Deprem Anıtıyla Anlatmak İstediklerim
Deprem Anıtıyla Anlatmak İstediklerim
Cacabey Meydanı'ndaki deprem anıtının sanatçısı Sercan Bayram, gazetemizde yayınlanmak üzere bir yazı kaleme aldı.İşte Sercan Bayram'ın o yazısı...
Cacabey Meydanı'ndaki deprem anıtının sanatçısı Sercan Bayram, gazetemizde yayınlanmak üzere bir yazı kaleme aldı.İşte Sercan Bayram'ın o yazısı...
Deprem...
Kitaplarda uzun uzun anlatılan yer sarsıntısından mı ibaretti!
Ya o betonlar arasında sıkışıp kalan canlar kelimelerin kifayetsiz kaldığı acılar?
Tabi ki kitaplarda yazanlar depremi açıklamaya yetmezdi.
Çünkü sadece hissedilen sarsıntılar değildi korkular, acılar, çaresizlikler, yalnızlıklar, kendi canından geçip gözlerine korkuyla bakan minik bedenleri koruyabilmek.
Sadece bunlar da değildi.
Dinimizde kabul gördüğümüz yaşanılan o mucizeler dinimize sımsıkı sarıldığımız o anlarda, o zamanlarda depremi yaşamayan insanlara düşen pay yok muydu?
Vardı elbet bir kısmımız yardım eli uzatırken ya diğer vicdanlar onca yaşanan duygulara karşı gözlerini maddeye diken yağmalayan o vicdanlar Ahlakımızı da sorgulatmadı mı?
İçimizdeki şeytan tüm bu acıları çığlıkları susturacak kadar güçlü müydü? Yoksa Sabahattin Ali' nin dediği gibi " Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı?
Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması...
İçimizdeki şeytan pekde kurnazca olmayan bir kaçamak yolu...
İçimizde şeytan yok içimizde acz var... tembellik var, iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: Hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var... " Peki göçüp giden onca canlar varken geride kalan kırık acı dolu onca ruhlar eksik kalmışken yeterli geldimi bize bu imtihan?
21. yy'da dersimizi almaya yetti mi? yada kaç kez daha yaşamalıydık, kaçına daha gözümüzü, vicdanımızı, kalblerimizi, kapatabilecek tık. Kaçını daha maddi kazançlar uğruna feda edecektik.
Oysa yüzyıllar öncesinde öncesi yazılan bir kitap Siyasetname de Nizamülmülk daha acılar yaşanmadan "Alimlerle meşveret yapmalı ve onların tavsiyelerini dikkate alınmalıdır" Sözleri yeterli değilmiydi. Peki ya siyaset neresindeydi bu acının. Acıdan umuttan uzanan elden siyasi çıkar sağlamakmıydı?
Peki arşa kadar çıkan onca çığlık ve acı varken kaçımız ders çıkarmak için yaşanmasına gerek olamadığını görebildik, anlayabildik.
Veya kaçımız tüm bunlar yaşanmışken hala gözlerimizi, vicdanlarımızı, kalblerimizi kapayıp çıkarlarımızın peşinde koşmaya devam ediyoruz.
Geriye kalan çürük kolonlar arasında sıkışan hayatlar, yaşanılan acılar, yarım kalan ruhlar...
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.