Dr. Mehmet Ali Altın'ın Aramızdan Ayrılışının 25. Yıldönümünde Rahmetle Anıyoruz

06.12.2021 - 22:39, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Dr. Mehmet Ali Altın'ın Aramızdan Ayrılışının 25. Yıldönümünde Rahmetle Anıyoruz

Kırşehir'in yetiştirdiği en büyük değerlerden olan, Büyük Ozan Neşet Ertaş'ın kendisi için türkü bestelediği, memleketine ve hemşehrilerine sayısız iyiliği dokunan Dr. Mehmet Ali Altın bundan tam 25 yıl önce aramızdan ayrıldı.Kırşehirli iş adamları Oğuz Altın'ın babası, Ercan Malkoç'un ise dayısı olan Dr. Mehmet li Altın'ın ölümü üzerine kendisi ile ilgili çok sayıda yazı kaleme alındı.Gazetemizin merhum yazarı Duran Erdoğan'ın Dr. Mehmet Ali Altın için yazdığı makale on binlerce kişi tarafından okundu ve okunmaya devam ediyor.Biz de merhum doktorumuzun ölüm yıldönümünde Duran Erdoğan tarafından kaleme alınan makaleyi sizlerle tekrar paylaşıyoruz.   DR. MEHMET ALİ ALTIN Kırşehirliler şöyle derler: “Bülbülü altın kafese koymuşlar; istememiş. İllâ ki vatanımı istiyorum!” demiş. Serbest kalınca da gitmiş bir çalıyı vatan ve mekân seçmiş… Bu örnekten yola çıkıp, konumuza dönelim: Eğer bir kişi okuyup, gerekli eğitimi aldıktan, belli bir makam ve mevkî sahibi olduktan sonra geçmişini sorgulayıp, vicdanını yargılayıp kendini doğup büyüdüğü yöresine ve bu yöresinin insanlarına karşı vefa gösterme hususunda sorumlu sayıyor ve sanıyorsa; bu kişinin mayasında, özünde, asaletinde temiz süt, helâl lokma var, demektir. Bu yazımda iyilik yapma yarışında  timsâl (simge) olmuş örnek bir insandan; adamdan, dahası adam gibi adamdan söz edip, birkaç anekdotu sizlerle paylaşmamın doğru davranış olduğunu düşünüyorum: Kimden mi bahsedeceğim: Mesleğe başladığında yaptığı ‘Hipokrat Yemini’ni özüne, nefsine sindirmiş ve bu yemini kendine kural olarak kabul etmiş bir doktordan bahsedeceğim. Soyadı gibi ‘nev-î şahsına münhasır’ özellikleri ve güzellikleriyle anılan, bilinen, sevilen bir doktoru huzura getireceğim. Duanın manevî gücüne inanan imanlı-ihlaslı bir doktoru tanıtıp, takdim edeceğim. Meslek unvanı kendisiyle özdeşleşip adına yakışan bir doktoru yeniden hatırlatacağım. Kim mi? Dr. Mehmet Ali Altın. Kırşehir merkeze bağlı Yağmurlu-Sayobası Köyünde 14 Şubat 1946 tarihinde dünyaya gelen Dr. Mehmet Ali Altın, ilk ve ortaöğrenimini tamamladıktan sonra Tıp Fakültesine girerek doktor olmuştur. Mesleğini büyük bir başarıyla icra edip profesörlüğe kadar yükselmiştir. Ankara Gazi Üniversitesi Başhekimi iken 1995 seçimlerinde Kırşehir'den milletvekili seçilen Dr. Mehmet Ali Altın, yetişip büyüdüğü çevresinden, öz kültüründen de asla kopmamıştır.  Kırşehir türküleri onun vazgeçilmezidir. Kırşehirli tüm sanatçılar da yakın dostudur. Kırşehir milletvekili iken 6 Aralık 1996 tarihinde genç yaşta vefat etmiştir. Ömrüm başkentimiz Ankara’da geçtiği halde; bu zat-ı muhteremle bizzat tanışmak kısmet olmadı. Her neyse! Dr. Mehmet Ali Bey’le ilgili birkaç anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum: Kayın biraderim Mehmet Hilmi Özbir Ayvalık Devlet Hastanesi’nde Sağlık Memuru olarak görev yaparken, sağlık sorunlarına çözüm aramak için Ankara’ya geldi. Misafirimiz oldu. Gazi Hastanesine gidip, bazı tetkikler yaptırıp netice aldıktan sonra, eşime ve bana sonucu şöyle özetledi: “Hastane Başhekiminin Kırşehirli ve adının da Mehmet Ali Altın olduğunu, iyi, insancıl, yardımsever birisi olduğunu bazı arkadaşlarımdan önceden duymuştum. Mehmet Ali Beyin makamına varıp, huzuruna çıktığımda derdimi kendisine yazdığım bir şiirle anlattım. Yanındaki misafirlerine ve bana aynen: “İşte Kırşehirli bu! Gadasını aldığım heç tasalanma! Senin derdinin dermanı Allah’ın izniyle salah olacaktır!” dedi. İlgili yerlere telefon edip, öncelikle tüm tetkiklerimi yaptırıp, teşhisim kondu. Mehmet Ali Bey, hakikaten dedikleri gibi, soyadı gibi meğer ‘Altın’mış. Allah razı olsun.” En büyüğümüz Ali biraderimin oğlu Mehmet, Ankara Gazi Hastanesinin 1993 yılında açtığı hizmetli sınavına girdi. Gerisini Mehmet’den dinliyoruz: Diyor ki Mehmet: “Ben ilkokul mezunuyum. İlk, Orta ve Lise mezunlarıyla birlikte sınava girdim. Soruların neredeyse hiç birisini çözecek bilgiye sahip değilim. Bildiğim tüm ayet ve dualarımı okuyup, Rabb’imden yardım etmesini istedim. Tüm seçenekleri Toto doldurur gibi de doldurdum. Yazılı mülakatta lise mezunları kadar yüksek puan almışım. Komisyon Başkanı Dr. Mehmet Ali Beye: “İlkokul mezunu Kırşehirli birisi yüksek puan aldı. Bilginiz olsun” demişler. Mehmet Ali Bey de “O gencin gururunu incitmeden, sözlü mülakatta kolay gelecek sorular sorun” demiş, olmalı ki ben sınavdan başarıyla geçip işe başladım. Bir öğle yemeği saati sırasında koridorda giderken bir grup idarecilerimizle karşılaştım. Kendilerini selamladım. Birisi bana: Dr. Mehmet Ali Altın’ı tanıyor musun?” diye sordu. Ben de: “Hayır tanımıyorum!” dedim. İdarecilerimiz bu latifeye çok güldüler. Bana bu soruyu soran kişinin hemşerimiz Başhekim Dr. Mehmet Ali Altın olduğunu işte bu ayaküstü muhabbetten sonra öğrendim.” dedi. Kırşehir milletvekili iken amansız bir hastalığa yakalanan ve 1996 yılında çok genç yaşta vefat eden Dr. Mehmet Ali Altın'ın ölümü, her Kırşehirli gibi büyük usta Neşet Ertaş'ı da derinden üzmüştür. Neşet usta Dr. Mehmet Ali Altın'ı aşağıdaki dizelerinde türküyle böyle anlatmaktadır: Çarığınan köyünden gelen Tıp okuyup doktor olan Hastanın halından bilen Doktor Mehmet Ali Altın *** İnsanlık kaynıyor kanı Hizmet vermektir her anı Kardeş bilen tüm insanı Doktor Mehmet Ali Altın *** İnsanlıktır onun yolu Yüreği insanlık dolu Kırşehir'in altın oğlu Doktor Mehmet Ali Altın *** O hep insanları sevmiş Bencilliği çoktan kovmuş Sanki hizmet için doğmuş Doktor Mehmet Ali Altın *** Oturup yerinde durmayan Hiç bir insanı kırmayan Kimseden çıkar görmeyen Doktor Mehmet Ali Altın *** Köyü Yağmurlu Obası Nur olsun doğuran anası Yoksul fakirler babası Doktor Mehmet Ali Altın *** Nice acıları tadan Acı demeyerek yutan Lütuftur bize Tanrı'dan Doktor Mehmet Ali Altın *** Garibim, iyiliği çoktur Bartıl yemez, yüzü aktır Bakana yakışan doktor Sayın Mehmet Ali Altın Neşet ERTAŞ          Sözün özü:  Diyor ki sevgili Peygamber “Üç kişi var: Bunların ölümlerinden sonra bile amel defterleri kapanmayacak, arkalarından sevap yazılmaya devam edecek. 1. Faydalı ilim bırakanlar,  2. Ölümsüz eser (sadaka’yı cariye) yapanlar 3. Hayırlı evlât yetiştirenler.”  Öyle umuyor, öyle inanıyorum; ki, gönüllerde taht kurup, başlarda taç olan Dr. Mehmet Ali Altın bu üç kategorinin hepsinde de yerini alıp, cennet-î alâ’daki başköşeye bağdaş kurup oturmuştur.       Hoşça kalınız.   Duran Erdoğan

Kırşehir'in yetiştirdiği en büyük değerlerden olan, Büyük Ozan Neşet Ertaş'ın kendisi için türkü bestelediği, memleketine ve hemşehrilerine sayısız iyiliği dokunan Dr. Mehmet Ali Altın bundan tam 25 yıl önce aramızdan ayrıldı.Kırşehirli iş adamları Oğuz Altın'ın babası, Ercan Malkoç'un ise dayısı olan Dr. Mehmet li Altın'ın ölümü üzerine kendisi ile ilgili çok sayıda yazı kaleme alındı.Gazetemizin merhum yazarı Duran Erdoğan'ın Dr. Mehmet Ali Altın için yazdığı makale on binlerce kişi tarafından okundu ve okunmaya devam ediyor.Biz de merhum doktorumuzun ölüm yıldönümünde Duran Erdoğan tarafından kaleme alınan makaleyi sizlerle tekrar paylaşıyoruz.

 

DR. MEHMET ALİ ALTIN

Kırşehirliler şöyle derler: “Bülbülü altın kafese koymuşlar; istememiş. İllâ ki vatanımı istiyorum!” demiş. Serbest kalınca da gitmiş bir çalıyı vatan ve mekân seçmiş… Bu örnekten yola çıkıp, konumuza dönelim: Eğer bir kişi okuyup, gerekli eğitimi aldıktan, belli bir makam ve mevkî sahibi olduktan sonra geçmişini sorgulayıp, vicdanını yargılayıp kendini doğup büyüdüğü yöresine ve bu yöresinin insanlarına karşı vefa gösterme hususunda sorumlu sayıyor ve sanıyorsa; bu kişinin mayasında, özünde, asaletinde temiz süt, helâl lokma var, demektir. Bu yazımda iyilik yapma yarışında  timsâl (simge) olmuş örnek bir insandan; adamdan, dahası adam gibi adamdan söz edip, birkaç anekdotu sizlerle paylaşmamın doğru davranış olduğunu düşünüyorum: Kimden mi bahsedeceğim: Mesleğe başladığında yaptığı ‘Hipokrat Yemini’ni özüne, nefsine sindirmiş ve bu yemini kendine kural olarak kabul etmiş bir doktordan bahsedeceğim. Soyadı gibi ‘nev-î şahsına münhasır’ özellikleri ve güzellikleriyle anılan, bilinen, sevilen bir doktoru huzura getireceğim. Duanın manevî gücüne inanan imanlı-ihlaslı bir doktoru tanıtıp, takdim edeceğim. Meslek unvanı kendisiyle özdeşleşip adına yakışan bir doktoru yeniden hatırlatacağım. Kim mi? Dr. Mehmet Ali Altın. Kırşehir merkeze bağlı Yağmurlu-Sayobası Köyünde 14 Şubat 1946 tarihinde dünyaya gelen Dr. Mehmet Ali Altın, ilk ve ortaöğrenimini tamamladıktan sonra Tıp Fakültesine girerek doktor olmuştur. Mesleğini büyük bir başarıyla icra edip profesörlüğe kadar yükselmiştir. Ankara Gazi Üniversitesi Başhekimi iken 1995 seçimlerinde Kırşehir'den milletvekili seçilen Dr. Mehmet Ali Altın, yetişip büyüdüğü çevresinden, öz kültüründen de asla kopmamıştır.  Kırşehir türküleri onun vazgeçilmezidir. Kırşehirli tüm sanatçılar da yakın dostudur. Kırşehir milletvekili iken 6 Aralık 1996 tarihinde genç yaşta vefat etmiştir. Ömrüm başkentimiz Ankara’da geçtiği halde; bu zat-ı muhteremle bizzat tanışmak kısmet olmadı. Her neyse! Dr. Mehmet Ali Bey’le ilgili birkaç anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum: Kayın biraderim Mehmet Hilmi Özbir Ayvalık Devlet Hastanesi’nde Sağlık Memuru olarak görev yaparken, sağlık sorunlarına çözüm aramak için Ankara’ya geldi. Misafirimiz oldu. Gazi Hastanesine gidip, bazı tetkikler yaptırıp netice aldıktan sonra, eşime ve bana sonucu şöyle özetledi: “Hastane Başhekiminin Kırşehirli ve adının da Mehmet Ali Altın olduğunu, iyi, insancıl, yardımsever birisi olduğunu bazı arkadaşlarımdan önceden duymuştum. Mehmet Ali Beyin makamına varıp, huzuruna çıktığımda derdimi kendisine yazdığım bir şiirle anlattım. Yanındaki misafirlerine ve bana aynen: “İşte Kırşehirli bu! Gadasını aldığım heç tasalanma! Senin derdinin dermanı Allah’ın izniyle salah olacaktır!” dedi. İlgili yerlere telefon edip, öncelikle tüm tetkiklerimi yaptırıp, teşhisim kondu. Mehmet Ali Bey, hakikaten dedikleri gibi, soyadı gibi meğer ‘Altın’mış. Allah razı olsun.” En büyüğümüz Ali biraderimin oğlu Mehmet, Ankara Gazi Hastanesinin 1993 yılında açtığı hizmetli sınavına girdi. Gerisini Mehmet’den dinliyoruz: Diyor ki Mehmet: “Ben ilkokul mezunuyum. İlk, Orta ve Lise mezunlarıyla birlikte sınava girdim. Soruların neredeyse hiç birisini çözecek bilgiye sahip değilim. Bildiğim tüm ayet ve dualarımı okuyup, Rabb’imden yardım etmesini istedim. Tüm seçenekleri Toto doldurur gibi de doldurdum. Yazılı mülakatta lise mezunları kadar yüksek puan almışım. Komisyon Başkanı Dr. Mehmet Ali Beye: “İlkokul mezunu Kırşehirli birisi yüksek puan aldı. Bilginiz olsun” demişler. Mehmet Ali Bey de “O gencin gururunu incitmeden, sözlü mülakatta kolay gelecek sorular sorun” demiş, olmalı ki ben sınavdan başarıyla geçip işe başladım. Bir öğle yemeği saati sırasında koridorda giderken bir grup idarecilerimizle karşılaştım. Kendilerini selamladım. Birisi bana: Dr. Mehmet Ali Altın’ı tanıyor musun?” diye sordu. Ben de: “Hayır tanımıyorum!” dedim. İdarecilerimiz bu latifeye çok güldüler. Bana bu soruyu soran kişinin hemşerimiz Başhekim Dr. Mehmet Ali Altın olduğunu işte bu ayaküstü muhabbetten sonra öğrendim.” dedi. Kırşehir milletvekili iken amansız bir hastalığa yakalanan ve 1996 yılında çok genç yaşta vefat eden Dr. Mehmet Ali Altın'ın ölümü, her Kırşehirli gibi büyük usta Neşet Ertaş'ı da derinden üzmüştür. Neşet usta Dr. Mehmet Ali Altın'ı aşağıdaki dizelerinde türküyle böyle anlatmaktadır: Çarığınan köyünden gelen Tıp okuyup doktor olan Hastanın halından bilen Doktor Mehmet Ali Altın *** İnsanlık kaynıyor kanı Hizmet vermektir her anı Kardeş bilen tüm insanı Doktor Mehmet Ali Altın *** İnsanlıktır onun yolu Yüreği insanlık dolu Kırşehir'in altın oğlu Doktor Mehmet Ali Altın *** O hep insanları sevmiş Bencilliği çoktan kovmuş Sanki hizmet için doğmuş Doktor Mehmet Ali Altın *** Oturup yerinde durmayan Hiç bir insanı kırmayan Kimseden çıkar görmeyen Doktor Mehmet Ali Altın *** Köyü Yağmurlu Obası Nur olsun doğuran anası Yoksul fakirler babası Doktor Mehmet Ali Altın *** Nice acıları tadan Acı demeyerek yutan Lütuftur bize Tanrı'dan Doktor Mehmet Ali Altın *** Garibim, iyiliği çoktur Bartıl yemez, yüzü aktır Bakana yakışan doktor Sayın Mehmet Ali Altın Neşet ERTAŞ          Sözün özü:  Diyor ki sevgili Peygamber “Üç kişi var: Bunların ölümlerinden sonra bile amel defterleri kapanmayacak, arkalarından sevap yazılmaya devam edecek. 1. Faydalı ilim bırakanlar,  2. Ölümsüz eser (sadaka’yı cariye) yapanlar 3. Hayırlı evlât yetiştirenler.”  Öyle umuyor, öyle inanıyorum; ki, gönüllerde taht kurup, başlarda taç olan Dr. Mehmet Ali Altın bu üç kategorinin hepsinde de yerini alıp, cennet-î alâ’daki başköşeye bağdaş kurup oturmuştur.       Hoşça kalınız.  

Duran Erdoğan

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.