O Çark Birilerini Zengin Etmek Üzerine Kuruldu

EKONOMİ 25.03.2022 - 11:33, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

O Çark Birilerini Zengin Etmek Üzerine Kuruldu

Bir çark vardır…   O çark birilerini zengin etme üzerine kuruludur.   Hizmetler, hele de küçük iller, aracıdır sadece !   Siz hizmet alıyoruz zannedersiniz ama bu hepimize atılan kazıktan başka bir şey değildir.   Bir sistem vardır.   O sistemden herkes payını alır.   Amaç hizmet yapılan ilde katma değer üretmek değildir, birilerinin zenginliklerine zenginlik katmaktır.   Hizmet araçtır sadece…   Siz hizmet aldığınızı zannedersiniz ama işin aslı öyle değildir.   ***   Her zaman söylerim ve söyledim.   Üreterek refah toplumu olunur, üretmeden refaha ulaşamazsınız.   Eğer bir ülkede kısa sürede bir refah ortaya çıkıyorsa ya orada özelleştirme adı altında büyük satışlar vardır ya da ülke egemenliğini kısıtlayacak dış finansmanlar.   Bugün Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için Çin’e sesimizi çıkaramıyoruz.   Çünkü ciddi derecede Çin'den finansman sağlıyoruz.   *** Diyelim ki kurumlar hantaldı ve özelleştirdiniz !   O kaynakların doğru kullanımı daha da önemli.   Kaynakları daha yenilikiçi, daha yoğun teknolojik ve katma değeri yüksek stratejik ürünlerin üretimine yönlendirmezseniz, elinizdeki finansman günden güne erir ve değerini yitirir.   Eğer bu kaynakları beton ekonomisi gibi tamamen ölü yatırımlara yönlendirirseniz o zaman geri dönüşü olmayan bir çöküşe sürüklersiniz.   Öyle bir çöküştür ki bu;  en temel üretim biçimi olan tarım bile elinizden yitip gidebilir.   Düşünün ki ; onlarca imparatorluk, verimli Anadolu toprakları için savaşsın…   Atalarımız bozkırın hakim olduğu Orta Asya’yı bırakıp gelsin ve Anadolu’ya yerleşerek gelecek nesillere daha iyi imkanlar sunabilmek için can versin.   Sen ise tarımı, bir takım yanlış ekonomi politikalarına kurban et, üreticiyi bitir.   ***   Tabi ki kötü günleri geride bırakırız diye ümit ve temenni ediyoruz.   Peki öyle mi olacak ?   Bilimsel olarak hayır !   Allah kerimdir diyenlerimiz var ama onlar da tevekkülden habersiz.   Ne yazık ki uluslararası sistem acımasızdır ve hata kabul etmez.   Ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler iç piyasa gibi esnek olmayabilir.   Olsa bile çok ağır sonuçlar doğurur ve yaptırımları vardır.   Bu sonuçların en ağır faturası da vatandaşa çıkar.   *** Liyakatı esas almayan, demokrasiyi göz ardı eden ve hukuka müdahalelerde bulunan siyasi otorite, toplumsal yozlaşmanın da önünü açar.   Bu durum aynı zamanda ülkenin geleceğini de hem iç hem de dış dinamikler açısından olumsuz şekilde etkiler.   Öyle ki ; doğru kararlar alabilen mekanizmaları olmayan bir ülke, dış gelişmeleri de sağlıklı takip edemez.   Demokrasinin göz ardı edilmesi ve hukukun bağımsızlık niteliğini yitirmesi ise dışarıya güvensizlik verir.   Ne kadar yol yaparsanız yapın, ne kadar alt yapı imkanı sağlarsanız sağlayın, güvenilir bir görüntünüz yoksa beklediğiniz yabancı yatırımcıları ülkenizde göremeyebilirsiniz.   Halkı ezme pahasına yabancı yatırımcı çekmek adına döviz kurunda artış yapanlar büyük bir hayal kırıklığında zira beklenen yabancı yatırımcılardan hala ses yok !   Sonuç mu ?   Yüksek enflasyon altında ezilen, üretim yapamayan, tarımı biten, dışarıya bağımlı bir ülke.   *** Ama inanın bu topraklar çok daha ağır şartlar ve imkansızlıklar içerisinde küllerinden yeniden doğdu.   Olumsuzluğa kapılmadan hatalardan ders alabilmek ileriye daha da umutla bakabilmek bu işin ilk adımı.   Biz ay yıldızlı bayrak altında yaşayan ve kendi ülkesine egemen bireyler olarak bilinçli ve gerçekçi kararlar almak ve onları uygulamak zorundayız.   Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün daha önce yaptığı gibi… Ömer Duran  

Bir çark vardır…

 

O çark birilerini zengin etme üzerine kuruludur.

 

Hizmetler, hele de küçük iller, aracıdır sadece !

 

Siz hizmet alıyoruz zannedersiniz ama bu hepimize atılan kazıktan başka bir şey değildir.

 

Bir sistem vardır.

 

O sistemden herkes payını alır.

 

Amaç hizmet yapılan ilde katma değer üretmek değildir, birilerinin zenginliklerine zenginlik katmaktır.

 

Hizmet araçtır sadece…

 

Siz hizmet aldığınızı zannedersiniz ama işin aslı öyle değildir.

 

***

 

Her zaman söylerim ve söyledim.

 

Üreterek refah toplumu olunur, üretmeden refaha ulaşamazsınız.

 

Eğer bir ülkede kısa sürede bir refah ortaya çıkıyorsa ya orada özelleştirme adı altında büyük satışlar vardır ya da ülke egemenliğini kısıtlayacak dış finansmanlar.

 

Bugün Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için Çin’e sesimizi çıkaramıyoruz.

 

Çünkü ciddi derecede Çin'den finansman sağlıyoruz.

 

***

Diyelim ki kurumlar hantaldı ve özelleştirdiniz !

 

O kaynakların doğru kullanımı daha da önemli.

 

Kaynakları daha yenilikiçi, daha yoğun teknolojik ve katma değeri yüksek stratejik ürünlerin üretimine yönlendirmezseniz, elinizdeki finansman günden güne erir ve değerini yitirir.

 

Eğer bu kaynakları beton ekonomisi gibi tamamen ölü yatırımlara yönlendirirseniz o zaman geri dönüşü olmayan bir çöküşe sürüklersiniz.

 

Öyle bir çöküştür ki bu;  en temel üretim biçimi olan tarım bile elinizden yitip gidebilir.

 

Düşünün ki ; onlarca imparatorluk, verimli Anadolu toprakları için savaşsın…

 

Atalarımız bozkırın hakim olduğu Orta Asya’yı bırakıp gelsin ve Anadolu’ya yerleşerek gelecek nesillere daha iyi imkanlar sunabilmek için can versin.

 

Sen ise tarımı, bir takım yanlış ekonomi politikalarına kurban et, üreticiyi bitir.

 

***

 

Tabi ki kötü günleri geride bırakırız diye ümit ve temenni ediyoruz.

 

Peki öyle mi olacak ?

 

Bilimsel olarak hayır !

 

Allah kerimdir diyenlerimiz var ama onlar da tevekkülden habersiz.

 

Ne yazık ki uluslararası sistem acımasızdır ve hata kabul etmez.

 

Ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler iç piyasa gibi esnek olmayabilir.

 

Olsa bile çok ağır sonuçlar doğurur ve yaptırımları vardır.

 

Bu sonuçların en ağır faturası da vatandaşa çıkar.

 

***

Liyakatı esas almayan, demokrasiyi göz ardı eden ve hukuka müdahalelerde bulunan siyasi otorite, toplumsal yozlaşmanın da önünü açar.

 

Bu durum aynı zamanda ülkenin geleceğini de hem iç hem de dış dinamikler açısından olumsuz şekilde etkiler.

 

Öyle ki ; doğru kararlar alabilen mekanizmaları olmayan bir ülke, dış gelişmeleri de sağlıklı takip edemez.

 

Demokrasinin göz ardı edilmesi ve hukukun bağımsızlık niteliğini yitirmesi ise dışarıya güvensizlik verir.

 

Ne kadar yol yaparsanız yapın, ne kadar alt yapı imkanı sağlarsanız sağlayın, güvenilir bir görüntünüz yoksa beklediğiniz yabancı yatırımcıları ülkenizde göremeyebilirsiniz.

 

Halkı ezme pahasına yabancı yatırımcı çekmek adına döviz kurunda artış yapanlar büyük bir hayal kırıklığında zira beklenen yabancı yatırımcılardan hala ses yok !

 

Sonuç mu ?

 

Yüksek enflasyon altında ezilen, üretim yapamayan, tarımı biten, dışarıya bağımlı bir ülke.

 

***

Ama inanın bu topraklar çok daha ağır şartlar ve imkansızlıklar içerisinde küllerinden yeniden doğdu.

 

Olumsuzluğa kapılmadan hatalardan ders alabilmek ileriye daha da umutla bakabilmek bu işin ilk adımı.

 

Biz ay yıldızlı bayrak altında yaşayan ve kendi ülkesine egemen bireyler olarak bilinçli ve gerçekçi kararlar almak ve onları uygulamak zorundayız.

 

Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün daha önce yaptığı gibi…

Ömer Duran

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.