Murat Toprak Yazdı : Hakikat Nerede ?

KÜLTÜR 04.08.2024 - 13:34, Güncelleme: 04.08.2024 - 13:31
 

Murat Toprak Yazdı : Hakikat Nerede ?

İyinin çarkı dönmez, kötünün zulmü bitmez derler. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın da derler.

Dünya siyasetin de artık zulüm etmek tabiri birbirini destekleyen güç dengelerinin işine geliyorsa adı zulüm olmuyor. Sözde Demokrasi, özgürlük, eşitlik palavralarıyla halkları katletme planları iyilerin gözlerinin içine baka baka tıkır tıkır işliyor. Nemrut’un yaktığı zulüm ateşini bir damla su ile söndürmeye giden İbrahim sevdalısı karınca kadar elimizden bir şey gelmez mi? Türk Milletinin uyanık olması lazım. Güçlü Türkiye güçlü fertlerle mümkündür.  21.Yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamak üzere olduğumuz, bu zamanlarda geçmişin derin izlerine ve Türk Devlet yapısının ana hatlarına, Devlet için yapılan fedakârlıklara ve tarihi şahsiyetlere hep beraber bir göz gezdirelim. Orta Asya bozkırlarından, Avrasya ‘ya, Avrupa kıtasından, Afrika sahrasına, kadim Anadolu içlerine uzanan uzun, çetin ve meşakkatli yolculuklar geçiren Türk boyları göçebe kültürü ile uzun yıllar hayatlarını idame ettirmişlerdir. Büyük bir medeniyetin güçlü izlerini hala her kıta da görebiliyorsak bu Atalarımızın Devlet geleneğinde ve sosyal yaşantıda ne kadar aktif ve güçlü olduğunun ispatıdır. Bilge Kağan, Kitabesinin Kuzey yüzünde Türk Milleti'ne yaptıklarıyla sesleniyor. Yeryüzünde insanların taşa, puta taptığı çağda Bilge Kağan bizlere ibret vesikaları bırakıyor. Ulu Kağan Şöyle söylüyor: Tanrı buyurduğu için, devletim, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli kıldım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Değerli illiden, değerli Kağanlık’dan daha iyi kıldım. Dört taraftaki milleti hep tâbi kıldım, düşmansız kıldım. Tek başına bütün vasıfları üzerinde toplayan bir Lider de olsan milletin arkanda yürümediği sürece bir adım ileri gidemezsin. Milleti sindiren, milleti yok sayan hiçbir güç daimi suretle başarılı olamamıştır. Mehmet Akif Ersoy ne güzel ifade ediyor. Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez. Ama Bilge Kağan bizleri yine şöyle uyarıyor: Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz imiş. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin!  Ne zaman yolundan saparsan, ne zaman maziyi hiçe sayarsan, ne zaman yazılı sözlü geleneğini unutursan, ne zaman içinden çıktığın ülkeni paraya pula satarsan. Önce sürünecek. Lanetlendiğinin farkına da okuyunca öğreneceksin. Fatih Sultan Mehmet Han der ki:  Fethettiğim yerleri ecnebilere satanlar Allah'ın gazabına uğrasınlar. Topluma zehir önce lisanla sokulur. Dilini, dinini, geleneğini öğrenirler. Sonra şu şöyle olsa daha iyi olmaz mı? Sen kendi hayatına bak, başkasından sana ne, o da hak etti, bir daha mı? Geleceğiz Dünya’ya, ye, iç, gez, toz gibi popüler dünya sözleriyle toplumun yapı taşı olan vatandaşlara tatlı sözlerle zehri enjekte ederler. Kendi birliğine, millî mefkûresine karşı olan bireyler yetiştirirler. Evlatlarımıza toprağın değerini, gölgesinde oturduğumuz ağacın hikmetini, gürül gürül çağlayan şelalenin sırrını, bize emanet olan hayvanların gözlerindeki sevgiyi anlatalım. Çalışmaktan, üretmekten ilim ve bilim ışığında yürümekten başka bir yol olmadığını sevgiyle, şefkatle anlatalım ki hak vaki olup bu Dünya’dan göçtüğümüz de ne gözümüz arkada kalsın, ne de geleceğimiz evlatlarımızın hayatlarını zora sokalım. Hüseyin Nihal Atsız’ın ifadesiyle cehalet, riya ve dalkavukluktan arınan bir nesil inşa edelim. Bize yalnız dans etmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve şık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur. Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lazımdır. Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın. Anadolu’nun kapılarını bizlere açan Alparslan’dan, yurdumuzu kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tarihe ışık olmuş doğrusuyla yanlışıyla bizim içimizden çıkmış şahsiyetleri iyi tetkik etmeli ve geleceği inşa ederken bu fikirle hareket etmeliyiz. El itine sahip çıkarken biz aslanlarımızı, çakallara yem etmemeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün Manastır Askeri İdadisin de öğrenci iken yazdığı düşünülen, nerden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi tam anlamıyla ifade eden şiirle yazıma son veriyorum. Gafil, hangi üç asır, hangi on asır Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin sesini doğan tarihin, Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin. Asya’nın ortasında Oğuz oğulları, Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları Doğudan çıkan biz Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz Türk sadece bir milletin adı değil, Türk bütün adamların birliğidir. Ey birbirine diş bileyen yığınlar, Ey yığın yığın insan gafletleri Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde, Hakikat nerede?      
İyinin çarkı dönmez, kötünün zulmü bitmez derler. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın da derler.

Dünya siyasetin de artık zulüm etmek tabiri birbirini destekleyen güç dengelerinin işine geliyorsa adı zulüm olmuyor. Sözde Demokrasi, özgürlük, eşitlik palavralarıyla halkları katletme planları iyilerin gözlerinin içine baka baka tıkır tıkır işliyor.

Nemrut’un yaktığı zulüm ateşini bir damla su ile söndürmeye giden İbrahim sevdalısı karınca kadar elimizden bir şey gelmez mi?

Türk Milletinin uyanık olması lazım. Güçlü Türkiye güçlü fertlerle mümkündür.

 21.Yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamak üzere olduğumuz, bu zamanlarda geçmişin derin izlerine ve Türk Devlet yapısının ana hatlarına, Devlet için yapılan fedakârlıklara ve tarihi şahsiyetlere hep beraber bir göz gezdirelim.

Orta Asya bozkırlarından, Avrasya ‘ya, Avrupa kıtasından, Afrika sahrasına, kadim Anadolu içlerine uzanan uzun, çetin ve meşakkatli yolculuklar geçiren Türk boyları göçebe kültürü ile uzun yıllar hayatlarını idame ettirmişlerdir. Büyük bir medeniyetin güçlü izlerini hala her kıta da görebiliyorsak bu Atalarımızın Devlet geleneğinde ve sosyal yaşantıda ne kadar aktif ve güçlü olduğunun ispatıdır.

Bilge Kağan, Kitabesinin Kuzey yüzünde Türk Milleti'ne yaptıklarıyla sesleniyor. Yeryüzünde insanların taşa, puta taptığı çağda Bilge Kağan bizlere ibret vesikaları bırakıyor.

Ulu Kağan Şöyle söylüyor:

Tanrı buyurduğu için, devletim, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli kıldım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Değerli illiden, değerli Kağanlık’dan daha iyi kıldım. Dört taraftaki milleti hep tâbi kıldım, düşmansız kıldım.

Tek başına bütün vasıfları üzerinde toplayan bir Lider de olsan milletin arkanda yürümediği sürece bir adım ileri gidemezsin. Milleti sindiren, milleti yok sayan hiçbir güç daimi suretle başarılı olamamıştır.

Mehmet Akif Ersoy ne güzel ifade ediyor.

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.

Ama Bilge Kağan bizleri yine şöyle uyarıyor:

Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz imiş. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin! 

Ne zaman yolundan saparsan, ne zaman maziyi hiçe sayarsan, ne zaman yazılı sözlü geleneğini unutursan, ne zaman içinden çıktığın ülkeni paraya pula satarsan.

Önce sürünecek. Lanetlendiğinin farkına da okuyunca öğreneceksin.

Fatih Sultan Mehmet Han der ki:

 Fethettiğim yerleri ecnebilere satanlar Allah'ın gazabına uğrasınlar.

Topluma zehir önce lisanla sokulur. Dilini, dinini, geleneğini öğrenirler. Sonra şu şöyle olsa daha iyi olmaz mı? Sen kendi hayatına bak, başkasından sana ne, o da hak etti, bir daha mı? Geleceğiz Dünya’ya, ye, iç, gez, toz gibi popüler dünya sözleriyle toplumun yapı taşı olan vatandaşlara tatlı sözlerle zehri enjekte ederler. Kendi birliğine, millî mefkûresine karşı olan bireyler yetiştirirler.

Evlatlarımıza toprağın değerini, gölgesinde oturduğumuz ağacın hikmetini, gürül gürül çağlayan şelalenin sırrını, bize emanet olan hayvanların gözlerindeki sevgiyi anlatalım. Çalışmaktan, üretmekten ilim ve bilim ışığında yürümekten başka bir yol olmadığını sevgiyle, şefkatle anlatalım ki hak vaki olup bu Dünya’dan göçtüğümüz de ne gözümüz arkada kalsın, ne de geleceğimiz evlatlarımızın hayatlarını zora sokalım.

Hüseyin Nihal Atsız’ın ifadesiyle cehalet, riya ve dalkavukluktan arınan bir nesil inşa edelim.

Bize yalnız dans etmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve şık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur. Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lazımdır. Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.

Anadolu’nun kapılarını bizlere açan Alparslan’dan, yurdumuzu kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tarihe ışık olmuş doğrusuyla yanlışıyla bizim içimizden çıkmış şahsiyetleri iyi tetkik etmeli ve geleceği inşa ederken bu fikirle hareket etmeliyiz.

El itine sahip çıkarken biz aslanlarımızı, çakallara yem etmemeliyiz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Manastır Askeri İdadisin de öğrenci iken yazdığı düşünülen, nerden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi tam anlamıyla ifade eden şiirle yazıma son veriyorum.

Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (3 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ay Yıldız Tim
(04.08.2024 15:33 - #9107)
Sayın özü sözü güzel, bildiğini dosdoğru yazan dost; yazınızı okurken, inanın gözlerim doldu, ağladım... 23 yaşında olan ve elektronik mühendisliği fakültesinden yeni mezun olan ve savunma sanayimizin güzide bir kurumuna Yapay Zeka Mühendisi olarak işe başlayan oğlum Bilge Kağan(bu yazıyı okuyunca, evladıma bu adı koyduğum için bir daha onur duydum), baba neden ağlıyorsun diye sordu... Ben de, bu çok kıymetli yazınızı ona okudum ve; "Oğlum, bilimin çizdiği yoldan asla ayrılma; o yol seni ilimin yoluna-Allah 'ın yoluna- mutlaka çıkaracaktır; bu senin özünde var." dedim... O da, çok duygulandı... Sizden, Bilge Kağan 'ın ulu veziri Tonyukuk ile ilgili bir yazıyı da kaleme almanızı rica ediyorum... Çünkü, Vezir Tonyukuk; Bilge Kağan 'ın hem eğitmenidir hem de bugünkü Türk Devlet Anlayışı 'nın temellerini atan yegane kişidir... Saygılarımla.
MURAT TOPRAK Değerli Hocam yorumlarınız bana güç veriyor.Ömrünüz daim olsun.Değerli evladınıza da selamlarımı iletin lütfen.Adı gibi biri olduğundan hiç şüphem yok yolu açık olsun.Yolumuz Hak,düşüncemiz pak Türk Milleti bugün görmezse yarın,yarın değilse yıllar sonra, görene kadar biz hizmete devam edecegiz.Çünkü biz asırlar öncesinden var olan binlerce yıl ötesine hitap eden güçlü bir medeniyetin erleriyiz.Sevgiler Saygılar.
Ay Yıldız Tim Sayın Murat Toprak beyefendi, güzel sözleriniz ve hayırlı dualarınız için çok teşekkür ederim.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ömer HATTAPOĞLU
(04.08.2024 23:47 - #9118)
Harika bir yazi. Tarihini geçmişini bilmeyen damarlarindaki Asil kandan bihaberdir. Bir insanın kendisi Gulbahçesi ise etrafa Gül kokusunu saçar. Aldık ve aşk eyledik her bir sözünü...
MURAT TOPRAK Değerli Yazar-Şair Ömer Hattapoğlu Hocam sizin gönlünüzün güzelliği daim olsun.Kalemiz var olsun.Teşekkür ederim.Saygılar sevgiler.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Fotocu Doğan
(05.08.2024 13:58 - #9130)
Üstad yine aydınlatmıs bizleri. Kalemin var olsun
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.