Kırşehir Basın Tarihine Geçen İlk Mahkumiyetlerimin Öyküsü

KÜLTÜR 03.03.2023 - 12:19, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Kırşehir Basın Tarihine Geçen İlk Mahkumiyetlerimin Öyküsü

22 Haziran 1964 tarihi 1919 yılında “Kurtuluş” adlı gazetenin yayınlanmasıyla başlayan Kırşehir basın tarihinde ilk olarak bir gazetecinin, yani bendeniz Dursun Yastıman'ın hakkında verilen mahkûmiyet kararını çekmek üzere cezaevine girdiği tarih olarak geçecek olmalıdır. 27 Mayıs ihtilâlinin getirdiği geniş özgürlükler ortamında 30 Temmuz 1960'ta “Kırşehir Postası” ile yerel basına ilk adımı attıktan sonra 7 Mayıs 1962'de Kırşehir'in ilk günlük gazetesi “Halkın Sesi”ni çıkarmış, bu gazeteyi kapatıp 6 Nisan 1963'ten itibaren yine günlük olarak “Yeni Kırşehir”le gazeteciliği sürdürmeye başlamıştım. O tarihlerde elle dizip pedal baskı makinasında basarak günlük gazete çıkarmak büyük fedakârlık isteyen bir işti. Bütün sıkıntılara rağmen bu görevi yıllarca aynı şevkle yerine getirdim. 30 Temmuz 1960'tan 6 Nisan 1994 tarihine kadar 33 yıl, 8 ay, 8 günlük süre içinde tek başıma “Kırşehir Postası”, “Halkın Sesi”, “Yeni Kırşehir”, “Yeni Mucur”, “Kırşehir”, “Kırşehir'in Sesi”, “Kılıçözü”, “Kırşehir Haber”, “Bizim Kırşehir” “Mucur'un Sesi” adları altında tam on gazete yayınladım. Bu gazetelerin toplam nüshası 5701'e ulaştı. Gazetecilik hayatımın dördüncü yılında gazetemde çıkan bir yazıdan dolayı dört ay, bir tekzipten dolayı da onbeş gün olmak üzere aldığımız toplam dörtbuçuk aylık mahkûmiyeti çekmek için 22 Haziran 1964 günü cezaevine girmiştim. Mahkûmiyet aldığım yazı 4 Ocak 1964 günlü ve 229 sayılı “Yeni Kırşehir”de yayınlanmıştı. “Yazık, Yazık Doktor” başlıklı imzasız yazıda Devlet Hastanesi Baştabibi Dr. Âdem Egeli'yi görevine geç gelmesinden dolayı eleştirmiştik. Büyük tepki yaratan yazı üzerine Âdem Egeli hakkımda dâva açmış, avukatlığını kendisi gibi Girit kökenli olan biri üstlenmişti. Beni yargılamak üzere Kırşehir'de Adalet Bakanlığı'nın özel yetki verdiği üç hâkimden oluşan ilk Toplu Basın Mahkemesi kurulmuştu. Mahkeme başkanlığına Kayserili hâkim Mehmet Taylan getirilirken Mehmet Amcaoğlu ve Suphi Alemdar üye olarak görevlendirilmişlerdi. Savcılık makamında ise Cevdet Varol yer almıştı. Kâtip Şakir Süel'di. Egeli'nin avukatı da dâvaya müdahil olarak katılacaktı. Kırşehir Toplu Basın Mahkemesi'nin 5680 sayılı Basın Kanunu'na göre açtığı kamu dâvasının ilk duruşmasında suç konusu yazının bilirkişiye gönderilmesine karar vermişti. İstanbul Toplu Basın Mahkemesi'nce bilirkişi tâyin edilen ceza hukuku profesörü Dr. Naci Şensoy yazıda suç unsuru bulunduğu yolunda rapor verince Kırşehir Toplu Basın Mahkemesi 6 Nisan 1964'teki duruşmada oy birliğiyle kararını vermişti: “Yeni Kırşehir” gazetesi sahip ve mes'ul müdürü Dursun Süleyman Yastıman'ın Devlet Hastanesi Baştabibi Âdem Egeli'ye neşren hakaretten 3 ay müddetle hapis ve 500 lira ağır para ceza ile cezalandırılması, müştekinin memuriyet sıfatından dolayı bu hakarete maruz kalması ve elyevm hastanede ve suç tarihinde baştabip olması anlaşılmış olmakla cezanın takdiren 1/3 olan 1 ay hapis ve 166 lira 60 kuruş ağır para cezasının ilâvesiyle sonuç olarak 4 ay müddetle hapis ve 666 lira 60 kuruş ağır para cezası ile cezalandırılması, Harçlar Kanunu'na göre 39 lira 33 kuruş duruşma harcı ile birlikte 500 kuruş posta masrafının ve bilirkişi ücreti 60 liranın sanıktan alınması, iki tarafın içtimaî ve iktisadî durumlarına göre takdir edilen 1000 lira manevî tazminatın sanıktan alınarak müdahile verilmesi, 40 lira nisbî harcın sanıktan alınması, 300 lira vekâlet ücreti ile 100 lira nisbî vekâlet ücretinin sanıktan alınarak müdahile verilmesi, sanığın tecil talebinin reddi... Mahkûmiyet kararını Yargıtay'ın onaylamasıyla bana cezaevi yolu görünmüştü. Ve Adalet Sarayı'nın yapımıyla Defterdarlığa devredilen yeni Adliye binasının açılışından iki gün sonra 22 Haziran 1964 Pazartesi günü saat 17.00'de şimdi Adalet Sarayı'nın bulunduğu yerdeki Ceza ve Tevkif Evi'ne ilk adımı atmıştım. Gazeteci Ertuğrul Ersan, Orhan Baycan, gazete bayii Erhan Baytok, gazetemiz muhabiri olan lise öğrencisi Tuncer Ergüler (Yüksek tahsilini tamamlayıp 1971 sonunda Dazkırı Kaymakamlığı'na atanmış, Köy-Koop Genel Başkan Yardımcısı iken 12 Eylûl 1980 darbesiyle tutuklanmıştı. Şimdi Afyonkarahisar'da avukatlık yapıyor), ileriki yıllarda Av. Âdil Vahaboğlu'nun kayınbiraderi olacak olan karşı dükkân komşumuz terzi Demir Boyacıoğlu (Genç yaşta rahmetli oldu) beni cezaevi kapısına kadar uğurlamışlardı. 27 yaşında bir gazeteci olarak cezaevine girdiğim gün okuyucularıma şu yazı ile vedâ etmiştim: ALLAHAISMARLADIK Elinizde tuttuğunuz gazetenin kurucusu ve sahibi, çıktığından bu yana yazı işleri müdürü, beş İstanbul gazetesinin Kırşehir muhabiri bir gazeteci olarak bu günden itibaren Kırşehir Cezaevi'nde mahkûm olduğum dört aylık hapis cezasını çekmeye başlamış bulunacağım. Kırşehir basınının bu günkü ileri seviyeye gelmesinde gösterdiğimiz samimî çabaların mükâfatını bu şekilde alacağımız hatıra gelmezdi elbette. Fakat her insan gibi bizim de hatalarımız oldu; vatandaşın hak ve menfaatlarını koruyacağız diye kanunun çizdiği hudutları da aşmış olacağız ki Kırşehir basın tarihinde ilk defa mahkûm olduk. Bu mahkûmiyetten asla ürkmüş, yolumuzdan sapmış değiliz. Dört ay sonra mesleğimize aynı heyecanla, taze bir güçle yeniden döndüğümüz zaman değişen çok şey olacak, fakat bir şey hiç değişmeyecektir: Bu memlekete, bu halka hizmet amacımız. Mahallî basını bu günkünden çok daha üstün bir duruma getirmek için büyük hamlelerin eşiğinde bulunduğumuz bir sırada müessesemizin başından ayrılışımız, ayrıca üniversite tahsiline devam edemeyişimiz tek üzüntümüzü teşkil etmektedir. Gençliğimizin en güzel yıllarını uğrunda göz kırpmadan harcadığımız kutsal mesleğimizden geçici bir süre için de olsa ayrılmamızdan doğacak boşluğu ve mahzurları yeni elemanlarla telâfi etmiş olmamız en büyük tesellî kaynağımız olmaktadır. Gazeteniz “Yeni Kırşehir” bu günden sonra genç ülküdaşlarım Tuncer Ergüler, Vedat Fidanboy, Hasan Nuransoy tarafından yönetilecektir. Hepsi de ayrı birer değer olan arkadaşlarım Kırşehir'in en sevilen ve en çok okunan gazetesinde yüklendikleri görevin mes'uliyetini tam anlamıyla müdriktirler. Kırşehirlilerin onların sayesinde daha güzel bir gazete okuyacaklarına inanıyorum. Kendilerine içten başarı dileklerimi sunarken aralarından maddeten ayrıldığım sevgili okuyucularımıza, hemşehrilerime, arkadaş ve dostlarıma Tanrı'dan esenlikler dilerim. Tekrar hizmetinizde olmak üzere Allahaısmarladık. Cezaevi'ne girmemden sonra gazetemiz yazarlarının benim için kaleme aldıkları duygu dolu yazı ve şiirler üzüntümü hafifletmiş, büyük moral kaynağı olmuştu. Bunlardan Celâl Tekiner, H. Vahit Bulut, Şükrü Afşin, Arif Gönendik, Mehmet Altay'ın yazı ve şiirlerini anmadan geçemeyeceğim. Cezamı çekerken birçok hemşehrim de cezaevine kadar gelerek gelerek üzüntüme ortak oldu ve moral verdi. Gazeteyi teslim ettiğim genç arkadaşlarım gözümü arkada bırakmadılar, başarılı olarak beni pek aratmadılar. Bu arada bir üzüntü kaynağı da tahliye edilmeme 34 gün kala cezama 16 Eylûl 1964'te ikinci bir ceza daha eklenmişti. Bir tekzip yazısına üç kelime ilâve etmekten açılan dâvada da 15 gün hapis ve 2000 lira para cezasına çarptırılmıştım. Bu mahkûmiyet kararını temyiz etmedim ve çekmekte olduğum cezama ekleterek 5 Kasım Perşembe günü saat 17.00'de hürriyetime kavuştum. Ard arda aldığım iki mahkûmiyet bana maddî yönden bayağı pahalıya malolmuştu. Cezaevinden hükümlüler ve tutuklular tarafından hararetle uğurlandım. Saat 16.30'da cezaevinin arabasına bindirilerek Adliye'ye getirildim, Savcılıktaki tahliye işleminden sonra serbest bırakıldım. Hürriyete kavuştuğum anda Adliye binası önünde beklemekte olan ailem mensupları, yakınlarım, arkadaş ve dostlarım tarafından karşılanarak doğruca Yeni 2'nci Çarşı'daki gazete idarehanemize geldim. Hürriyete kavuşmam dolayısiyle yurdun çeşitli yerlerindeki Kırşehirli okuyucularım ve dostlarım geçmiş olsun telgrafları yağdırdılar. Ayrıca İstanbul ve Anadolu'daki meslektaşlarımdan birçok telgraf aldım. Bu arada muhabiri bulunduğum Milliyet gazetesi de bir telgraf göndererek geçmiş olsun dedi, mutluluklar diledi.   YIL 1964… 59 YIL ÖNCE... HÜRRİYETE VEDÂ... ''Yeni Kırşehir'' gazetesi sahibi ve yazı işleri müdürü Dursun Yastıman Kırşehir Devlet Hastanesi Baştabibi Dr. Adem Egeli'ye neşren hakaret ve Emniyet Müdürlüğü'nün bir tekzip yazısının başlığına üç kelime eklemekten dörtbuçuk aylık cezasını çekmek üzere 22 Haziran 1964 tarihinde şimdi Adliye Sarayı'nın olduğu yerde bulunan Kırşehir Cezaevi’ne yakınları, matbaa personeli, dost ve arkadaşları tarafından uğurlanırken cezaevi kapısında yukarıdaki fotoğraf çekilmiş, 1963'te Talât Aydemir'in önderliğinde isyana kalkışan Kara Harp Okulu öğrencileriyle birlikte cezasını çekmişti.                                                                                                                         Ayaktakiler soldan sağa: O sırada Kırşehir Lisesi'nde okuyan, gazetede yazarlık ve muhabirlik yapan, Mülkiye'yi bitirdikten sonra Dazkırı Kaymakamlığı'na atanan, 12 Eylûl 1980 darbesinden sonra Köy-Koop Genel Başkanı iken tutuklanarak bir süre cezaevinde yatan, şu anda Afyonkarahisar'da avukatlık yapan Tuncer Ergüler, o tarihte "Cumhuriyet" gazetesinin muhabiri olan ve 1973-1980 yılları arasında CHP'den iki dönem Belediye Başkanlığı yapan Orhan Baycan, "Yeşilyurt" gazetesinin sahibi, Adalet Partisi il başkanlığı ve İl Genel Meclisi üyeliği yapan, Ertuğrul Ersan, ortada Dursun Yastıman, matbaasının karşısında dükkân komşusu, Av. Adil Vahaboğlu'nun sonradan kayınbiraderi olan, Halk Eğitimi Müdürü Mehmet Boyacıoğlu'nun oğlu Demir Boyacıoğlu, uzun yıllar Kırşehir’de gazeteler başbayiliği yapan Erhan Baytok, Dursun Yastıman'ı cezaevine teslim eden Adliye görevlisi...                              Oturanlar soldan sağa: Matbaa başmakinisti Doğan Akpınar, Dursun Yastıman'ın dayısı Yaşar Elatlı, en küçük kardeşi Ümit Yastıman... Dursun Yastıman  

22 Haziran 1964 tarihi 1919 yılında “Kurtuluş” adlı gazetenin yayınlanmasıyla başlayan Kırşehir basın tarihinde ilk olarak bir gazetecinin, yani bendeniz Dursun Yastıman'ın hakkında verilen mahkûmiyet kararını çekmek üzere cezaevine girdiği tarih olarak geçecek olmalıdır.


27 Mayıs ihtilâlinin getirdiği geniş özgürlükler ortamında 30 Temmuz 1960'ta “Kırşehir Postası” ile yerel basına ilk adımı attıktan sonra 7 Mayıs 1962'de Kırşehir'in ilk günlük gazetesi “Halkın Sesi”ni çıkarmış, bu gazeteyi kapatıp 6 Nisan 1963'ten itibaren yine günlük olarak “Yeni Kırşehir”le gazeteciliği sürdürmeye başlamıştım.


O tarihlerde elle dizip pedal baskı makinasında basarak günlük gazete çıkarmak büyük fedakârlık isteyen bir işti. Bütün sıkıntılara rağmen bu görevi yıllarca aynı şevkle yerine getirdim. 30 Temmuz 1960'tan 6 Nisan 1994 tarihine kadar 33 yıl, 8 ay, 8 günlük süre içinde tek başıma “Kırşehir Postası”, “Halkın Sesi”, “Yeni Kırşehir”, “Yeni Mucur”, “Kırşehir”, “Kırşehir'in Sesi”, “Kılıçözü”, “Kırşehir Haber”, “Bizim Kırşehir” “Mucur'un Sesi” adları altında tam on gazete yayınladım. Bu gazetelerin toplam nüshası 5701'e ulaştı.


Gazetecilik hayatımın dördüncü yılında gazetemde çıkan bir yazıdan dolayı dört ay, bir tekzipten dolayı da onbeş gün olmak üzere aldığımız toplam dörtbuçuk aylık mahkûmiyeti çekmek için 22 Haziran 1964 günü cezaevine girmiştim.


Mahkûmiyet aldığım yazı 4 Ocak 1964 günlü ve 229 sayılı “Yeni Kırşehir”de yayınlanmıştı. “Yazık, Yazık Doktor” başlıklı imzasız yazıda Devlet Hastanesi Baştabibi Dr. Âdem Egeli'yi görevine geç gelmesinden dolayı eleştirmiştik. Büyük tepki yaratan yazı üzerine Âdem Egeli hakkımda dâva açmış, avukatlığını kendisi gibi Girit kökenli olan biri üstlenmişti. Beni yargılamak üzere Kırşehir'de Adalet Bakanlığı'nın özel yetki verdiği üç hâkimden oluşan ilk Toplu Basın Mahkemesi kurulmuştu. Mahkeme başkanlığına Kayserili hâkim Mehmet Taylan getirilirken Mehmet Amcaoğlu ve Suphi Alemdar üye olarak görevlendirilmişlerdi. Savcılık makamında ise Cevdet Varol yer almıştı. Kâtip Şakir Süel'di. Egeli'nin avukatı da dâvaya müdahil olarak katılacaktı.


Kırşehir Toplu Basın Mahkemesi'nin 5680 sayılı Basın Kanunu'na göre açtığı kamu dâvasının ilk duruşmasında suç konusu yazının bilirkişiye gönderilmesine karar vermişti. İstanbul Toplu Basın Mahkemesi'nce bilirkişi tâyin edilen ceza hukuku profesörü Dr. Naci Şensoy yazıda suç unsuru bulunduğu yolunda rapor verince Kırşehir Toplu Basın Mahkemesi 6 Nisan 1964'teki duruşmada oy birliğiyle kararını vermişti:
“Yeni Kırşehir” gazetesi sahip ve mes'ul müdürü Dursun Süleyman Yastıman'ın Devlet Hastanesi Baştabibi Âdem Egeli'ye neşren hakaretten 3 ay müddetle hapis ve 500 lira ağır para ceza ile cezalandırılması, müştekinin memuriyet sıfatından dolayı bu hakarete maruz kalması ve elyevm hastanede ve suç tarihinde baştabip olması anlaşılmış olmakla cezanın takdiren 1/3 olan 1 ay hapis ve 166 lira 60 kuruş ağır para cezasının ilâvesiyle sonuç olarak 4 ay müddetle hapis ve 666 lira 60 kuruş ağır para cezası ile cezalandırılması, Harçlar Kanunu'na göre 39 lira 33 kuruş duruşma harcı ile birlikte 500 kuruş posta masrafının ve bilirkişi ücreti 60 liranın sanıktan alınması, iki tarafın içtimaî ve iktisadî durumlarına göre takdir edilen 1000 lira manevî tazminatın sanıktan alınarak müdahile verilmesi, 40 lira nisbî harcın sanıktan alınması, 300 lira vekâlet ücreti ile 100 lira nisbî vekâlet ücretinin sanıktan alınarak müdahile verilmesi, sanığın tecil talebinin reddi...


Mahkûmiyet kararını Yargıtay'ın onaylamasıyla bana cezaevi yolu görünmüştü. Ve Adalet Sarayı'nın yapımıyla Defterdarlığa devredilen yeni Adliye binasının açılışından iki gün sonra 22 Haziran 1964 Pazartesi günü saat 17.00'de şimdi Adalet Sarayı'nın bulunduğu yerdeki Ceza ve Tevkif Evi'ne ilk adımı atmıştım. Gazeteci Ertuğrul Ersan, Orhan Baycan, gazete bayii Erhan Baytok, gazetemiz muhabiri olan lise öğrencisi Tuncer Ergüler (Yüksek tahsilini tamamlayıp 1971 sonunda Dazkırı Kaymakamlığı'na atanmış, Köy-Koop Genel Başkan Yardımcısı iken 12 Eylûl 1980 darbesiyle tutuklanmıştı. Şimdi Afyonkarahisar'da avukatlık yapıyor), ileriki yıllarda Av. Âdil Vahaboğlu'nun kayınbiraderi olacak olan karşı dükkân komşumuz terzi Demir Boyacıoğlu (Genç yaşta rahmetli oldu) beni cezaevi kapısına kadar uğurlamışlardı.


27 yaşında bir gazeteci olarak cezaevine girdiğim gün okuyucularıma şu yazı ile vedâ etmiştim:


ALLAHAISMARLADIK
Elinizde tuttuğunuz gazetenin kurucusu ve sahibi, çıktığından bu yana yazı işleri müdürü, beş İstanbul gazetesinin Kırşehir muhabiri bir gazeteci olarak bu günden itibaren Kırşehir Cezaevi'nde mahkûm olduğum dört aylık hapis cezasını çekmeye başlamış bulunacağım.
Kırşehir basınının bu günkü ileri seviyeye gelmesinde gösterdiğimiz samimî çabaların mükâfatını bu şekilde alacağımız hatıra gelmezdi elbette. Fakat her insan gibi bizim de hatalarımız oldu; vatandaşın hak ve menfaatlarını koruyacağız diye kanunun çizdiği hudutları da aşmış olacağız ki Kırşehir basın tarihinde ilk defa mahkûm olduk. Bu mahkûmiyetten asla ürkmüş, yolumuzdan sapmış değiliz. Dört ay sonra mesleğimize aynı heyecanla, taze bir güçle yeniden döndüğümüz zaman değişen çok şey olacak, fakat bir şey hiç değişmeyecektir: Bu memlekete, bu halka hizmet amacımız.


Mahallî basını bu günkünden çok daha üstün bir duruma getirmek için büyük hamlelerin eşiğinde bulunduğumuz bir sırada müessesemizin başından ayrılışımız, ayrıca üniversite tahsiline devam edemeyişimiz tek üzüntümüzü teşkil etmektedir. Gençliğimizin en güzel yıllarını uğrunda göz kırpmadan harcadığımız kutsal mesleğimizden geçici bir süre için de olsa ayrılmamızdan doğacak boşluğu ve mahzurları yeni elemanlarla telâfi etmiş olmamız en büyük tesellî kaynağımız olmaktadır.


Gazeteniz “Yeni Kırşehir” bu günden sonra genç ülküdaşlarım Tuncer Ergüler, Vedat Fidanboy, Hasan Nuransoy tarafından yönetilecektir. Hepsi de ayrı birer değer olan arkadaşlarım Kırşehir'in en sevilen ve en çok okunan gazetesinde yüklendikleri görevin mes'uliyetini tam anlamıyla müdriktirler. Kırşehirlilerin onların sayesinde daha güzel bir gazete okuyacaklarına inanıyorum. Kendilerine içten başarı dileklerimi sunarken aralarından maddeten ayrıldığım sevgili okuyucularımıza, hemşehrilerime, arkadaş ve dostlarıma Tanrı'dan esenlikler dilerim.
Tekrar hizmetinizde olmak üzere Allahaısmarladık.


Cezaevi'ne girmemden sonra gazetemiz yazarlarının benim için kaleme aldıkları duygu dolu yazı ve şiirler üzüntümü hafifletmiş, büyük moral kaynağı olmuştu. Bunlardan Celâl Tekiner, H. Vahit Bulut, Şükrü Afşin, Arif Gönendik, Mehmet Altay'ın yazı ve şiirlerini anmadan geçemeyeceğim. Cezamı çekerken birçok hemşehrim de cezaevine kadar gelerek gelerek üzüntüme ortak oldu ve moral verdi. Gazeteyi teslim ettiğim genç arkadaşlarım gözümü arkada bırakmadılar, başarılı olarak beni pek aratmadılar.


Bu arada bir üzüntü kaynağı da tahliye edilmeme 34 gün kala cezama 16 Eylûl 1964'te ikinci bir ceza daha eklenmişti. Bir tekzip yazısına üç kelime ilâve etmekten açılan dâvada da 15 gün hapis ve 2000 lira para cezasına çarptırılmıştım. Bu mahkûmiyet kararını temyiz etmedim ve çekmekte olduğum cezama ekleterek 5 Kasım Perşembe günü saat 17.00'de hürriyetime kavuştum. Ard arda aldığım iki mahkûmiyet bana maddî yönden bayağı pahalıya malolmuştu.
Cezaevinden hükümlüler ve tutuklular tarafından hararetle uğurlandım. Saat 16.30'da cezaevinin arabasına bindirilerek Adliye'ye getirildim, Savcılıktaki tahliye işleminden sonra serbest bırakıldım. Hürriyete kavuştuğum anda Adliye binası önünde beklemekte olan ailem mensupları, yakınlarım, arkadaş ve dostlarım tarafından karşılanarak doğruca Yeni 2'nci Çarşı'daki gazete idarehanemize geldim.


Hürriyete kavuşmam dolayısiyle yurdun çeşitli yerlerindeki Kırşehirli okuyucularım ve dostlarım geçmiş olsun telgrafları yağdırdılar. Ayrıca İstanbul ve Anadolu'daki meslektaşlarımdan birçok telgraf aldım. Bu arada muhabiri bulunduğum Milliyet gazetesi de bir telgraf göndererek geçmiş olsun dedi, mutluluklar diledi.

 

YIL 1964…

59 YIL ÖNCE... HÜRRİYETE VEDÂ...

''Yeni Kırşehir'' gazetesi sahibi ve yazı işleri müdürü Dursun Yastıman Kırşehir Devlet Hastanesi Baştabibi Dr. Adem Egeli'ye neşren hakaret ve Emniyet Müdürlüğü'nün bir tekzip yazısının başlığına üç kelime eklemekten dörtbuçuk aylık cezasını çekmek üzere 22 Haziran 1964 tarihinde şimdi Adliye Sarayı'nın olduğu yerde bulunan Kırşehir Cezaevi’ne yakınları, matbaa personeli, dost ve arkadaşları tarafından uğurlanırken cezaevi kapısında yukarıdaki fotoğraf çekilmiş, 1963'te Talât Aydemir'in önderliğinde isyana kalkışan Kara Harp Okulu öğrencileriyle birlikte cezasını çekmişti.                                                                                                                      

 

Ayaktakiler soldan sağa: O sırada Kırşehir Lisesi'nde okuyan, gazetede yazarlık ve muhabirlik yapan, Mülkiye'yi bitirdikten sonra Dazkırı Kaymakamlığı'na atanan, 12 Eylûl 1980 darbesinden sonra Köy-Koop Genel Başkanı iken tutuklanarak bir süre cezaevinde yatan, şu anda Afyonkarahisar'da avukatlık yapan Tuncer Ergüler, o tarihte "Cumhuriyet" gazetesinin muhabiri olan ve 1973-1980 yılları arasında CHP'den iki dönem Belediye Başkanlığı yapan Orhan Baycan, "Yeşilyurt" gazetesinin sahibi, Adalet Partisi il başkanlığı ve İl Genel Meclisi üyeliği yapan, Ertuğrul Ersan, ortada Dursun Yastıman, matbaasının karşısında dükkân komşusu, Av. Adil Vahaboğlu'nun sonradan kayınbiraderi olan, Halk Eğitimi Müdürü Mehmet Boyacıoğlu'nun oğlu Demir Boyacıoğlu, uzun yıllar Kırşehir’de gazeteler başbayiliği yapan Erhan Baytok, Dursun Yastıman'ı cezaevine teslim eden Adliye görevlisi...                             

Oturanlar soldan sağa: Matbaa başmakinisti Doğan Akpınar, Dursun Yastıman'ın dayısı Yaşar Elatlı, en küçük kardeşi Ümit Yastıman...

Dursun Yastıman
 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.