Kırşehirli Olmak, Kırşehir'i Yaşamak

KÜLTÜR 03.02.2021 - 20:50, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Kırşehirli Olmak, Kırşehir'i Yaşamak

Unesco 2021 yılını, hemşehrileri olmaktan gurur duyduğumuz varlıklarıyla bu toprakları şereflendiren Ahi Evran, Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre yılı ilan etti. Daha önce de şehrimiz UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağına müzik alanında kabul edilen ilk şehir olmuştu. Bu durum, şehrimizin tanıtımı için güzel bir adım da olsa da ne yazık ki bizi var eden değerlerimizi hâlâ yeterince tanımıyoruz, tanıtamıyoruz.  Kırşehir’i tanıtmak ve yaşamak için her şeyden önce Kırşehir’i bilmek gerek.   İnsan ve şehir arasında sürekli etkileşim hâli mevcuttur. Şehir insanı, insan da şehri inşa eder. Edip Cansever’in şu dizelerinde belirttiği gibi,                                                                             İnsan yaşadığı yere benzer,                O yerin suyuna,                O yerin toprağına benzer,                Suyunda yüzen balığa,                Toprağını iten çiçeğe...   İşte bu noktada “Coğrafya kaderdir.” der İbn-i Haldun. Evet bu şehrin manevi bir iklimi var. Bir düşünün,   hangi şehri bu kadar sayıda  ozan, eren, gönül insanı yurt edinmiştir ve bu değerlerin kendilerinde olması için diğer iller neler vermezdi? Özellikle 13. yüzyılda oluşan manevi iklim şekillendirir bu toprakların insanını. O dönemde oluşan kültürel  kodların aktarımı sosyokültürel alanda, eğitim alanında  da yüzyıllardır sürüyor. Asırlardır yoğrulan bu kültür sayesindedir ki şehrimiz günümüzde  ulusal sınavlarda yıllar boyu üst sıralardadır. İşte bu kültür sayesindedir ki,  bu topraklarda yaşamak isteyen herkese kucak açmıştır Kırşehir.  İşte bu kültür sayesindedir ki ozanlar diyarı olmuştur Kırşehir. Farkına varmak, bilmek, daha iyiye götürmek gerek bu şehri. Çünkü  bu özelliklerin farkında iseniz  Kırşehirli olmak bir anlam ifade eder ve borcumuzu ödemek için ilk adımı atmış oluruz şirin Kırşehirimize.                Peki nedir Kırşehirli olmak?    Kırşehirli olmak, evvela eğitimli olmaktır. Zorda kaldığında ceketini satıp evladını okutmaktır.    Kırşehirli olmak, üstad Neşet Ertaş’ın deyimiyle  bozkırda gökyüzünü seyretmektir, denizi seyreder gibi. Kırşehirli olmak, kıraç topraklara alın teri katmaktır. Bir lokma yiyecek, bir hırka giyecek kadar gözü tok olmak, ben siftah yaptım yan komşumdan yap alışverişini  diyebilecek kadar Ahi olmak,  elini,  dilini, gözünü kapalı; alnını, kalbini, kapını ve sofranı açık tutacak kadar yüce gönüllü olmaktır.   Kırşehirli olmak Anadolu’ ya gönül vermek, gönülleri şedle kuşatmaktır.   Kırşehirli olmak, Türkçeden, türküden yana olmaktır. Aşık Paşa’nın dizelerinde şiir, Neşet Ertaş’ın dizelerinde türkü olmaktır.    Kırşehirli olmak insanı yaşatmak,  İnanç'ta Edebali olmaktır; yetmiş iki millete bir göz ile bakmak, Ziyarettepe’de Yunus olmaktır. Kırşehirli olmak  gönülden gönüle köprü kurmak, ceylan ile  aslanı aynı kucakta yaşatmak; Sulucakarahöyük’te Hacıbektaş olmaktır.    Kırşehirli olmak, Muharrem Ertaş’ın dilinde ozan,  Yunus’un dilinde eren olmaktır.   Hasılı Kırşehir  dile getirilenlerin hepsidir. Anadolu’nun  önsözüdür, özetidir. Kırşehir’i anlamak Anadolu’yu anlamaktır. Kırşehir yetiştirir ve yaşatır. Bu topraklara dokunduğunuzda sonuç alırsınız.   Ayağını sürüdüğün kıraç  topraklar çok kıymetli.  Şanlı bir geçmişi, bu geçmişin sırtımıza yüklediği sorumluluklar ve gelecekte çocuklarımızı bekleyen daha güzel günler var. Çabalarımızla...   Doç. Dr. Remzi Can

Unesco 2021 yılını, hemşehrileri olmaktan gurur duyduğumuz varlıklarıyla bu toprakları şereflendiren Ahi Evran, Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre yılı ilan etti. Daha önce de şehrimiz UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağına müzik alanında kabul edilen ilk şehir olmuştu. Bu durum, şehrimizin tanıtımı için güzel bir adım da olsa da ne yazık ki bizi var eden değerlerimizi hâlâ yeterince tanımıyoruz, tanıtamıyoruz.  Kırşehir’i tanıtmak ve yaşamak için her şeyden önce Kırşehir’i bilmek gerek.

 

İnsan ve şehir arasında sürekli etkileşim hâli mevcuttur. Şehir insanı, insan da şehri inşa eder. Edip Cansever’in şu dizelerinde belirttiği gibi,

 

                                                                          İnsan yaşadığı yere benzer,

               O yerin suyuna,

               O yerin toprağına benzer,

               Suyunda yüzen balığa,

               Toprağını iten çiçeğe...

 

İşte bu noktada “Coğrafya kaderdir.” der İbn-i Haldun. Evet bu şehrin manevi bir iklimi var. Bir düşünün,   hangi şehri bu kadar sayıda  ozan, eren, gönül insanı yurt edinmiştir ve bu değerlerin kendilerinde olması için diğer iller neler vermezdi? Özellikle 13. yüzyılda oluşan manevi iklim şekillendirir bu toprakların insanını. O dönemde oluşan kültürel  kodların aktarımı sosyokültürel alanda, eğitim alanında  da yüzyıllardır sürüyor. Asırlardır yoğrulan bu kültür sayesindedir ki şehrimiz günümüzde  ulusal sınavlarda yıllar boyu üst sıralardadır. İşte bu kültür sayesindedir ki,  bu topraklarda yaşamak isteyen herkese kucak açmıştır Kırşehir.  İşte bu kültür sayesindedir ki ozanlar diyarı olmuştur Kırşehir. Farkına varmak, bilmek, daha iyiye götürmek gerek bu şehri. Çünkü  bu özelliklerin farkında iseniz  Kırşehirli olmak bir anlam ifade eder ve borcumuzu ödemek için ilk adımı atmış oluruz şirin Kırşehirimize. 

 

            Peki nedir Kırşehirli olmak? 

 

Kırşehirli olmak, evvela eğitimli olmaktır. Zorda kaldığında ceketini satıp evladını okutmaktır. 

 

Kırşehirli olmak, üstad Neşet Ertaş’ın deyimiyle  bozkırda gökyüzünü seyretmektir, denizi seyreder gibi. Kırşehirli olmak, kıraç topraklara alın teri katmaktır. Bir lokma yiyecek, bir hırka giyecek kadar gözü tok olmak, ben siftah yaptım yan komşumdan yap alışverişini  diyebilecek kadar Ahi olmak,  elini,  dilini, gözünü kapalı; alnını, kalbini, kapını ve sofranı açık tutacak kadar yüce gönüllü olmaktır.

 

Kırşehirli olmak Anadolu’ ya gönül vermek, gönülleri şedle kuşatmaktır.

 

Kırşehirli olmak, Türkçeden, türküden yana olmaktır. Aşık Paşa’nın dizelerinde şiir, Neşet Ertaş’ın dizelerinde türkü olmaktır. 

 

Kırşehirli olmak insanı yaşatmak,  İnanç'ta Edebali olmaktır; yetmiş iki millete bir göz ile bakmak, Ziyarettepe’de Yunus olmaktır. Kırşehirli olmak  gönülden gönüle köprü kurmak, ceylan ile  aslanı aynı kucakta yaşatmak; Sulucakarahöyük’te Hacıbektaş olmaktır. 

 

Kırşehirli olmak, Muharrem Ertaş’ın dilinde ozan,  Yunus’un dilinde eren olmaktır.

 

Hasılı Kırşehir  dile getirilenlerin hepsidir. Anadolu’nun  önsözüdür, özetidir. Kırşehir’i anlamak Anadolu’yu anlamaktır. Kırşehir yetiştirir ve yaşatır. Bu topraklara dokunduğunuzda sonuç alırsınız.

 

Ayağını sürüdüğün kıraç  topraklar çok kıymetli.  Şanlı bir geçmişi, bu geçmişin sırtımıza yüklediği sorumluluklar ve gelecekte çocuklarımızı bekleyen daha güzel günler var. Çabalarımızla...

 

Doç. Dr. Remzi Can

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.