Adalet Mülkün Temelidir, Deneyip Görelim
GÜNDEM
03.12.2021 - 09:11, Güncelleme:
05.05.2023 - 17:12
Adalet Mülkün Temelidir, Deneyip Görelim
Kimse benim faizi desteklediğimi iddia edemez.
Sadece benim değil bir kesim dışında hiç kimsenin faizi desteklediğini öne süremez.
Faiz indirimine karşı olmakla faize toptan karşı olmak bambaşka bir durum.
Ancak Türkiye'nin içerisinde bulunduğu mevcut koşullarda faiz indirimini desteklemem de mümkün değil.
Burada çok fazla ekonomik terim kullanarak kafa şişirmek istemiyorum.Herkesin anlayacağı dilden anlatalım.
Faiz indirimine gidilerek döviz kurunu artırma politikasını Türkiye daha önce denedi.
Hem de birkaç sene önce…Berat Albayrak döneminde.
Ama bu deneme hüsranla sonuçlandı.
Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye bakanı olarak göreve geldiği 10 Temmuz 2018’de 1 dolar 4,6750 TL idi.Berat Albayrak görevi bıraktığında ise 1 dolar 8,1840 TL’ye ulaşmıştı.Çok değil iki yıllık süre içerisinde dolardaki artış böyleydi.Bu artışa neden olan şey ise Berat Albayrak’ın uyguladığı faiz indirimine bağlı olarak kur artış politikasıydı.Yani Türk Lirasının ucuzlatılması.
Peki ama dövizin TL karşısında artırılmasının sebebi ne olabilirdi ki ?
Bu açıkça söylenmedi zaten kimseye bu durumu da anlatamazdınız fakat Berat Albayrak’ın yakınındaki isimler yabancı yatırımcıların Türkiye’ye çekilmesi için TL’nin değerinin düşürüldüğünü belirten açıklamalarda bulundular.
Ancak ithalatı ihracatından fazla olan bir ülke için kurdaki artış cari dengeyi de sarstı.
Dövize endeksli hammadde maliyetlerinin artması ile birlikte üretim maliyetleri arttı ve bu durum enflasyon olarak geri döndü.
***
Gelişmekte olan ülkeler önce sanayileşerek üretir ve zenginleşmeye bağlı olarak halkın refah seviyesinin artması ile birlikte hizmet sektörü gelişmeye başlar.Gelişmiş ülkelerin ekonomik yapısına baktığınızda en büyük payın hizmet sektörüne ait olduğunu görürsünüz.Ama bu sizi yanıltmasın bu ülkeler ayrıca ciddi birer sanayi ülkesidir.Hatta tarımda dünyanın en iyisidirler ama hizmet sektörüne oranla sanayi ve tarımın aldığı pay daha azdır.
Çin örneğine bakalım.Çin gelişmekte olan bir ülke olarak yüksek teknoloji ve ağır sanayi hamlesi gerçekleştirmekte ve giderek zenginleşmektedir.Zenginleşen Çin’de hizmet alanında da çok sayıda yatırım yapılacak ve gelişmiş bir ülke haline gelecek.
Peki Türkiye’de durum nasıl ? 2002 yılında göreve gelen AK Parti hükümeti döneminde peş peşe gerçekleştirilen özelleştirmeler ile birlikte ciddi bir kaynak yaratılmıştı.Bu kaynaklar sanayiyi geliştirecek yoğun teknolojik ve ağır sanayi yatırımlarını desteklemek yerine hizmet alanında kullanıldı.AK Parti’nin sürekli olarak ‘’yol yaptık’’ dediği yatırımlar o dönemin eseri.
Bununla da kalınmadı.Hastaneler, adliyeler, okullar, köprüler….Çok sayıda hizmet yatırımı devlet eliyle müteahhit firmalara ihale edilerek yapımı gerçekleştirildi.Bu durum ülkede kısa vadede istihdam ve refah yaratsa da uzun vadede reel getirisi ve ömrü olmayan bu ekonomi politikası gelecekte Türkiye’nin başına pahalıya patlayacaktı.
Bir ülkede sanayiyi, teknolojik alt yapıyı geliştirmeden, yüksek katma değer üretmeden hizmet alanında yoğunlaşırsanız sonu felaket olur.Betona odaklı politikalar, yüzde 60'ını inşaat sektörünün oluşturduğu bir ekonomik yapı ortaya çıkardı.
Herşey yapıldı Allah var inkar etmiyoruz.Ama artık bitti !
Sadece bu mu ? Çok sayıda faktör var.Bunlardan en önemli olanı da demokrasi ve hukuk alanındaki gerilemenin ülkeye duyulan yatırım güvenilirliğini azaltması...Bununla birlikte yabancı yatırımcıların hatta yerli sermayenin bile yurt dışına çıktığına şahit olmaktayız.
Üreten bir ülke olmadan hizmet sektörüne ağırlık veren yani rahatlık arayan bir ülke olduğumuz için bugün ekonomik buhran içerisindeyiz.
Hükümet bu durumu ortadan kaldırmak için alt yapısı olmayan bir ekonomi üzerinde çeşitli deneyler yapıyor.Madem faiz indirimine bağlı olarak TL’yi ucuzlatacaktınız, Berat Albayrak’ı neden görevden aldınız? O zaten bu politika ile yeterince deneme yaptı ve olmadığını gördünüz.Tutmadı, neden aynı politikaya geri döndünüz.
Kulislerden bununla ilgili çok sayıda gelen bilgi var.Bunlardan belki de en önemlisinin; Çin’deki yatırımlarını çeken batılı ülkelerin yatırımlarını, Türkiye’ye çekmek için uygun zemin oluşturma çabası olduğunu söyleyebiliriz.
Yani asıl amaç ; yabancı yatırımcıları, ucuz iş gücü ve ucuz üretim maliyetlerine sahip olan Türkiye’ye çekmek.
Peki ama bu gerçekleşir mi ?
Evet yabancı yatırımcı gelir ama BAE veya Katar gibileri gelir.Onlar da var olan yatırımların üzerine çökmek için gelir.Bunu daha önce yaşamadık mı ? Tank Palet fabrikası döviz girdisi karşılığında Katar’a satılmadı mı ? Bunun yanında çok sayıda gayrimenkul Araplara peşkeş çekilmedi mi ?
Arapların üretim yaptığı nerede görülmüş ? Onlar Allah’ın kendilerine bahşettiği petrolü ham şekilde satıp yan gelip yatan, bol bol nargile fokurdatan kişiler değil mi ?
Ya gider Avrupa’da kulüp alır, ya da çölün ortasına koca koca binaları dikerler.O binalar birgün dev hayalet kentleri oluşturacak şimdiden söyleyeyim.
Evet Türkiye’ye yabancı yatırımcı gelir.Yaşanan son gelişmeler Türkiye’nin lehine de çevrilebilir ancak bunu sadece TL’yi ucuzlatarak yapamazsınız.Tüm birimlerinizde liyakatı esas alan görevlendirmelerin yanında demokrasi ve hukuk birimlerinize çeki düzen vermek ve nitelik kazandırmak zorundasınız.Yani ülkenin güvenirliğini artırmalısınız.
Hz. Ömer boşuna , ‘’Adalet mülkün temelidir’’ dememiş.
Deneyin ve görün.
Ömer Duran
Kimse benim faizi desteklediğimi iddia edemez.
Sadece benim değil bir kesim dışında hiç kimsenin faizi desteklediğini öne süremez.
Faiz indirimine karşı olmakla faize toptan karşı olmak bambaşka bir durum.
Ancak Türkiye'nin içerisinde bulunduğu mevcut koşullarda faiz indirimini desteklemem de mümkün değil.
Burada çok fazla ekonomik terim kullanarak kafa şişirmek istemiyorum.Herkesin anlayacağı dilden anlatalım.
Faiz indirimine gidilerek döviz kurunu artırma politikasını Türkiye daha önce denedi.
Hem de birkaç sene önce…Berat Albayrak döneminde.
Ama bu deneme hüsranla sonuçlandı.
Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye bakanı olarak göreve geldiği 10 Temmuz 2018’de 1 dolar 4,6750 TL idi.Berat Albayrak görevi bıraktığında ise 1 dolar 8,1840 TL’ye ulaşmıştı.Çok değil iki yıllık süre içerisinde dolardaki artış böyleydi.Bu artışa neden olan şey ise Berat Albayrak’ın uyguladığı faiz indirimine bağlı olarak kur artış politikasıydı.Yani Türk Lirasının ucuzlatılması.
Peki ama dövizin TL karşısında artırılmasının sebebi ne olabilirdi ki ?
Bu açıkça söylenmedi zaten kimseye bu durumu da anlatamazdınız fakat Berat Albayrak’ın yakınındaki isimler yabancı yatırımcıların Türkiye’ye çekilmesi için TL’nin değerinin düşürüldüğünü belirten açıklamalarda bulundular.
Ancak ithalatı ihracatından fazla olan bir ülke için kurdaki artış cari dengeyi de sarstı.
Dövize endeksli hammadde maliyetlerinin artması ile birlikte üretim maliyetleri arttı ve bu durum enflasyon olarak geri döndü.
***
Gelişmekte olan ülkeler önce sanayileşerek üretir ve zenginleşmeye bağlı olarak halkın refah seviyesinin artması ile birlikte hizmet sektörü gelişmeye başlar.Gelişmiş ülkelerin ekonomik yapısına baktığınızda en büyük payın hizmet sektörüne ait olduğunu görürsünüz.Ama bu sizi yanıltmasın bu ülkeler ayrıca ciddi birer sanayi ülkesidir.Hatta tarımda dünyanın en iyisidirler ama hizmet sektörüne oranla sanayi ve tarımın aldığı pay daha azdır.
Çin örneğine bakalım.Çin gelişmekte olan bir ülke olarak yüksek teknoloji ve ağır sanayi hamlesi gerçekleştirmekte ve giderek zenginleşmektedir.Zenginleşen Çin’de hizmet alanında da çok sayıda yatırım yapılacak ve gelişmiş bir ülke haline gelecek.
Peki Türkiye’de durum nasıl ? 2002 yılında göreve gelen AK Parti hükümeti döneminde peş peşe gerçekleştirilen özelleştirmeler ile birlikte ciddi bir kaynak yaratılmıştı.Bu kaynaklar sanayiyi geliştirecek yoğun teknolojik ve ağır sanayi yatırımlarını desteklemek yerine hizmet alanında kullanıldı.AK Parti’nin sürekli olarak ‘’yol yaptık’’ dediği yatırımlar o dönemin eseri.
Bununla da kalınmadı.Hastaneler, adliyeler, okullar, köprüler….Çok sayıda hizmet yatırımı devlet eliyle müteahhit firmalara ihale edilerek yapımı gerçekleştirildi.Bu durum ülkede kısa vadede istihdam ve refah yaratsa da uzun vadede reel getirisi ve ömrü olmayan bu ekonomi politikası gelecekte Türkiye’nin başına pahalıya patlayacaktı.
Bir ülkede sanayiyi, teknolojik alt yapıyı geliştirmeden, yüksek katma değer üretmeden hizmet alanında yoğunlaşırsanız sonu felaket olur.Betona odaklı politikalar, yüzde 60'ını inşaat sektörünün oluşturduğu bir ekonomik yapı ortaya çıkardı.
Herşey yapıldı Allah var inkar etmiyoruz.Ama artık bitti !
Sadece bu mu ? Çok sayıda faktör var.Bunlardan en önemli olanı da demokrasi ve hukuk alanındaki gerilemenin ülkeye duyulan yatırım güvenilirliğini azaltması...Bununla birlikte yabancı yatırımcıların hatta yerli sermayenin bile yurt dışına çıktığına şahit olmaktayız.
Üreten bir ülke olmadan hizmet sektörüne ağırlık veren yani rahatlık arayan bir ülke olduğumuz için bugün ekonomik buhran içerisindeyiz.
Hükümet bu durumu ortadan kaldırmak için alt yapısı olmayan bir ekonomi üzerinde çeşitli deneyler yapıyor.Madem faiz indirimine bağlı olarak TL’yi ucuzlatacaktınız, Berat Albayrak’ı neden görevden aldınız? O zaten bu politika ile yeterince deneme yaptı ve olmadığını gördünüz.Tutmadı, neden aynı politikaya geri döndünüz.
Kulislerden bununla ilgili çok sayıda gelen bilgi var.Bunlardan belki de en önemlisinin; Çin’deki yatırımlarını çeken batılı ülkelerin yatırımlarını, Türkiye’ye çekmek için uygun zemin oluşturma çabası olduğunu söyleyebiliriz.
Yani asıl amaç ; yabancı yatırımcıları, ucuz iş gücü ve ucuz üretim maliyetlerine sahip olan Türkiye’ye çekmek.
Peki ama bu gerçekleşir mi ?
Evet yabancı yatırımcı gelir ama BAE veya Katar gibileri gelir.Onlar da var olan yatırımların üzerine çökmek için gelir.Bunu daha önce yaşamadık mı ? Tank Palet fabrikası döviz girdisi karşılığında Katar’a satılmadı mı ? Bunun yanında çok sayıda gayrimenkul Araplara peşkeş çekilmedi mi ?
Arapların üretim yaptığı nerede görülmüş ? Onlar Allah’ın kendilerine bahşettiği petrolü ham şekilde satıp yan gelip yatan, bol bol nargile fokurdatan kişiler değil mi ?
Ya gider Avrupa’da kulüp alır, ya da çölün ortasına koca koca binaları dikerler.O binalar birgün dev hayalet kentleri oluşturacak şimdiden söyleyeyim.
Evet Türkiye’ye yabancı yatırımcı gelir.Yaşanan son gelişmeler Türkiye’nin lehine de çevrilebilir ancak bunu sadece TL’yi ucuzlatarak yapamazsınız.Tüm birimlerinizde liyakatı esas alan görevlendirmelerin yanında demokrasi ve hukuk birimlerinize çeki düzen vermek ve nitelik kazandırmak zorundasınız.Yani ülkenin güvenirliğini artırmalısınız.
Hz. Ömer boşuna , ‘’Adalet mülkün temelidir’’ dememiş.
Deneyin ve görün.
Ömer Duran
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.