Kandırılmanın Bedelini Ödeyenler

GÜNDEM 31.03.2021 - 12:22, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Kandırılmanın Bedelini Ödeyenler

Bu haftaki yazımızla 7 haftadır süren ve çözüm sürecini derinlemesine incelediğimiz yazı dizimizi sonlandırıyoruz.  PKK ile müzakere süreci olarak da bilinen ve Türk Milleti tarafından en başından beri asla tasvip görmeyen meşum çözüm sürecinin artık bitişinin ilk ayak sesleri, sürecin HDP/PKK tarafının oluşturmaya çalıştığı Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu ile gelmeye başlamıştı. 21 Mart 2015 tarihinde  Diyarbakır Nevruz törenlerinde mektubu okunan cani terörist başı Öcalan, mektubuyla PKK’ya silahsızlanma kongresi çağrısı yaptı ama aynı zamanda da yeni bir ön şart öne sürerek; “Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK'nın Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim. Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp Parlamento üyeleri ve İzleme Heyetinden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme komisyonundan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız. Bu kongremizle birlikte artık yeni dönem başlamaktadır” şeklinde bir beyanda bulundu. Hemen ertesi gün 22 Mart 2015’de Ukrayna dönüşü uçakta konuşan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Dolmabahçe açıklamasını doğru bulmadığını söyleyerek sürecin artık sonunun geldiği işaretini verdiği kabul edilen o ünlü demecini verdi:  “Bir metin okunmadı, iki metin okundu. Onların okuduğu metinle Yalçın Bey’in okuduğu metin birbirinden tamamen ayrı. Aynı metin değildi dikkat ederseniz. Ben oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin Başbakan Yardımcısı’yla şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini ben şahsen doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, iki ayrı metin deklare edilmiyordu. Böyle bir şey hiç yaşanmamıştır. Bunu doğru bulmuyorum. Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Metni incelersek oradaki konuların çoğunun demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yok. Hala yeni yeni talepler ortaya çıkıyor. Daha sonra Başbakan Yardımcımızın yaptığı bir açıklama var. Onların tamamen aksine. Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok. O zaman neyi görüştüler? Buna ortak bir deklarasyon diyebilir misiniz? Böyle bir şey var mı?” Bu krizlerin akabinde 7 Haziran 2015seçimlerinde HDP yüzde 13 oyla barajı geçip 80 vekil çıkarmış, yüzde 41’de kalan AK Parti tek başına iktidar olamamıştı. Seçimlerde Ak Partinin aldığı bu başarısızlık Kasım 2015 seçimlerine doğru Ak Parti ile MHP’nin birbirine göz kırpmaya başladığı, Cumhur İttifakının tohumlarının atılmaya başlandığı tarihi bir milattır da esasında. Bu ayrı bir inceleme konusu. Konumuza dönersek, 12 Haziran 2015’de,  seçimlerden sonra Demirtaş'ın Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nın silah bırakabileceği açıklamasına KCK hemen cevap verdi: “Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, PKK'nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen bize aittir. Şunu herkes bilmelidir ki HDP, PKK’nın yasal partisi değildir. Dolayısıyla böyle bir çağrıyı HDP yapamayacağı gibi, mevcut İmralı koşullarında bulunan Abdullah Öcalan'ın böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir. HDP’nin ve Öcalan'ın 'silah bırak' çağrısı yapmasını beklemek ve bu yönlü dayatmalarda bulunmak çözümsüzlükte ısrardır ve bunu da hareketimizin kabul etmesi mümkün değildir. Bu tutumumuz ne Öcalan'ı dinlememek, ne de HDP’nin politika yürütmesinin önünü almaktadır" 26 Haziran 2015’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD’nin Suriye’de devlet kurma girişimleri üzerine başlayan Türkiye’nin askeri müdahalesi tartışmaları üzerine: “Tüm dünyaya sesleniyorum. Bedeli ne olursa olsun, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz" açıklamasını yaparak müzakere döneminden mücadele dönemine yeniden geçişin işaretlerini verdi. Önce Murat Karayılan sonra da 11 Temmuz 2015’de KCK ateşkesi bitirdiğini açıkladı. 14 Temmuz 2015’de sözde KCK “Yeni Süreç: Devrimci Halk Savaşıdır" başlıklı bir yazı yazdı ve Türk Devletine karşı savaş çağrısı yaptı. Artık PKK ile güya barış adına yapıldığı iddia edilen hileli, ihanetli ve bol kandırmacalı tangonun sonu gelmişti. 22 Temmuz 2015 tarihinde hepimizin bugün bile acıyla hatırladığı olay yaşandı.  Ceylanpınar ilçesinde görevli polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar sabaha karşı yataklarında ne desek az ama uyurken haince, kalleşçe, acımasızca ve hunharca katledildiler.  Çözüm süreci denilen o karanlık dönemi adeta savaş hazırlığı ve yığınağı yapmakla değerlendirdiği anlaşılan PKK adeta kanlı tetiğe basmıştı. Türkiye çözüm süreci sekteye uğrar uğramaz ardı ardına gelen acı olaylarla sarsılmaya başlamıştı;   22 Temmuz 2015: Adana'da Kalem-Der üyesi Ethem Türkben; hamile eşi ve üç çocuğunun gözleri önünde IŞİD’li olduğu iddiasıyla öldürüldüler.   23 Temmuz 2015: Diyarbakır'da trafik kazası ihbarına giden polis ekibine pusu kuruldu, polis memuru Tansu Aydın saldırıda yaşamını yitirdi, 1 polis de yaralandı.   23 Temmuz 2015: Kilis’in Elbeyli ilçesinde bulunan Dağ Hudut Karakolu’na Suriye tarafındaki IŞİD’liler ateş açtı. Saldırıda Astsubay Yalçın Nane yaşamını yitirdi.   24 Temmuz 2015: TSK’ya bağlı jetler Kuzey Suriye’de IŞİD, Kuzey Irak’a PKK hedeflerine hava operasyonu düzenledi. Bu 3 yıl sonra PKK’ya yapılan ilk askerî operasyon oldu.   26 Temmuz 2015: Sultangazi ilçesi Gazi Mahallesi'nde gözaltı işlemleri için bir binaya girerken silahlı saldırıya uğrayan polis memuru Muhammet Fatih Sivri yaşamını yitirdi.   30 Temmuz 2015: Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde devriye görevi yapan polis aracına bir grup terörist tarafından silahlarla ateş açıldı, 1 polis memuru ve 1 vatandaş yaşamını yitirdi.   31 Temmuz 2015: Adana'nın Pozantı ilçesinde emniyet müdürlüğüne düzenlenen saldırıda 2 polis memuru yaşamını yitirdi. Çıkan çatışmada 2 PKK'lı terörist ölü ele geçirildi.   8 Ağustos 2015: Mardin’in Midyat ilçesinde devriye görevi yapan sivil polis aracına PKK’lı teröristler tarafından yapılan saldırı sonucu 1 polis yaşamını yitirdi, 1 polis ağır yaralandı.   10 Ağustos 2015: Şırnak-Silopi'de zırhlı araca yapılan mayınlı saldırıda 4 özel harekat polisi yaşamını yitirdi.   10 Ağustos 2015: Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde askerî personel dağıtımı yapan Sikorsky tipi helikoptere düzenlenen saldırıda 1 asker yaşamını yitirdi, 7 asker de yaralandı.   10 Ağustos 2015: İstanbul'da Sultanbeyli Fatih Polis Merkezi'ne bombalı saldırı düzenlendi. Terörist ölürken, 3′ü polis 10 kişi de yaralandı. Sabah saatlerinde polis merkezine inceleme yapmak için gelen uzman ekiplere teröristler tarafından ateş açıldı. 1 polis müdürü yaşamını yitirdi, 2 saldırgan çıkan çatışmada ölü ele geçirildi.   28 Ağustos 2015: Lice ilçesinde, teröristlerin Diyarbakır-Bingöl karayolunun güvenliğini sağlayan askerlere yönelik saldırısında 1 asker yaşamını yitirdi, 4 asker yaralandı.   28 Ağustos 2015: Mardin’de polise ait zırhlı servis aracının geçişi sırasında PKK’lı teröristler tarafından düzenlenen bombalı saldırı sonucunda 10 polis ve 6 sivil vatandaş yaralandı.   29 Ağustos 2015: Şanlıurfa'da, Balıklıgöl Devlet Hastanesi acil servisinden çıkan polis aracına düzenlenen silahlı saldırıda 2 polis memuru yaşamını yitirdi.   3 Eylül 2015: Mardin Dargeçit’te yola yerleştirilen mayının PKK’lı teröristlerce patlatılması nedeniyle 4 özel harekat polisi yaşamını yitirdi.   4 Eylül 2015: Tunceli çarşı merkezinde Cumhuriyet caddesi üzerinde bulunan Şehit Nahit Bulut Polis karakoluna PKK’lı teröristler tarafından düzenlenen saldırı sonrası çatışma çıktı. Çatışmada 2 PKK’lı terörist öldürüldü.   6 Eylül 2015: PKK'nın Dağlıca'da düzenlediği saldırıda 16 asker öldü.   6 Eylül 2015: Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, PKK'nın gençlik yapılanması YDG-H'lilerin açtığı hendeği kapatmak için operasyon yapan polise roketli saldırı yapıldı. Saldırıda 2 özel harekat polisi yaşamını yitirdi, 3 polis yaralandı.   8 Eylül 2015: PKK'nın Iğdır'da polisleri taşıyan servis minibüsüne düzenlediği 1 tonluk bombalı saldırıda 13 polis yaşamını yitirdi.   7-8 Eylül 2015: PKK saldırıları sonucu Hakkâri ve Iğdır'da toplam 30 asker ve polis yaşamını yitirdi. Azerbaycan devleti bu olaydan sonra 3 günlük millî yas ilan etti.   8 Eylül 2015: PKK'ya yönelik hava harekatında 40 terörist öldürüldü.   10 Eylül 2015: PKK'nın Tunceli'deki saldırısında 1 polis yaşamını yitirdi.   13 Eylül 2015: PKK'nın Şırnak'ta polislere dönük saldırısında 2 polis yaşamını yitirdi.   13 Eylül 2015: PKK'nın Diyarbakır'da polislere dönük roketatarlı saldırısında 1 polis yaşamını yitirdi.   15 Eylül 2015: Hakkâri-Van kara yolunda polis aracının geçişi sırasında PKK'lılar yola önceden döşedikleri patlayıcıyı infilak ettirdi, olayda 2 polis yaşamını yitirdi.   16 Eylül 2015: Mardin'in Nusaybin ilçesinde zırhlı polis aracına PKK tarafından bombalı saldırı düzenlendi biri komiser 3 polis yaşamını yitirdi.   Kahraman şehitlerimizin listesi uzayıp gidiyor. Bu vatan ve bayrak uğruna şehadete yürüyenlere borcumuzu asla ödeyemeyiz. Artık yeniden ve büyük acılarla anlaşılmıştı ki PKK tarihin gördüğü en büyük eli kanlı terör örgütlerinden birisiydi ve öyle müzakere ve pazarlıklarla yola gelecek değildi. Keza pazarlık dediğimiz de zaten Türkiye’den özerklik istemek, bağımsız devlet olma yollarını açmak gibi asla kabul edilemez şeylerdi. Çözüm süreci denilen o karanlık ve meşum yıllarda Türkiye Devleti iyi niyet göstergesi yaptığını iddia ederek operasyonları durdurduğunda ve topraklarımızda pek çok gelişmeye göz yumduğunda PKK meğer savaş hazırlığı yapmış, ülkeye sayısız silah ve mühimmat toplamıştı.  TRT’de 2016 yılında soruları yanıtlayan ve PKK terör örgütünün “üzerine gitmeyin” yolunda valilere verdiği talimatın “iyi niyet” olduğunu da öne süren Sayın Erdoğan bu canlı yayında şöyle demişti; “Bu bir iyi niyetti fakat bu iyi niyet ne yazık ki ciddi manada istismar edildi ve o süreç içinde ülkemize ciddi manada bir silah girişi oldu.” Yani Sayın Erdoğan PKK’nin kendilerinin iyi niyetlerini istismar ettiğini en resmi ağızdan itiraf etmişti. Bunu ‘Hendek Olayları’ dediğimiz ve PKK ile şehirlerimizin merkezlerinde yaptığımız ve haftalarca bir savaş filmi izler gibi televizyonlardan takip ettiğimiz o acı çatışmalarda görmüştük. 7 Haziran seçimlerinden 1 ay sonra HDP’nin özerklik ilanlarıyla destek verdiği terörde PKK, Doğu ve Güneydoğu’daki birçok il ve ilçe harabeye dönmüştü. Hendek olayları ile başlayan çatışma ve terör saldırılarında 793 güvenlik görevlisi şehit edildi, 314 sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. 4 binin üzerinde güvenlik görevlisi ve 2 binden fazla vatandaş yaralandı. PKK şehir merkezlerine kazdığı hendek ve tünellerle çözüm süreci denilen operasyonsuz yıllarda adeta kanlı bir savaş ve işgalin hazırlığını gözlerimizin içine baka baka yapmıştı. Pek çok askerimizi, polisimizi ve sivil vatandaşımızı bu meşum çözüm sürecinin hataları nedeniyle maalesef şehit vermiştik. Hatasını anlayan hükümet, Fetö ihanetinin akabinde MHP ile güçlendirdiği ittifaktan aldığı güç ve destekle terörün üzerine hiç olmadığı kadar sert bir şekilde giderek kaybedilen yılların, kandırılmanın ve verilen tüm şehit kayıplarının intikamını adeta alırcasına operasyonlarına hız verdi. 15 Temmuz 2016 hain Fetö darbe girişimi ile bir gerçek daha aşikar olmuştu. Arta PKK terörünün en büyük müsebbiplerinden birisi de meğer Türk askeri üniforması giymiş kansız TSK içindeki Fetöcü hainlermiş. Yıllarca devlet içine yuvalanarak, PKK ve nice devlet düşmanları ile iş birliği yaparak devlet içinde devletin kuyusunu kazmışlar. Zaten hatırlayınız, MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli de darbe girişimi sonrası yaptığı bir konuşmasında, darbe girişimi öncesi artan terör olaylarının sebebini darbe girişiminin alt yapısını oluşturmak için yapılmış kanlı bir Fetö-PKK işbirliğine bağlamıştı. Teröre karşı yapılan tüm operasyonları elbette takdirle destekliyoruz. Ancak çözüm süreci yıllarının kalıntısı, aynı zamanda PKK taleplerinden de olan Andımız gibi değerlerin yasaklanması ile HDP/PKK tarafı da mutlu olmaktadır. İktidarın bu yanlışların sessizce gerçekleşmeye devam etmesini asla kabul edemiyoruz. Dileriz bu hatalardan da bir an önce dönülür. Yazı dizimizin bu son bölümü vesilesiyle tekraren ve tekraren tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, Allah’tan o günleri bizlere bir daha yaşatmamasını diliyoruz. Allah siyasilerimize daha çok basiret, devletimize, milletimize, polisimize ve ordumuza güç-kuvvet versin, zaferler ihsan eylesin inşallah!   “Kılıç kından çıkmayınca it sürüsü dağılmaz!” Osmanlı Sultanı II. Mahmut'un söylediği rivayet edilen söz.                                                                                          Av. Bülent DEMİRBAŞ                                                                                 

Bu haftaki yazımızla 7 haftadır süren ve çözüm sürecini derinlemesine incelediğimiz yazı dizimizi sonlandırıyoruz.  PKK ile müzakere süreci olarak da bilinen ve Türk Milleti tarafından en başından beri asla tasvip görmeyen meşum çözüm sürecinin artık bitişinin ilk ayak sesleri, sürecin HDP/PKK tarafının oluşturmaya çalıştığı Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu ile gelmeye başlamıştı. 21 Mart 2015 tarihinde  Diyarbakır Nevruz törenlerinde mektubu okunan cani terörist başı Öcalan, mektubuyla PKK’ya silahsızlanma kongresi çağrısı yaptı ama aynı zamanda da yeni bir ön şart öne sürerek;

“Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK'nın Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim. Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp Parlamento üyeleri ve İzleme Heyetinden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme komisyonundan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız. Bu kongremizle birlikte artık yeni dönem başlamaktadır” şeklinde bir beyanda bulundu.

Hemen ertesi gün 22 Mart 2015’de Ukrayna dönüşü uçakta konuşan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Dolmabahçe açıklamasını doğru bulmadığını söyleyerek sürecin artık sonunun geldiği işaretini verdiği kabul edilen o ünlü demecini verdi:

 “Bir metin okunmadı, iki metin okundu. Onların okuduğu metinle Yalçın Bey’in okuduğu metin birbirinden tamamen ayrı. Aynı metin değildi dikkat ederseniz. Ben oradaki toplantıyı da doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin Başbakan Yardımcısı’yla şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini ben şahsen doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, iki ayrı metin deklare edilmiyordu. Böyle bir şey hiç yaşanmamıştır. Bunu doğru bulmuyorum. Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Metni incelersek oradaki konuların çoğunun demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yok. Hala yeni yeni talepler ortaya çıkıyor. Daha sonra Başbakan Yardımcımızın yaptığı bir açıklama var. Onların tamamen aksine. Yani birbiriyle tamamen örtüşen bir şey yok. O zaman neyi görüştüler? Buna ortak bir deklarasyon diyebilir misiniz? Böyle bir şey var mı?”

Bu krizlerin akabinde 7 Haziran 2015seçimlerinde HDP yüzde 13 oyla barajı geçip 80 vekil çıkarmış, yüzde 41’de kalan AK Parti tek başına iktidar olamamıştı. Seçimlerde Ak Partinin aldığı bu başarısızlık Kasım 2015 seçimlerine doğru Ak Parti ile MHP’nin birbirine göz kırpmaya başladığı, Cumhur İttifakının tohumlarının atılmaya başlandığı tarihi bir milattır da esasında. Bu ayrı bir inceleme konusu. Konumuza dönersek, 12 Haziran 2015’de,  seçimlerden sonra Demirtaş'ın Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nın silah bırakabileceği açıklamasına KCK hemen cevap verdi: “Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, PKK'nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen bize aittir. Şunu herkes bilmelidir ki HDP, PKK’nın yasal partisi değildir. Dolayısıyla böyle bir çağrıyı HDP yapamayacağı gibi, mevcut İmralı koşullarında bulunan Abdullah Öcalan'ın böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir. HDP’nin ve Öcalan'ın 'silah bırak' çağrısı yapmasını beklemek ve bu yönlü dayatmalarda bulunmak çözümsüzlükte ısrardır ve bunu da hareketimizin kabul etmesi mümkün değildir. Bu tutumumuz ne Öcalan'ı dinlememek, ne de HDP’nin politika yürütmesinin önünü almaktadır"

26 Haziran 2015’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD’nin Suriye’de devlet kurma girişimleri üzerine başlayan Türkiye’nin askeri müdahalesi tartışmaları üzerine: “Tüm dünyaya sesleniyorum. Bedeli ne olursa olsun, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz" açıklamasını yaparak müzakere döneminden mücadele dönemine yeniden geçişin işaretlerini verdi. Önce Murat Karayılan sonra da 11 Temmuz 2015’de KCK ateşkesi bitirdiğini açıkladı. 14 Temmuz 2015’de sözde KCK “Yeni Süreç: Devrimci Halk Savaşıdır" başlıklı bir yazı yazdı ve Türk Devletine karşı savaş çağrısı yaptı.

Artık PKK ile güya barış adına yapıldığı iddia edilen hileli, ihanetli ve bol kandırmacalı tangonun sonu gelmişti. 22 Temmuz 2015 tarihinde hepimizin bugün bile acıyla hatırladığı olay yaşandı.  Ceylanpınar ilçesinde görevli polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar sabaha karşı yataklarında ne desek az ama uyurken haince, kalleşçe, acımasızca ve hunharca katledildiler.  Çözüm süreci denilen o karanlık dönemi adeta savaş hazırlığı ve yığınağı yapmakla değerlendirdiği anlaşılan PKK adeta kanlı tetiğe basmıştı. Türkiye çözüm süreci sekteye uğrar uğramaz ardı ardına gelen acı olaylarla sarsılmaya başlamıştı;

 

  • 22 Temmuz 2015: Adana'da Kalem-Der üyesi Ethem Türkben; hamile eşi ve üç çocuğunun gözleri önünde IŞİD’li olduğu iddiasıyla öldürüldüler.

 

  • 23 Temmuz 2015: Diyarbakır'da trafik kazası ihbarına giden polis ekibine pusu kuruldu, polis memuru Tansu Aydın saldırıda yaşamını yitirdi, 1 polis de yaralandı.

 

  • 23 Temmuz 2015: Kilis’in Elbeyli ilçesinde bulunan Dağ Hudut Karakolu’na Suriye tarafındaki IŞİD’liler ateş açtı. Saldırıda Astsubay Yalçın Nane yaşamını yitirdi.

 

  • 24 Temmuz 2015: TSK’ya bağlı jetler Kuzey Suriye’de IŞİD, Kuzey Irak’a PKK hedeflerine hava operasyonu düzenledi. Bu 3 yıl sonra PKK’ya yapılan ilk askerî operasyon oldu.

 

  • 26 Temmuz 2015: Sultangazi ilçesi Gazi Mahallesi'nde gözaltı işlemleri için bir binaya girerken silahlı saldırıya uğrayan polis memuru Muhammet Fatih Sivri yaşamını yitirdi.

 

  • 30 Temmuz 2015: Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde devriye görevi yapan polis aracına bir grup terörist tarafından silahlarla ateş açıldı, 1 polis memuru ve 1 vatandaş yaşamını yitirdi.

 

  • 31 Temmuz 2015: Adana'nın Pozantı ilçesinde emniyet müdürlüğüne düzenlenen saldırıda 2 polis memuru yaşamını yitirdi. Çıkan çatışmada 2 PKK'lı terörist ölü ele geçirildi.

 

  • 8 Ağustos 2015: Mardin’in Midyat ilçesinde devriye görevi yapan sivil polis aracına PKK’lı teröristler tarafından yapılan saldırı sonucu 1 polis yaşamını yitirdi, 1 polis ağır yaralandı.

 

  • 10 Ağustos 2015: Şırnak-Silopi'de zırhlı araca yapılan mayınlı saldırıda 4 özel harekat polisi yaşamını yitirdi.

 

  • 10 Ağustos 2015: Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde askerî personel dağıtımı yapan Sikorsky tipi helikoptere düzenlenen saldırıda 1 asker yaşamını yitirdi, 7 asker de yaralandı.

 

  • 10 Ağustos 2015: İstanbul'da Sultanbeyli Fatih Polis Merkezi'ne bombalı saldırı düzenlendi. Terörist ölürken, 3′ü polis 10 kişi de yaralandı. Sabah saatlerinde polis merkezine inceleme yapmak için gelen uzman ekiplere teröristler tarafından ateş açıldı. 1 polis müdürü yaşamını yitirdi, 2 saldırgan çıkan çatışmada ölü ele geçirildi.

 

  • 28 Ağustos 2015: Lice ilçesinde, teröristlerin Diyarbakır-Bingöl karayolunun güvenliğini sağlayan askerlere yönelik saldırısında 1 asker yaşamını yitirdi, 4 asker yaralandı.

 

  • 28 Ağustos 2015: Mardin’de polise ait zırhlı servis aracının geçişi sırasında PKK’lı teröristler tarafından düzenlenen bombalı saldırı sonucunda 10 polis ve 6 sivil vatandaş yaralandı.

 

  • 29 Ağustos 2015: Şanlıurfa'da, Balıklıgöl Devlet Hastanesi acil servisinden çıkan polis aracına düzenlenen silahlı saldırıda 2 polis memuru yaşamını yitirdi.

 

  • 3 Eylül 2015: Mardin Dargeçit’te yola yerleştirilen mayının PKK’lı teröristlerce patlatılması nedeniyle 4 özel harekat polisi yaşamını yitirdi.

 

  • 4 Eylül 2015: Tunceli çarşı merkezinde Cumhuriyet caddesi üzerinde bulunan Şehit Nahit Bulut Polis karakoluna PKK’lı teröristler tarafından düzenlenen saldırı sonrası çatışma çıktı. Çatışmada 2 PKK’lı terörist öldürüldü.

 

  • 6 Eylül 2015: PKK'nın Dağlıca'da düzenlediği saldırıda 16 asker öldü.

 

  • 6 Eylül 2015: Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, PKK'nın gençlik yapılanması YDG-H'lilerin açtığı hendeği kapatmak için operasyon yapan polise roketli saldırı yapıldı. Saldırıda 2 özel harekat polisi yaşamını yitirdi, 3 polis yaralandı.

 

  • 8 Eylül 2015: PKK'nın Iğdır'da polisleri taşıyan servis minibüsüne düzenlediği 1 tonluk bombalı saldırıda 13 polis yaşamını yitirdi.

 

  • 7-8 Eylül 2015: PKK saldırıları sonucu Hakkâri ve Iğdır'da toplam 30 asker ve polis yaşamını yitirdi. Azerbaycan devleti bu olaydan sonra 3 günlük millî yas ilan etti.

 

  • 8 Eylül 2015: PKK'ya yönelik hava harekatında 40 terörist öldürüldü.

 

  • 10 Eylül 2015: PKK'nın Tunceli'deki saldırısında 1 polis yaşamını yitirdi.

 

  • 13 Eylül 2015: PKK'nın Şırnak'ta polislere dönük saldırısında 2 polis yaşamını yitirdi.

 

  • 13 Eylül 2015: PKK'nın Diyarbakır'da polislere dönük roketatarlı saldırısında 1 polis yaşamını yitirdi.

 

  • 15 Eylül 2015: Hakkâri-Van kara yolunda polis aracının geçişi sırasında PKK'lılar yola önceden döşedikleri patlayıcıyı infilak ettirdi, olayda 2 polis yaşamını yitirdi.

 

  • 16 Eylül 2015: Mardin'in Nusaybin ilçesinde zırhlı polis aracına PKK tarafından bombalı saldırı düzenlendi biri komiser 3 polis yaşamını yitirdi.

 

Kahraman şehitlerimizin listesi uzayıp gidiyor. Bu vatan ve bayrak uğruna şehadete yürüyenlere borcumuzu asla ödeyemeyiz. Artık yeniden ve büyük acılarla anlaşılmıştı ki PKK tarihin gördüğü en büyük eli kanlı terör örgütlerinden birisiydi ve öyle müzakere ve pazarlıklarla yola gelecek değildi. Keza pazarlık dediğimiz de zaten Türkiye’den özerklik istemek, bağımsız devlet olma yollarını açmak gibi asla kabul edilemez şeylerdi. Çözüm süreci denilen o karanlık ve meşum yıllarda Türkiye Devleti iyi niyet göstergesi yaptığını iddia ederek operasyonları durdurduğunda ve topraklarımızda pek çok gelişmeye göz yumduğunda PKK meğer savaş hazırlığı yapmış, ülkeye sayısız silah ve mühimmat toplamıştı.  TRT’de 2016 yılında soruları yanıtlayan ve PKK terör örgütünün “üzerine gitmeyin” yolunda valilere verdiği talimatın “iyi niyet” olduğunu da öne süren Sayın Erdoğan bu canlı yayında şöyle demişti;

“Bu bir iyi niyetti fakat bu iyi niyet ne yazık ki ciddi manada istismar edildi ve o süreç içinde ülkemize ciddi manada bir silah girişi oldu.”

Yani Sayın Erdoğan PKK’nin kendilerinin iyi niyetlerini istismar ettiğini en resmi ağızdan itiraf etmişti. Bunu ‘Hendek Olayları’ dediğimiz ve PKK ile şehirlerimizin merkezlerinde yaptığımız ve haftalarca bir savaş filmi izler gibi televizyonlardan takip ettiğimiz o acı çatışmalarda görmüştük.

7 Haziran seçimlerinden 1 ay sonra HDP’nin özerklik ilanlarıyla destek verdiği terörde PKK, Doğu ve Güneydoğu’daki birçok il ve ilçe harabeye dönmüştü. Hendek olayları ile başlayan çatışma ve terör saldırılarında 793 güvenlik görevlisi şehit edildi, 314 sivil vatandaşımız hayatını kaybetti. 4 binin üzerinde güvenlik görevlisi ve 2 binden fazla vatandaş yaralandı. PKK şehir merkezlerine kazdığı hendek ve tünellerle çözüm süreci denilen operasyonsuz yıllarda adeta kanlı bir savaş ve işgalin hazırlığını gözlerimizin içine baka baka yapmıştı. Pek çok askerimizi, polisimizi ve sivil vatandaşımızı bu meşum çözüm sürecinin hataları nedeniyle maalesef şehit vermiştik. Hatasını anlayan hükümet, Fetö ihanetinin akabinde MHP ile güçlendirdiği ittifaktan aldığı güç ve destekle terörün üzerine hiç olmadığı kadar sert bir şekilde giderek kaybedilen yılların, kandırılmanın ve verilen tüm şehit kayıplarının intikamını adeta alırcasına operasyonlarına hız verdi. 15 Temmuz 2016 hain Fetö darbe girişimi ile bir gerçek daha aşikar olmuştu. Arta PKK terörünün en büyük müsebbiplerinden birisi de meğer Türk askeri üniforması giymiş kansız TSK içindeki Fetöcü hainlermiş. Yıllarca devlet içine yuvalanarak, PKK ve nice devlet düşmanları ile iş birliği yaparak devlet içinde devletin kuyusunu kazmışlar. Zaten hatırlayınız, MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli de darbe girişimi sonrası yaptığı bir konuşmasında, darbe girişimi öncesi artan terör olaylarının sebebini darbe girişiminin alt yapısını oluşturmak için yapılmış kanlı bir Fetö-PKK işbirliğine bağlamıştı. Teröre karşı yapılan tüm operasyonları elbette takdirle destekliyoruz. Ancak çözüm süreci yıllarının kalıntısı, aynı zamanda PKK taleplerinden de olan Andımız gibi değerlerin yasaklanması ile HDP/PKK tarafı da mutlu olmaktadır. İktidarın bu yanlışların sessizce gerçekleşmeye devam etmesini asla kabul edemiyoruz. Dileriz bu hatalardan da bir an önce dönülür. Yazı dizimizin bu son bölümü vesilesiyle tekraren ve tekraren tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, Allah’tan o günleri bizlere bir daha yaşatmamasını diliyoruz. Allah siyasilerimize daha çok basiret, devletimize, milletimize, polisimize ve ordumuza güç-kuvvet versin, zaferler ihsan eylesin inşallah!

 

Kılıç kından çıkmayınca it sürüsü dağılmaz!”

Osmanlı Sultanı II. Mahmut'un söylediği rivayet edilen söz.

 

 

                                                                                     Av. Bülent DEMİRBAŞ                                                                                 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.