Kırşehir'e Çok Önemli Katkılar Sunan Adam: Fritz Baade

DİĞER 08.04.2023 - 22:03, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Kırşehir'e Çok Önemli Katkılar Sunan Adam: Fritz Baade

Hitler'in zulmünden kurtarılmak ve birikimlerinden faydalanmak için birçok bilim adamı Türkiye'ye davet edildi.İşte bu çok değerli bilim adamlarının bazıları da Kırşehir’e geldiler.   Kırşehir’de toplu olarak kadın, erkek, çocuk çarşıda, pazarda garip garip dolaşan bu yabancılara Kırşehir büyük ilgi ve sevgi göstermiştir.   Bu Almanlardan biri şehrimizin tanınmış simalarından M. Civelek ile keklik avına gider.   Kafesteki keklik, doğadaki kekliklerin avlanması için bir tuzaktır.   Alman, M. Civelek’e ‘Bu kekliği bana sat’ der. Civelek’e epey para vererek kekliği satın alır.   Kafasını koparır, bir kenara atar. Civelek ‘Para vererek aldığın kekliğin kafasını niçin kopardın’ der.   Bunun üzerine Alman ‘Keklik soyuna ihanet ediyordu’ der.   Kırşehir’e gelenler içerisinde en önemli şahsiyet Dr. Fritz Baade’dir. (1893-1974)   Baade'in Türkiye'de geçirdiği süre içerisinde en çok Kırşehir'den bahsetmek lazım.   Çünkü yaptığının değerini bildiklerini en çok gösterenler ve bugün bile göstermeyi sürdürenler Kırşehir’lilerdir.   Şehrimizin tanınmış simalarından Hacı Gülten, bunlarla ilgili şu hikâyeyi anlattı: Türkiye’ye davet edilen ve İktisat Bakanlığında görev yapan Prof.Baade, Alman yurttaşlığı sürdüğü için, Türkiye’nin Almanya’ya savaş ilan ettiği 1944 yılında, 18 ay süreyle Kırşehir’de “zorunlu ikamet”e (enterne) mecbur edildi. Ona ve ailesine günde 20 TL gibi çok küçük bir cep harçlığı ile idare etme olanağı tanındı. Ücret karşılığı çalışmak yasaktı. O da bu süreyi Kırşehir’lilere hizmet ederek geçirmeyi seçti. Terme şifalı sularını ve yörenin ünlü alaca akik taşını (Almanca karşılığı onyx) buldu. Kaplıcanın planlarını da o çizdi; kendisi taş ve mermer işçiliğini öğrendi ve üretimini destekledi. Her iki katkısı da, Kırşehir için ekonomik bir etkinliğe dönüştü.   Burada yetiştirdiği değerli öğretmen Abdullah Acer’i Almanya’ya götürerek, mermer işletmeciliği konusunda onu yetiştirmiştir. Abdullah Hoca, mermer işletmeciliğini Kuşadası’na taşımış, Kırşehirli pek çok insana da Kuşadası’nda mermer işletmeciliği konusunda öncülük etmiştir. Bugün Kuşadası’nda en önemli mermerciler Kırşehirliler ve Abdullah Acer’in çocuklarıdır.   Terme Kaplıcalarını bir turizm ve şifa merkezi olarak ilk o açmıştır. Baade’nin Terme’de ilk havuzun yapılışında Ahi Baba da bulunmuştur. Ahi Baba, Baade ile yaptığı çalışmaları gururla anlatır. Ahi Baba, ne kadar gurur duysa o kadar haklıdır. Çünkü Kırşehir’i seven her insan doğal zenginliklerimizin keşfinde bulunmak, böyle güzellikleri, bu tür bir heyecanı yaşamak ister. Baade, Hirfanlı Barajı konusunda çalışmalar yapmış, hükümete rapor sunmuştur.   Yaptıkları bugün bile Kırşehir’liler tarafından minnet ile anılıyor; üzerine yazılar yazılıyor . 1958 yılında Kırşehir’in Fahri Hemşehrisi ünvanını aldı. Bu konuda anlatılan bir öykü vardır : O zamanki Başbakan Adnan Menderes, Baade’ye fahri hemşehrilik veren Kırşehirlilere çok kızmış ve demişki: “Bir gavurdan bile esirgemedikleri hemşehrilik payesini Kırşehirliler benden esirgedi” .Kırşehir 1954 yılında, Demokrat Parti’ye oy vermediği için il konumunda ilçe konumuna indirilmiş ve Nevşehir’e bağlanmıştı.   Kırşehir Belediye Meclisi, Prof.Fritz Baade’nin Kırşehir’e yaptığı katkıları genç kuşaklara hatırlatmak amacıyla, 1973 yılında, kaplıcaya giden ana caddeye “Prof.F.Baade Caddesi” adını verdi.  Kırşehirlilerin bu sevgisini Baade de karşılıksız bırakmamıştır: ”Baade Kırşehir şehrinin beni fahri hemşehri yapması memleketim de dahil olmak üzere, bana tevcih edilen birçok payelerden üstündür.” demiştir   Baade’nin Türkiye’ye gelmeden önce de kendi ülkesinde önemli çalışmaları ve katkıları olmuştur. Bu sürecin incelenmesi, onun, Türkiye’ye ne denli birikimli geldiğini anlamak açısından önemlidir.   1893 yılında Almanya’da doğmuştur. Göttingen, Berlin, Heidelberg ve Münster Üniversitelerinde sırasıyla Klasik Dilbilim, Sanat Tarihi, Din bilim, Ekonomi ve Tıp derslerini izledikten sonra, 1923 yılında Göttingen Üniversitesinde iktisat doktoru ünvanını aldı. 1918-1919 yıllarında Essen kentinde “İşçi ve Asker Meclisi” İkinci Başkanlığı ve aynı yıl Kent Meclisi üyeliği görevini yapmıştır. 1919-1925 yılları arasında çiftçilik yapmıştır. 1925-1929 yılları arasında Berlin’de Ekonomi Politik Araştırma Enstitüsü’nün müdürü olmuş ve Alman hükümeti tarafından Almanya’nın ekonomik durumunu değerlendirmekle görevlendirilen “İnceleme Kurumu”nda üye olarak görev yapmıştır.   1927 yılında Alman Sosyalist Partisi Kongresi’nce kabul edilen tarım programını hazırlayanlar arasındadır. 1928 yılında Berlin Üniversitesi’nde “Tarım Ürünleri Piyasası” Kürsüsü doçentliğine getirilmiştir. Aynı yıl Alman Hükümeti tarafından, bütün Almanya’yı kapsayan “Tarım Ürünleri Piyasası İnceleme Enstitüsü Müdürlüğü”ne atanmıştır. Ardından da Almanya ve Polonya hükümetlerinin ortaklaşa tarım komisyonunda başka olarak bazı tarımsal sorunların çözümünde görev almıştır. 1930-33 arasında Alman Parlamentosu’nda Sosyal Demokrat Parti milletvekili olarak görev almış; 1933 yılında Hitler Hükümeti tarafından tüm görevlerine son verilmiştir.   Onun Türkiye’ye katkılarını yalnızca Kırşehir çerçevesinde tutmak büyük haksızlık olur.   Ticaret Bakanlığı yapmış olan Prof.Dr.Muhlis Ete, Prof.Baade’nin çalışmalarını ikiye ayırarak inceler : 1-1935 Tarihinde Türkiye’de İktisat Bakanlığı’nda danışman olarak çalışmaya başladığı dönem, 2- Türkiye’den 1955 tarihinde ayrıldıktan sonra, gittiği ABD dönüşü Kiel Üniversitesinde Profesör, Dünya Ekonomisi Enstitüsüne Direktör ve Alman Parlamentosu’na Sosyal Demokrat Parti milletvekili olarak çalıştığı dönem.   Prof.Fritz Baade,  Ziraat ekonomisi alanındaki uygulamalarıyla tanınmış bir uzmandı. Ekonomi Bakanlığı’nda özellikle tarımsal pazarlama ve standardizasyon işleriyle görevlendirildi. Kuramsal bilgisi ve uygulamadaki önsezileriyle çok yararlı oldu. Örnek : Ülkemizde sebze ve yaş meyve, derinliği 1,5 metre olan küfelerle taşınır ve büyük kayıplarla karşılaşılırdı. Baade, bu yöntemin yerine, aralıklı, küçük tahta sandıklarla taşınmaya geçilmesini sağladı. Fakat çam ve kayın ağacından yapılan bu sandıkların ağacı Romanya, Avusturya ve Yugoslavya’dan geliyordu; savaş çıkınca ithalat olanaksızlaştı. Bu kez Baade, Türkiye’deki ormanlardaki kayın ağaçlarından yararlanılmasını sağladı ve hala bu yöntem kullanılmaktadır. Bu çalışmasının yanı sıra, yumurta ihracatının mevsimsel ayarlaması, kuru üzüm ekonomisinin geliştirilmesi üzerine de öneriler geliştirerek, daha yüksek ekonomik getiri elde edilmesini sağladı. Ankara Ziraat Enstitüsü’nde de tarımsal pazarlama dersleri okuttu.   Onun yaptıklarını (bir terör kurbanı olan) Prof.Dr.Orhan Cavit Tütengil’den dinleyelim . Öncelikle Tütengil, 1959 yılında, Baade başkanlığındaki bir kurul tarafından hazırlanan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) raporundaki şu temel yargıyı ele almaktadır : Türk ekonomisinin yapısının ve özellikle tarımsal temellerinin hemen tamamen yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Yazar, bu raporun asıl öneminin, başta Türkiye’nin tarım ve kalkınma sorunları olmak üzere, Baade’nin daha önceki tüm çalışmalarının bütünleştirilmesinden kaynaklandığını düşünmektedir. Raporda, kaynakların kötüye kullanımı ve tahriplerle (örneğin orman yangınları) doğanın ne hale sokulduğu, meraların daralmasına ve erozyon tehlikesine değinilmektedir. Yalnızca doğa ve üretim değil, insan üzerine de değerlendirmeler yapılmakta; nüfus artışının zararları ve tarımsal insangücü sorunları üzerinde durulmaktadır.   Raporda çözüm üzerinde durulmakta ve öneriler şöyle sıralanmaktadır : Türkiye’nin tarımsal kalkınması, su, toprak ve ormancılığın ıslahatı ve sınai kalkınmayi sağlayacak insangücünün yararlanılabilir hale getirilmesi,   Kullanılmayan insangücünün gönüllü olarak kalkınma yolunda seferber edilmesi a) Bu amaçla, köylerde ve küçük topluluklarda geliştirilecek toplum kalkınması programlarında gönüllü çalışmanın kullanılması,   b) “Zorunlu iş servislerinin kurulması” ve bunu sağlayabilmek için, askerlik hizmetinin yarı süresinin kalkınma amaçlı toplum çalışmalarına ayrılması (Tütengil, burada “Kültür ordu kuramı” tartışmalarına değinmektedir).   c) Gelişmekte olan ülkeler için bunun bir örnek oluşturması ve onları çevreleyen sosyalist bloka karşı bir seçenek ortaya koyması.   Burada dikkat çekici olan öneri, “gönüllü” insan emeğinden yararlanılmasıdır. Başlangıçta ekonomik getirisi düşük olan bu girişimlerin, bir toplumsal dayanışma projesi haline getirilmesi önerisi, “her şeyi para ile yaptırmaya ve gönüllü çalışmanın dinamiklerini bilmeyen” yöneticiler için çok yadırgatıcı olmuştur.   Tütengil, Baade’nin Türkiye’de turizmin geliştirilmesi başlığı altında 1962 yılında yaptığı çalışmalara da değinmektedir. Baade’nin turizmin gelişmesi için her türlü olanağın bulunduğu yönündeki görüşünü tamamlayan önerileri şu başlıklar altında toparlanabilir :   Orta sınıf turist için otel yapımına öncelik verilmesi,   Tatil köylerinin kurulması,   Yabancı sermayeye serbestlik tanınması,   Yabancı teknik personel kullanılması,   Köy Kanunu’ndaki yabancıların gayrimenkul edinmesine ilişkin engellerin kaldırılması.   (Tütengil O.C., 1964) 1964 yılında , Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nın davetlisi olarak, OECD adına “Türkiye’nin turizm bakımından gelişmesini sağlayacak faktörler” konusunda üç aylık bir inceleme sonrası hazırladığı rapor, onun önemli ve etkili raporlarından biridir. Bu raporunda geliştirilmesi gereken iki turizm bölgesi belirlemiştir : Antalya, Bursa-Gemlik.   Bu önerilerden bazıları erken yaşama geçirilmiştir; söz gelimi tatil köyleri. Buna karşın, turizm deneyimi olmayan ve kültürü de buna göre şekillenmemiş bir ülkede yabancı yatırımın önemine dikkat çeken öneriler, ancak çok sonra yaşama geçirilebilmiştir. Antalya’nın bir turizm bölgesi olacağı öngörüsü gerçekleşmiş; ama Gemlik körfezi ile ilgili önerisiyle ne yazık ki hiç ilgilenilmemiştir. Hala doğal güzelliklerini koruyan yeşil köşelerimizden biridir.   Koçtürk, Baade’nin 1964 yazında Washington’da toplanan Dünya Gıda Kongresi’ne sunduğu raporunda, Türkiye, Pakistan ve Hindistan’ın hızla artan nüfuslarını besleyemediğine değindiğini yazmaktadır. Beslenme sorunu, başlığı altındaki bu çalışma, buğdayın yanı sıra hayvansal proteinli madde gereksinmesine de dikkat çekmektedir.   Türkiye’nin kalkınması konusundaki Baade’nin önerilerini özetleyen Tütengil, şu sonuçları sergilemektedir: Türkiye yatırım planları çerçevesinde, sulama, toprağın korunması ve ormancılığın gelişmesi konularına öncelik tanımalıdır.   1975 yılında kadar mutlaka dış yardım almalıdır.   Türkiye köylerinde kullanılmamakta olan insangücünü ülkenin kalkınması için harekete geçirmelidir.   Fritz Baade, hem Türkiye’ye gelmeden ve hem de Türkiye’den döndükten sonra Alman Parlamentosu’nda milletvekili olarak görev yapmıştır. Bu çalışmaları sırasında arkadaşlarıyla birlikte Türk-Alman Dostluk Derneği’ni kurmuştur. Bu görevlerine koşut olarak, “Asya Kıtasını Tanıtma Kurumu” ve “Alman-Güney Amerika Enstitüsü”nde üye olarak görev yapmıştır.   Eşiyle birlikte kurduğu Haus Weltclub adındaki uluslararası öğrenci evinde, özellikle Türklere yer ayırmış ve oraya gelen Türk öğrencilerle yakından ilgilenmiştir. Bir çok gençlerimizin, burslar ve yardımlar almasını sağlamıştır.   Baade, Kiel Üniversitesinde Profesör olarak görev yaparken, okuttuğu derslerde Türk Ekonomisine büyük yer ayırdı. Dünya Ekonomi Enstitüsü’nde ve uluslararası kuruluşlarda Türkiye üzerine sayısız rapor hazırladı. Bunlar arasında en önemlisi Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) adına, 1959 yılında onun başkanlığında bir grup tarafından hazırlanan rapordur.   1964’te Türkiye’nin fahri konsolosu oldu.   Türkiye’deki Alman Büyükelçiliği’nin de desteğiyle, Alman hükümetinin yardımlarıyla Tahirova (Gönen) yöresinde Türk-Alman Numune Çiftliğini kurdurmuştur. Daha sonra Tarım Bakanlığı’na devredilen ve Devlet Üretme Çiftliği olarak faaliyet göstermektedir. “Türkiye’nin tek parça halindeki en büyük meyve çiftliği olan Tahirova Çiftliği, şeftali, nektarin, erik, kiraz, armut ve elma yetiştiriciliği” konusunda yoğunlaşmıştır.   81 yaşında, gözlerini yaşama yumduğunda, bir çok çalışma ile anlamlandırılmış ve çok renkli bir yaşamı geride bırakmış oldu. Karşısına çıkan tüm engellere karşın, yılmayan ve üretkenliğinden hiç bir şey yitirmeyen Baade, hem ülkemizde ve hem ülkesinde değeri bilinen ve anılan bir insan oldu. Portreler  

Hitler'in zulmünden kurtarılmak ve birikimlerinden faydalanmak için birçok bilim adamı Türkiye'ye davet edildi.İşte bu çok değerli bilim adamlarının bazıları da Kırşehir’e geldiler.

 

Kırşehir’de toplu olarak kadın, erkek, çocuk çarşıda, pazarda garip garip dolaşan bu yabancılara Kırşehir büyük ilgi ve sevgi göstermiştir.

 

Bu Almanlardan biri şehrimizin tanınmış simalarından M. Civelek ile keklik avına gider.

 

Kafesteki keklik, doğadaki kekliklerin avlanması için bir tuzaktır.

 

Alman, M. Civelek’e ‘Bu kekliği bana sat’ der. Civelek’e epey para vererek kekliği satın alır.

 

Kafasını koparır, bir kenara atar. Civelek ‘Para vererek aldığın kekliğin kafasını niçin kopardın’ der.

 

Bunun üzerine Alman ‘Keklik soyuna ihanet ediyordu’ der.

 

Kırşehir’e gelenler içerisinde en önemli şahsiyet Dr. Fritz Baade’dir. (1893-1974)

 

Baade'in Türkiye'de geçirdiği süre içerisinde en çok Kırşehir'den bahsetmek lazım.

 

Çünkü yaptığının değerini bildiklerini en çok gösterenler ve bugün bile göstermeyi sürdürenler Kırşehir’lilerdir.

 

Şehrimizin tanınmış simalarından Hacı Gülten, bunlarla ilgili şu hikâyeyi anlattı:

Türkiye’ye davet edilen ve İktisat Bakanlığında görev yapan Prof.Baade, Alman yurttaşlığı sürdüğü için, Türkiye’nin Almanya’ya savaş ilan ettiği 1944 yılında, 18 ay süreyle Kırşehir’de “zorunlu ikamet”e (enterne) mecbur edildi. Ona ve ailesine günde 20 TL gibi çok küçük bir cep harçlığı ile idare etme olanağı tanındı. Ücret karşılığı çalışmak yasaktı. O da bu süreyi Kırşehir’lilere hizmet ederek geçirmeyi seçti. Terme şifalı sularını ve yörenin ünlü alaca akik taşını (Almanca karşılığı onyx) buldu. Kaplıcanın planlarını da o çizdi; kendisi taş ve mermer işçiliğini öğrendi ve üretimini destekledi. Her iki katkısı da, Kırşehir için ekonomik bir etkinliğe dönüştü.

 

Burada yetiştirdiği değerli öğretmen Abdullah Acer’i Almanya’ya götürerek, mermer işletmeciliği konusunda onu yetiştirmiştir. Abdullah Hoca, mermer işletmeciliğini Kuşadası’na taşımış, Kırşehirli pek çok insana da Kuşadası’nda mermer işletmeciliği konusunda öncülük etmiştir. Bugün Kuşadası’nda en önemli mermerciler Kırşehirliler ve Abdullah Acer’in çocuklarıdır.

 

Terme Kaplıcalarını bir turizm ve şifa merkezi olarak ilk o açmıştır. Baade’nin Terme’de ilk havuzun yapılışında Ahi Baba da bulunmuştur. Ahi Baba, Baade ile yaptığı çalışmaları gururla anlatır. Ahi Baba, ne kadar gurur duysa o kadar haklıdır. Çünkü Kırşehir’i seven her insan doğal zenginliklerimizin keşfinde bulunmak, böyle güzellikleri, bu tür bir heyecanı yaşamak ister. Baade, Hirfanlı Barajı konusunda çalışmalar yapmış, hükümete rapor sunmuştur.

 

Yaptıkları bugün bile Kırşehir’liler tarafından minnet ile anılıyor; üzerine yazılar yazılıyor . 1958 yılında Kırşehir’in Fahri Hemşehrisi ünvanını aldı. Bu konuda anlatılan bir öykü vardır : O zamanki Başbakan Adnan Menderes, Baade’ye fahri hemşehrilik veren Kırşehirlilere çok kızmış ve demişki: “Bir gavurdan bile esirgemedikleri hemşehrilik payesini Kırşehirliler benden esirgedi” .Kırşehir 1954 yılında, Demokrat Parti’ye oy vermediği için il konumunda ilçe konumuna indirilmiş ve Nevşehir’e bağlanmıştı.

 

Kırşehir Belediye Meclisi, Prof.Fritz Baade’nin Kırşehir’e yaptığı katkıları genç kuşaklara hatırlatmak amacıyla, 1973 yılında, kaplıcaya giden ana caddeye “Prof.F.Baade Caddesi” adını verdi.  Kırşehirlilerin bu sevgisini Baade de karşılıksız bırakmamıştır: ”Baade Kırşehir şehrinin beni fahri hemşehri yapması memleketim de dahil olmak üzere, bana tevcih edilen birçok payelerden üstündür.” demiştir

 

Baade’nin Türkiye’ye gelmeden önce de kendi ülkesinde önemli çalışmaları ve katkıları olmuştur. Bu sürecin incelenmesi, onun, Türkiye’ye ne denli birikimli geldiğini anlamak açısından önemlidir.

 

1893 yılında Almanya’da doğmuştur. Göttingen, Berlin, Heidelberg ve Münster Üniversitelerinde sırasıyla Klasik Dilbilim, Sanat Tarihi, Din bilim, Ekonomi ve Tıp derslerini izledikten sonra, 1923 yılında Göttingen Üniversitesinde iktisat doktoru ünvanını aldı. 1918-1919 yıllarında Essen kentinde “İşçi ve Asker Meclisi” İkinci Başkanlığı ve aynı yıl Kent Meclisi üyeliği görevini yapmıştır. 1919-1925 yılları arasında çiftçilik yapmıştır. 1925-1929 yılları arasında Berlin’de Ekonomi Politik Araştırma Enstitüsü’nün müdürü olmuş ve Alman hükümeti tarafından Almanya’nın ekonomik durumunu değerlendirmekle görevlendirilen “İnceleme Kurumu”nda üye olarak görev yapmıştır.

 

1927 yılında Alman Sosyalist Partisi Kongresi’nce kabul edilen tarım programını hazırlayanlar arasındadır. 1928 yılında Berlin Üniversitesi’nde “Tarım Ürünleri Piyasası” Kürsüsü doçentliğine getirilmiştir. Aynı yıl Alman Hükümeti tarafından, bütün Almanya’yı kapsayan “Tarım Ürünleri Piyasası İnceleme Enstitüsü Müdürlüğü”ne atanmıştır. Ardından da Almanya ve Polonya hükümetlerinin ortaklaşa tarım komisyonunda başka olarak bazı tarımsal sorunların çözümünde görev almıştır. 1930-33 arasında Alman Parlamentosu’nda Sosyal Demokrat Parti milletvekili olarak görev almış; 1933 yılında Hitler Hükümeti tarafından tüm görevlerine son verilmiştir.

 

Onun Türkiye’ye katkılarını yalnızca Kırşehir çerçevesinde tutmak büyük haksızlık olur.

 

Ticaret Bakanlığı yapmış olan Prof.Dr.Muhlis Ete, Prof.Baade’nin çalışmalarını ikiye ayırarak inceler :

1-1935 Tarihinde Türkiye’de İktisat Bakanlığı’nda danışman olarak çalışmaya başladığı dönem,

2- Türkiye’den 1955 tarihinde ayrıldıktan sonra, gittiği ABD dönüşü Kiel Üniversitesinde Profesör, Dünya Ekonomisi Enstitüsüne Direktör ve Alman Parlamentosu’na Sosyal Demokrat Parti milletvekili olarak çalıştığı dönem.

 

Prof.Fritz Baade,  Ziraat ekonomisi alanındaki uygulamalarıyla tanınmış bir uzmandı. Ekonomi Bakanlığı’nda özellikle tarımsal pazarlama ve standardizasyon işleriyle görevlendirildi. Kuramsal bilgisi ve uygulamadaki önsezileriyle çok yararlı oldu. Örnek : Ülkemizde sebze ve yaş meyve, derinliği 1,5 metre olan küfelerle taşınır ve büyük kayıplarla karşılaşılırdı. Baade, bu yöntemin yerine, aralıklı, küçük tahta sandıklarla taşınmaya geçilmesini sağladı. Fakat çam ve kayın ağacından yapılan bu sandıkların ağacı Romanya, Avusturya ve Yugoslavya’dan geliyordu; savaş çıkınca ithalat olanaksızlaştı. Bu kez Baade, Türkiye’deki ormanlardaki kayın ağaçlarından yararlanılmasını sağladı ve hala bu yöntem kullanılmaktadır. Bu çalışmasının yanı sıra, yumurta ihracatının mevsimsel ayarlaması, kuru üzüm ekonomisinin geliştirilmesi üzerine de öneriler geliştirerek, daha yüksek ekonomik getiri elde edilmesini sağladı. Ankara Ziraat Enstitüsü’nde de tarımsal pazarlama dersleri okuttu.

 

Onun yaptıklarını (bir terör kurbanı olan) Prof.Dr.Orhan Cavit Tütengil’den dinleyelim . Öncelikle Tütengil, 1959 yılında, Baade başkanlığındaki bir kurul tarafından hazırlanan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) raporundaki şu temel yargıyı ele almaktadır : Türk ekonomisinin yapısının ve özellikle tarımsal temellerinin hemen tamamen yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Yazar, bu raporun asıl öneminin, başta Türkiye’nin tarım ve kalkınma sorunları olmak üzere, Baade’nin daha önceki tüm çalışmalarının bütünleştirilmesinden kaynaklandığını düşünmektedir. Raporda, kaynakların kötüye kullanımı ve tahriplerle (örneğin orman yangınları) doğanın ne hale sokulduğu, meraların daralmasına ve erozyon tehlikesine değinilmektedir. Yalnızca doğa ve üretim değil, insan üzerine de değerlendirmeler yapılmakta; nüfus artışının zararları ve tarımsal insangücü sorunları üzerinde durulmaktadır.

 

Raporda çözüm üzerinde durulmakta ve öneriler şöyle sıralanmaktadır :

Türkiye’nin tarımsal kalkınması, su, toprak ve ormancılığın ıslahatı ve sınai kalkınmayi sağlayacak insangücünün yararlanılabilir hale getirilmesi,

 

Kullanılmayan insangücünün gönüllü olarak kalkınma yolunda seferber edilmesi

a) Bu amaçla, köylerde ve küçük topluluklarda geliştirilecek toplum kalkınması programlarında gönüllü çalışmanın kullanılması,

 

b) “Zorunlu iş servislerinin kurulması” ve bunu sağlayabilmek için, askerlik hizmetinin yarı süresinin kalkınma amaçlı toplum çalışmalarına ayrılması (Tütengil, burada “Kültür ordu kuramı” tartışmalarına değinmektedir).

 

c) Gelişmekte olan ülkeler için bunun bir örnek oluşturması ve onları çevreleyen sosyalist bloka karşı bir seçenek ortaya koyması.

 

Burada dikkat çekici olan öneri, “gönüllü” insan emeğinden yararlanılmasıdır. Başlangıçta ekonomik getirisi düşük olan bu girişimlerin, bir toplumsal dayanışma projesi haline getirilmesi önerisi, “her şeyi para ile yaptırmaya ve gönüllü çalışmanın dinamiklerini bilmeyen” yöneticiler için çok yadırgatıcı olmuştur.

 

Tütengil, Baade’nin Türkiye’de turizmin geliştirilmesi başlığı altında 1962 yılında yaptığı çalışmalara da değinmektedir. Baade’nin turizmin gelişmesi için her türlü olanağın bulunduğu yönündeki görüşünü tamamlayan önerileri şu başlıklar altında toparlanabilir :

 

Orta sınıf turist için otel yapımına öncelik verilmesi,

 

Tatil köylerinin kurulması,

 

Yabancı sermayeye serbestlik tanınması,

 

Yabancı teknik personel kullanılması,

 

Köy Kanunu’ndaki yabancıların gayrimenkul edinmesine ilişkin engellerin kaldırılması.

 

(Tütengil O.C., 1964)

1964 yılında , Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nın davetlisi olarak, OECD adına “Türkiye’nin turizm bakımından gelişmesini sağlayacak faktörler” konusunda üç aylık bir inceleme sonrası hazırladığı rapor, onun önemli ve etkili raporlarından biridir. Bu raporunda geliştirilmesi gereken iki turizm bölgesi belirlemiştir : Antalya, Bursa-Gemlik.

 

Bu önerilerden bazıları erken yaşama geçirilmiştir; söz gelimi tatil köyleri. Buna karşın, turizm deneyimi olmayan ve kültürü de buna göre şekillenmemiş bir ülkede yabancı yatırımın önemine dikkat çeken öneriler, ancak çok sonra yaşama geçirilebilmiştir. Antalya’nın bir turizm bölgesi olacağı öngörüsü gerçekleşmiş; ama Gemlik körfezi ile ilgili önerisiyle ne yazık ki hiç ilgilenilmemiştir. Hala doğal güzelliklerini koruyan yeşil köşelerimizden biridir.

 

Koçtürk, Baade’nin 1964 yazında Washington’da toplanan Dünya Gıda Kongresi’ne sunduğu raporunda, Türkiye, Pakistan ve Hindistan’ın hızla artan nüfuslarını besleyemediğine değindiğini yazmaktadır. Beslenme sorunu, başlığı altındaki bu çalışma, buğdayın yanı sıra hayvansal proteinli madde gereksinmesine de dikkat çekmektedir.

 

Türkiye’nin kalkınması konusundaki Baade’nin önerilerini özetleyen Tütengil, şu sonuçları sergilemektedir:

Türkiye yatırım planları çerçevesinde, sulama, toprağın korunması ve ormancılığın gelişmesi konularına öncelik tanımalıdır.

 

1975 yılında kadar mutlaka dış yardım almalıdır.

 

Türkiye köylerinde kullanılmamakta olan insangücünü ülkenin kalkınması için harekete geçirmelidir.

 

Fritz Baade, hem Türkiye’ye gelmeden ve hem de Türkiye’den döndükten sonra Alman Parlamentosu’nda milletvekili olarak görev yapmıştır. Bu çalışmaları sırasında arkadaşlarıyla birlikte Türk-Alman Dostluk Derneği’ni kurmuştur. Bu görevlerine koşut olarak, “Asya Kıtasını Tanıtma Kurumu” ve “Alman-Güney Amerika Enstitüsü”nde üye olarak görev yapmıştır.

 

Eşiyle birlikte kurduğu Haus Weltclub adındaki uluslararası öğrenci evinde, özellikle Türklere yer ayırmış ve oraya gelen Türk öğrencilerle yakından ilgilenmiştir. Bir çok gençlerimizin, burslar ve yardımlar almasını sağlamıştır.

 

Baade, Kiel Üniversitesinde Profesör olarak görev yaparken, okuttuğu derslerde Türk Ekonomisine büyük yer ayırdı. Dünya Ekonomi Enstitüsü’nde ve uluslararası kuruluşlarda Türkiye üzerine sayısız rapor hazırladı. Bunlar arasında en önemlisi Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) adına, 1959 yılında onun başkanlığında bir grup tarafından hazırlanan rapordur.

 

1964’te Türkiye’nin fahri konsolosu oldu.

 

Türkiye’deki Alman Büyükelçiliği’nin de desteğiyle, Alman hükümetinin yardımlarıyla Tahirova (Gönen) yöresinde Türk-Alman Numune Çiftliğini kurdurmuştur. Daha sonra Tarım Bakanlığı’na devredilen ve Devlet Üretme Çiftliği olarak faaliyet göstermektedir. “Türkiye’nin tek parça halindeki en büyük meyve çiftliği olan Tahirova Çiftliği, şeftali, nektarin, erik, kiraz, armut ve elma yetiştiriciliği” konusunda yoğunlaşmıştır.

 

81 yaşında, gözlerini yaşama yumduğunda, bir çok çalışma ile anlamlandırılmış ve çok renkli bir yaşamı geride bırakmış oldu. Karşısına çıkan tüm engellere karşın, yılmayan ve üretkenliğinden hiç bir şey yitirmeyen Baade, hem ülkemizde ve hem ülkesinde değeri bilinen ve anılan bir insan oldu.

Portreler

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.