İstanbul Sözleşmesi...

GÜNDEM 31.03.2021 - 12:32, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

İstanbul Sözleşmesi...

İstanbul… Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan şehir…. Orhan Veli’nin Gözlerini kapatarak dinlediği, A.Hamdi Tanpınar’ın “ Huzur’ bulduğu şehir… Yahya Kemal’in şöyle bir tepeden bakıp: 'Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.” Dediği şehir…. Kıtaları birleştiren,taşı toprağı altın ,kültürü ,boğazı ,doğası ile rüya şehir… Bugünlerde bunlarla değil ama   11 Mayıs 2011’de  imzaya açılan ve 46 ülkenin (bazılarının çekince  koyarak)  imzaladığı bir kısmının hala uygulamadığı(İngiltere dahil) sözleşme ile gündemde… Bilinen adı ile “ İstanbul Sözleşmesi”… Hukuki adı ise  “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi.” Yürürlük tarihi ; onay yeter sayısına (10) ulaşıldığı tarih olan  1 Ağustos 2014.. Yürülüğe girdiğinden bu yana tartışmaların odak noktası… Kimine göre kadınların sigortası, kadına karşı aile içinden yapılan şiddetin  güvencesi,kadını yaşatan sözleşme ….Bilecik Belediye Başkanı Şahin’e göre “… okulda öğretmenin, karakolda polisin şiddet ve tacizinden koru/r”yan bir sözleşme….. Diğerlerine göre,kadının beyanını esas alan,erkeği evden uzaklaştıran ,ailenin içine dinamit koyan boşanmayı artıran ,LGBT+ yı özendiren,nikahsız yaşamayı meşrulaştıran , aile diye bir şey bırakmayan sözleşme…. Ne oldu… Cumhurbaşkanı tarafından 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Sözleşme'nin Türkiye bakımından feshedilmesine (Sözleşmeden çekilme) karar verildi.Türkiye tarafından Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği'ne 22 Mart 2021 tarihinde fesih bildirimi ulaştı ve Genel Sekreterlik bu feshin 1 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe gireceğini duyurdu.  O günden bu yana Türkiye karıştı.10 gündür bütün televizyonlar tartışıyor… Muhalefet partileri, yabancı devlet liderleri, Avrupa Konseyi, STK'lar ve sosyal medyada da dahil olmak üzere hem yurt içinde hem de yurt dışında pek çok kesim tarafından topa tutuluyor.bilen bilmeyen herkes yazıyor çiziyor… Kimisi Cumhurbaşkanının tek başına çekilme kararı verebilir mi? Meclis mi vermeliydi? konusuna takılmış… Bir başka kesim bu çekilme kadınların korunmasını tehlikeye atan büyük bir gerileme kadınlar güvencesiz kaldı söylemlerinde……  Birincisine hemen kısaca değinelim, Cumhurbaşkanının, 9 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aşağıda da verdiğim 3. maddesinde belirtildiği üzere uluslararası andlaşmalardan çekilme yetkisi bulunmaktadır.  Milletlerarası Andlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi   Onaylama MADDE 3- (1) Milletlerarası andlaşmaların onaylanması, bunların feshini ihbar etmemek suretiyle yürürlük süresini uzatma, Türkiye Cumhuriyetini bağlayan bir milletlerarası andlaşmanın belli hükümlerinin yürürlüğe konulması için gerekli bildirileri yapma, milletlerarası andlaşmaların uygulama alanının değiştiğini tespit etme, bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme, Cumhurbaşkanı kararı ile olur. ….. Vaveyla koparılsa da 9 nolu kararname oldukça burada bir ihtilaf yok.( Bu arada bu kararnamenin bazı maddelerini  CHP Anayasa mahkemesine taşıdı.ancak taşınan maddeler arasında 3.madde yok…)  İkinci tartışmaya gelince ; Eyvah! Sözleşmeden çekildik ..Kadınlar koruma şemsiyesinden mahrum kalacak.. Erkek şiddeti ,baba ,eş ,sevgili kardeş,öğretmen,bakıcı ,eski koca ,eski sevgili artık dövecek sövecek ,öldürecek!...   YOK BÖYLE BİR  ŞEY!   “ Biz biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi yaşatır” beyanı da doğru bir beyan değil… Sözleşmenin yürürlüğe girdiği 01.Ağustos  2014’ten önce de bu ülkede İnsan hakları vardı,kadın hakları vardı,kadına  şiddet o dönemde de suçtu hala suç,,taciz suçtu  hala suç,tecavüz suçtu hala suç, psikolojik baskı ,ekonomik şiddet suçtu hala suç Sözleşmeden çekilince de hiç biri serbest olmayacak…   Anayasamızın 41. Maddesi var…   I. Ailenin korunması ve çocuk hakları Madde 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.  Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.   …… (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/4 md.) Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.   Türk Ceza Kanununda her türlü şiddeti karşı tedbir var.   Her ne kadar insanlar arasında ayrım yapılmasına ve özel kanun çıkarılmasına ve getirilen  bazı maddelerinin aile yapısının sona ermesine katkı sağladığı düşüncesi ile  karşı olsam da Sözleşmeden önce yürürlüğe girmiş olan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun var yürürlükte…. Cumhurbaşkanımızın daha bu ayın başında açıklamış olduğu İnsan Hakları Eylem planı var…   Eylem planında;           “Tek bir kadının dahi şiddet mağduru olmadığı güne kavuşana kadar kurumlarımızın, sivil toplumun, medyanın ve toplumun tüm kesimlerinin iş birliğiyle, bu mücadeleyi sürdüreceğiz.” Beyanı var…    “Kadına karşı şiddet suçlarını etkin bir şekilde soruşturmak amacıyla kurulan özel soruşturma bürolarınının ülke genelinde yaygınlaştırılma..” planı var….               “Eşe karşı işlenen suçlarla ilgili öngörülen ağırlaştırıcı sebebi, boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişletme taahhüdü var…                Çok önemli olduğunu düşündüğüm “ Tek taraflı ısrarlı takip fiillerini ayrı bir suç olarak düzenlenmesi “ var…             Şiddet mağduru kadınlara haklarını daha etkin aramalarını sağlamak amaçlı  avukat görevlendirilmesi” planı var….            “Kişilerin fiziksel şiddet yanında onur ve haysiyetlerinin korunmasın da ayrıca düzenlendi. Bu kapsamda, kişinin, dava konusu olayla ilgisi bulunmayan hususlardaki mahremiyet alanının korunması için gereken tüm tedbirleri alınması” taahhüdü var… Peki …O halde çekilme kararı neden verildi.              İstanbul Sözleşmesi'nin "Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması" konusunu düzenleyen 4. maddede geçen "cinsel yönelim" ve "toplumsal cinsiyet kimliği" ifadeleri, özellikle kamuoyunda tartışmaların odağındaki konular arasında yer alıyor.  Bu hükümlerin LGBT + vesaire  marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar olduğu ya da onların arkasına sığınarak faaliyet yapabilecekleri alanlar olduğu düşünülüyor. Hakka yakın geçmişimizde yaşanan Ankara Barosu –Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın verdiği bir Cuma Hutbesi sonrası  yaşananlar da  bunun mümkün olduğunu ortaya koyduğu düşünülüyor.               İstanbul Sözleşmesi, LGBT ideolojisi savunuculuğuna indirgendi. LGBT’nin bazı kesimler tarafından meşru evrensel hukuk normu şeklinde dayatılması, Milli ve manevi değerler ile Türk aile yapısında LGBT propagandasının oluşturduğu rahatsızlık giderilmesi bu ideoloji  üzerinden inşa edilmek istenilen diplomatik ve siyasi baskı engellenmesi…   Kadın hakları meselesi LGBT odaklı tartışmaların tahakkümünden kurtarılması...         Sözleşmenin toplum değerleri ile bağdaşmayan kısımlarının, Türkiye’nin kadına şiddet ile mücadelesine ve kadın hakları konusundaki adımlarına gölge düşürmesinin önüne geçilmesi, LGBT’yi işaret eden ifadeler sebebiyle rahatsızlık duyan kesimlerin kadına yönelik şiddete karşı desteğinin konsolide edilmesi ve  Kadına şiddet ile mücadelede iç hukuka dayalı uygulamaların iyileşmesine odaklanmak için gerekli zihinsel paradigma değişikliğine engel olan ‘cinsel yönelim’ unsuru ortadan kaldırılarak gerçek manada ve milli ve manevi değerler çerçevesinde toplumsal mutabakatı sağlamak amaçlı andlaşmandan çekinildiği düşünülmektedir. Kadın,Erkek,Çocuk,Hayvan,bitki tüm canlılara hatta Tüm eşyaya bile uygulanan her türlü şiddete hayır!!   ŞİDDETE ŞİDDETLE HAYIR !!!   Av. Bilgehan Altaş
İstanbul…
Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan şehir….
Orhan Veli’nin Gözlerini kapatarak dinlediği, A.Hamdi Tanpınar’ın “ Huzur’ bulduğu şehir…
Yahya Kemal’in şöyle bir tepeden bakıp:
'Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.” Dediği şehir….
Kıtaları birleştiren,taşı toprağı altın ,kültürü ,boğazı ,doğası ile rüya şehir…
Bugünlerde bunlarla değil ama   11 Mayıs 2011’de  imzaya açılan ve 46 ülkenin (bazılarının çekince  koyarak)  imzaladığı bir kısmının hala uygulamadığı(İngiltere dahil) sözleşme ile gündemde…
Bilinen adı ile “ İstanbul Sözleşmesi”…
Hukuki adı ise  “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi.”
Yürürlük tarihi ; onay yeter sayısına (10) ulaşıldığı tarih olan  1 Ağustos 2014..
Yürülüğe girdiğinden bu yana tartışmaların odak noktası…
Kimine göre kadınların sigortası, kadına karşı aile içinden yapılan şiddetin  güvencesi,kadını yaşatan sözleşme ….Bilecik Belediye Başkanı Şahin’e göre “… okulda öğretmenin, karakolda polisin şiddet ve tacizinden koru/r”yan bir sözleşme…..
Diğerlerine göre,kadının beyanını esas alan,erkeği evden uzaklaştıran ,ailenin içine dinamit koyan boşanmayı artıran ,LGBT+ yı özendiren,nikahsız yaşamayı meşrulaştıran , aile diye bir şey bırakmayan sözleşme….
Ne oldu…
Cumhurbaşkanı tarafından 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Sözleşme'nin Türkiye bakımından feshedilmesine (Sözleşmeden çekilme) karar verildi.Türkiye tarafından Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği'ne 22 Mart 2021 tarihinde fesih bildirimi ulaştı ve Genel Sekreterlik bu feshin 1 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe gireceğini duyurdu. 
O günden bu yana Türkiye karıştı.10 gündür bütün televizyonlar tartışıyor… Muhalefet partileri, yabancı devlet liderleri, Avrupa Konseyi, STK'lar ve sosyal medyada da dahil olmak üzere hem yurt içinde hem de yurt dışında pek çok kesim tarafından topa tutuluyor.bilen bilmeyen herkes yazıyor çiziyor…
Kimisi Cumhurbaşkanının tek başına çekilme kararı verebilir mi? Meclis mi vermeliydi? konusuna takılmış…
Bir başka kesim bu çekilme kadınların korunmasını tehlikeye atan büyük bir gerileme kadınlar güvencesiz kaldı söylemlerinde……
 Birincisine hemen kısaca değinelim,
Cumhurbaşkanının, 9 sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aşağıda da verdiğim 3. maddesinde belirtildiği üzere uluslararası andlaşmalardan çekilme yetkisi bulunmaktadır. 
Milletlerarası Andlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
 
Onaylama MADDE 3- (1) Milletlerarası andlaşmaların onaylanması, bunların feshini ihbar etmemek suretiyle yürürlük süresini uzatma, Türkiye Cumhuriyetini bağlayan bir milletlerarası andlaşmanın belli hükümlerinin yürürlüğe konulması için gerekli bildirileri yapma, milletlerarası andlaşmaların uygulama alanının değiştiğini tespit etme, bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme, Cumhurbaşkanı kararı ile olur.
…..
Vaveyla koparılsa da 9 nolu kararname oldukça burada bir ihtilaf yok.( Bu arada bu kararnamenin bazı maddelerini  CHP Anayasa mahkemesine taşıdı.ancak taşınan maddeler arasında 3.madde yok…) 
İkinci tartışmaya gelince ; Eyvah! Sözleşmeden çekildik ..Kadınlar koruma şemsiyesinden mahrum kalacak.. Erkek şiddeti ,baba ,eş ,sevgili kardeş,öğretmen,bakıcı ,eski koca ,eski sevgili artık dövecek sövecek ,öldürecek!...
 
YOK BÖYLE BİR  ŞEY!
 
“ Biz biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi yaşatır” beyanı da doğru bir beyan değil…
Sözleşmenin yürürlüğe girdiği 01.Ağustos  2014’ten önce de bu ülkede İnsan hakları vardı,kadın hakları vardı,kadına  şiddet o dönemde de suçtu hala suç,,taciz suçtu  hala suç,tecavüz suçtu hala suç, psikolojik baskı ,ekonomik şiddet suçtu hala suç Sözleşmeden çekilince de hiç biri serbest olmayacak…
 
Anayasamızın 41. Maddesi var…
 
I. Ailenin korunması ve çocuk hakları
Madde 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. 
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
 
…… (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/4 md.) Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.
 
Türk Ceza Kanununda her türlü şiddeti karşı tedbir var.
 
Her ne kadar insanlar arasında ayrım yapılmasına ve özel kanun çıkarılmasına ve getirilen  bazı maddelerinin aile yapısının sona ermesine katkı sağladığı düşüncesi ile  karşı olsam da Sözleşmeden önce yürürlüğe girmiş olan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun var yürürlükte….
Cumhurbaşkanımızın daha bu ayın başında açıklamış olduğu İnsan Hakları Eylem planı var…
 
Eylem planında;
          “Tek bir kadının dahi şiddet mağduru olmadığı güne kavuşana kadar kurumlarımızın, sivil toplumun, medyanın ve toplumun tüm kesimlerinin iş birliğiyle, bu mücadeleyi sürdüreceğiz.” Beyanı var…
   “Kadına karşı şiddet suçlarını etkin bir şekilde soruşturmak amacıyla kurulan özel soruşturma bürolarınının ülke genelinde yaygınlaştırılma..” planı var….
              “Eşe karşı işlenen suçlarla ilgili öngörülen ağırlaştırıcı sebebi, boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişletme taahhüdü var…
               Çok önemli olduğunu düşündüğüm “ Tek taraflı ısrarlı takip fiillerini ayrı bir suç olarak düzenlenmesi “ var…
            Şiddet mağduru kadınlara haklarını daha etkin aramalarını sağlamak amaçlı  avukat görevlendirilmesi” planı var….
           “Kişilerin fiziksel şiddet yanında onur ve haysiyetlerinin korunmasın da ayrıca düzenlendi. Bu kapsamda, kişinin, dava konusu olayla ilgisi bulunmayan hususlardaki mahremiyet alanının korunması için gereken tüm tedbirleri alınması” taahhüdü var…
Peki …O halde çekilme kararı neden verildi. 
            İstanbul Sözleşmesi'nin "Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapılmaması" konusunu düzenleyen 4. maddede geçen "cinsel yönelim" ve "toplumsal cinsiyet kimliği" ifadeleri, özellikle kamuoyunda tartışmaların odağındaki konular arasında yer alıyor.  Bu hükümlerin LGBT + vesaire  marjinal unsurların ekmeğine yağ sürecek kavramlar olduğu ya da onların arkasına sığınarak faaliyet yapabilecekleri alanlar olduğu düşünülüyor. Hakka yakın geçmişimizde yaşanan Ankara Barosu –Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın verdiği bir Cuma Hutbesi sonrası  yaşananlar da  bunun mümkün olduğunu ortaya koyduğu düşünülüyor.
              İstanbul Sözleşmesi, LGBT ideolojisi savunuculuğuna indirgendi. LGBT’nin bazı kesimler tarafından meşru evrensel hukuk normu şeklinde dayatılması, Milli ve manevi değerler ile Türk aile yapısında LGBT propagandasının oluşturduğu rahatsızlık giderilmesi bu ideoloji  üzerinden inşa edilmek istenilen diplomatik ve siyasi baskı engellenmesi…
  Kadın hakları meselesi LGBT odaklı tartışmaların tahakkümünden kurtarılması...
        Sözleşmenin toplum değerleri ile bağdaşmayan kısımlarının, Türkiye’nin kadına şiddet ile mücadelesine ve kadın hakları konusundaki adımlarına gölge düşürmesinin önüne geçilmesi, LGBT’yi işaret eden ifadeler sebebiyle rahatsızlık duyan kesimlerin kadına yönelik şiddete karşı desteğinin konsolide edilmesi ve  Kadına şiddet ile mücadelede iç hukuka dayalı uygulamaların iyileşmesine odaklanmak için gerekli zihinsel paradigma değişikliğine engel olan ‘cinsel yönelim’ unsuru ortadan kaldırılarak gerçek manada ve milli ve manevi değerler çerçevesinde toplumsal mutabakatı sağlamak amaçlı andlaşmandan çekinildiği düşünülmektedir.
Kadın,Erkek,Çocuk,Hayvan,bitki tüm canlılara hatta Tüm eşyaya bile uygulanan her türlü şiddete hayır!!
 
ŞİDDETE ŞİDDETLE HAYIR !!!
 
Av. Bilgehan Altaş
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.