Kırşehir ve Bölükbaşı'na yapmadığını bırakmamıştı
Kırşehir ve Bölükbaşı'na yapmadığını bırakmamıştı
Türkiye'de otoriter rejimlerin siyasi cezalandırma eğilimi yeni bir konu değilDemokrat Parti iktidarı döneminde Kırşehir ve Milletvekili Osman Bölükbaşı bundan bir hayli çekti.
Türkiye'de otoriter rejimlerin siyasi cezalandırma eğilimi yeni bir konu değilDemokrat Parti iktidarı döneminde Kırşehir ve Milletvekili Osman Bölükbaşı bundan bir hayli çekti.
Osman Bölükbaşı sadece Kırşehir'in değil Türkiye'de siyasetin ve muhalefet kültürünün en önemli isimlerinin başında gelir.
Osman Bölükbaşı, Demokrat Parti'nin meclis sandalye sayısının yüzde 90 sahip olduğu dönemde anti demokratik uygulamalara yönelik en sert eleştirileri yapmış ve Adnan Menderes'in deyim yerindeyse kâbusu olmuş bir isim.
Bölükbaşı'nın Menderes'e kök söktüren siyasetteki baskın ve muhalif tavrı, Bölükbaşı'nın söylemleriyle baş edemeyen Menderes'i siyasi cezalandırmaya yönlendirmişti.
Ancak öncesinde şunu ifade etmek lazım.
Demokrat Parti, 1950 seçimlerini ''hak, hukuk, demokrasi, vatandaşların refahı ve hürriyeti'' gibi vaatlerle CHP'ye karşı seçimleri kazandı.Bu seçimde demokrat parti 487 milletvekilinin 416'sını aldı.
1954 seçimlerinde ise Demokrati Parti 541 olan meclis sandalye sayısının 503'üne sahip olmuştu.CHP 31 sandalye alırken Osman Bölükbaşı'nın Genel Başkanı olduğu Cumhuriyetçi Millet Partisi 5 milletvekili aldı.Cumhuriyetçi Millet Partisi'nin 5 milletvekilinin tamamı da Kırşehir'den seçilmişti.
Adnan Menderes ezici bir oy oranına sahip olmasına rağmen Kırşehir'e ve Osman Bölükbaşı'na kafayı takmıştı.
Menderes Kırşehir'in bu siyasi tercihini anormal olarak nitelendiriyordu.
Yani ona göre Kırşehir'de bir anormallik vardı.Kırşehir'in seçimde partisine oy vermemesini kendisine yediremiyordu.Adeta uykuları kaçıyordu.
Nihayet Menderes, otoriter rejimlerin eğilimi olan siyasi cezalandırma yoluna gitti ve Kırşehir'i ilçe yaptı.
Bu süreçte Osman Bölükbaşı mecliste Menderes' karşı çok etkili söylemler sarf etti.
Öyle ki ilk başta Kırşehir'in ilçe yapılmasını çeşitli beşeri, iktisadi ve coğrafi nedenlere dayandıran Menderes, Osman Bölükbaşı'nın etkili muhalefeti sonucu işin içinden çıkamayarak; Kırşehir'in anormal bir tercihte bulunduğunu ifade etti ve bu yüzden ilçe yapılması gerektiğini itiraf etti.
Bu durum karşısında Demokrat Parti Milletvekillerinin önemli bir bölümü bile bu karara karşı çıktılar.
Buna rağmen Kırşehir ilden düşürülerek Nevşehir'in ilçesi yapılmış; İlçeleri olan Mucur, Hacıbektaş ve Avanos Nevşehir'e, Çiçekdağı Yozgat'a, Kaman Ankara'ya bağlanmıştı.
Böylece Adnan Menderes demokratik yollarla kendisini tercih etmeyen Kırşehir Halkını anti demokratik bir şekilde cezalandırma yoluna gitmişti.
Sadece Kırşehir'in değil Türkiye'nin yetiştirdiği sembol isimlerden birisi olan Osman Bölükbaşı'nın başına gelenler de memleketi Kırşehir'den farklı değil hatta daha fazlasıydı.
Demokrati Parti iktidarı döneminde; Bölükbaşı'nın partisi kapatıldı, söylemleri nedeniyle hakkında defalarca soruşturma ve dava açıldı, dokunulmazlığı kaldırıldı, üç kez hapse atıldı...
Açıkça siyasi erki elinde bulunduran Adnan Menderes, muhalefeti ve demeçleri karşısında zor durumda kaldığı Osman Bölükbaşı'na etmediği eziyet bırakmadı.
Adnan Menderes sadece Kırşehir ve Osman Bölükbaşı'na karşı bu şekilde hareket etmedi.
Toplantı ve gösterileri yasakladı, basın üzerinde ağır baskı kurdu, gazeteleri kapattı, gazetecileri hapse attı, Cumhuriyet Halk Partisi'ni kapatmak için tahkikat soruşturma komisyonu kurdu.
Tüm bunlara rağmen Osman Bölükbaşı asla geri adım atmadı ve tüm muhalefetin sesi oldu.
Hatta Bölükbaşı askeri darbeye, Yassıada yargılamalarına ve Adnan Menderes'in idamına da karşı çıktı.
Yani Menderes, anti demokratik uygulamalarla susturmaya çalıştığı Osman Bölükbaşı'nın muhalefetine muhtaç oldu.
Trajiktir ki askeri darbe sürecinde Adnan Menderes en çok adil ve demokratik bir ortama ihtiyaç duydu.
Günümüze gelirsek...
Gelinen noktada hala siyasi ve demokratik olgunluğa erişemediğimizi görüyoruz.
Bugün yaşadığımız şeyler geçmişte de yaşanmış ve hala tekrarlanmaya devam ediyor.
Bu durum Türkiye'nin ekonomik süreci ile de paralellik taşıyor.
Yani siyaseten anti demokratik uygulamalar Türkiye'ye ağır ekonomik bedeller de ödetiyor.
Bu da ülkeyi içinden çıkılmaz hale gelen bir sarmala hapsediyor.
Ama şu bir gerçek ki adil ve demokratik bir düzene birgün herkesin ihtiyacı oluyor.
Ömer Duran
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.