecek ama ondan sonra gelişi 40 dakika sürdü. Tam net dakikayı da söylerim size, kimi aradığımı biliyorum çünkü. Kendimiz çözüm üretmeye çalıştık. Ambulanslarda bariyer yüzünden giremedi, bariyerleri kaldırmaya çalışıyorlar. İstanbul Havalimanı’nın göbeğinde 40 dakika bağıra bağıra arkadaşımız can verdi.

 

''GÖRÜNTÜLERİ HIZLANDIRDILAR''

Orada bir oyun oldu da ben olayın üzüntüsüyle anlayamadım. Orada raporu 16.28 diye tuttular. Bize de teyit ettirmeye çalışıyorlar. Ben acilin önünde ölüm haberini yeni almıştım. Birde Arnavutköy Devlet Hastanesi’ne götürdüler ve İstanbul Havalimanı’nın içinde hastane vardı.

Arnavutköy Devlet Hastanesi’nde ambulans görevlileri bir dümen yapmaya çalıştı. Panik zaten hepsinin suratlarında okunuyordu, 16.28 dediler. 16.28’de kimse yoktu. Yoldan tesadüfen geçen doktor müdahaleyi bile yapmamıştı. Bunu nerden biliyorum? Telefon açıp yardım istedim kendi dostlarımdan, ne yapacağım çaresiz kaldım dedim. 16.28 diye rapor tutmaya çalıştılar, belki de öyle tutmuşlardır ve savcıya görüntüleri hızlandırılmış şekilde göndermişler.
 

Aslında o kadar uzunki süre, hastanedeki savcıya hızlandırılmış görüntü olarak geldi. Biz savcıya dedik ki: “O kadar görüntülere neden bir şey yapmıyorsun? Bu görüntüler hızlandırılmış, çarpı dört veya beş hızla hızlandırılmış.”

 

Hiçbir açıklama yok. Biz ifademizde bunu belirttik. 45 dakika ambulans beklediğimizi üzerine basa basa belirttiğimiz halde hiçbir açıklama yok. Kendi acım bitmediği için daha serzenişe geçmedik. Ama biz savcılığa verdiğimiz acıyla verdiğimiz ifadede özellikle 45 dakika bağıra bağıra ambulans beklediğimizi belirttik.

 

''GÜZEL TÖRENLE OLAYI KAPATMAYA ÇALIŞTILAR''

Pazartesi günü Görev yerinde Sultangazi’de resmi tören yapıldı.Dün ise memleketi Kırşehir'de toprağa verildi. Zaten biz güzel bir tören yapılmasından bir şey kapatmaya çalıştıklarını anladık. Törende İlçe Emniyet Müdürü, o, bu, herkes...

Orada bir koordinasyon olmuş. Ambulansı aramadılar, iki dakika sonra sireni duyduk ama ‘belgeli’ 40 dakika. Çünkü 16.05’te ilk kez 112’yi arıyorum ondan sonra ikinci telefonumun saati 16.38 olması lazım. 33 dakika sonra ambulansın gelmediğini belirten telefon. Güvenlik noktasından falan geçmişiz havalimanının içerisindeyiz, havalimanının göbeğindeyiz.

Bize söyledikleri de şu: “Abi 3 metre bariyerler var, bariyerleri kaldıramıyoruz, ambulansın girişine uygun bir yer değil burası” Kardeşim burası neden uygun değil? Burada bir şey olamaz mı? İstanbul Havalimanı’nın otoparkının girişinin yolu, otoparkın içi olsa anlarım, otopark binasında belki öyle mimari sorun olabilir. Burası yol yol, üç şeritli otopark yolu.

Eğer biz ambulansın oraya gelemeyeceğini bilsek, yürüyerek kendimiz zaten üç dakikada gideriz istediğimiz yere. Gider Arnavutköy Devlet Hastanesi’ne orada nöbetçi eczane bulur ilaç alırım. İstanbul Havalimanı olduğu için biz rahatladık, ambulans beş dakikada müdahale eder diye. Orada kalp krizi diye geçmişler, aslı nefes darlığına bağlı kalp krizi. O mentollü ilacı bulamadığı için kalbe vuruyor, kalp krizine dönüşüyor. Kalp krizi olarak başlamıyor. Kalp krizinin ne zaman geçirildiğini ben aşağı yukarı anlıyorum. 20-25 dakika sonra kalp krizi geçiriyor, nefes gitmeyince.

 

 

''NEFES DESTEĞİ GELSEYDİ KURTULACAKTI''

49 yaşındaydı. Özel harekatçıydı. Ciğerlerinde kalıcı hasar oluştu, bunun için nefes darlığı çekiyordu, nefes darlığından dolayı da mentollü ilacı kullanıyordu. Mentollü ilaç gelmediği için nefessiz kaldı. Orada beş dakika içerisinde nefes desteği gelseydi kurtulacaktı ama kalp krizine çevirdi.

 

''RAPORA KALP KRİZİ YAZILDI''

Raporda kalp krizi yazdılar ben buna birebir şahit oldum ve itiraz ediyorum, haberinize de yazabilirsiniz. Boğuldu resmen boğuldu, pilini biz çıkartmaya çalıştık, böyle bir kalp krizi yok.

"Son olarak evli miydi, çocuğu var mıydı"

Bekardı, çocuğu yoktu. Hep önemli görevlerde bulundu. Organize şubedeydi, narkotikteydi. Evlenme şansları pek olmuyor zaten. Bu adam hayatını devlete adamış bir adam. Devletin havalimanında ona bir tane ambulans gelemedi. Bunu özellikle belirteyim. 24 saatini geceli gündüzlü bu devlete verdi ama bir tane oksijen bulamadılar bize. Ambulansı aradık, dedik ki oksijen tüpüyle gelsinler, bu adam ventolin kullanıyor. Asansöre binip oksijen tüpüyle gelseler bile biz kurtarırdık. Hiçbir şeye gerek yok, sedyeye hiçbir şeye gerek yok.


 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.