Soykırım Yalanı

GÜNDEM 25.04.2021 - 23:59, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Soykırım Yalanı

Tehcir Kanunu veya resmî adıyla Sevk ve İskân Kanunu, 27 Mayıs 1915'te Osmanlı hükûmeti tarafından I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusu ile karşı karşıya gelebilecek iç unsurların savaş bölgelerinden uzak yerlere devlet eliyle gönderilmesi için çıkarılan göç kanunu...                Yer değiştirme uygulaması Ermeni çevreleri ve hasım devletlerce "Ermeni katliamı ve soykırımı" olarak adlandırılmış ve Osmanlılara karşı büyük bir propaganda kampanyası başlatılmıştır.              Oysa soykırım; “ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesi”dir. Bu suç, direkt olarak bir hükümet tarafından veya onun rıza göstermesi ile işlenebilir.               Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, dünyada soykırım suçunu önlemek ve cezalandırmak için 1948'de "Soykırım Sözleşmesi”ni kabul etmiş ve Türkiye de bu sözleşmeye 1950 yılında taraf olmuştur.              Soykırım dendiğinde Nazilerin, Yahudi ve diğer etnik gruplara karşı giriştikleri kitlesel kıyım akla gelir.              1939-1945 yılları arasında 5-6 milyon Yahudi, 3 milyondan fazla Sovyet  savaş tutsağı, birer milyondan fazla Polonya ve Yugoslavya sivil halkı,  200.000 civarında Çingene ve 70.000 özürlü insanın canına kıyılmıştır. İşte soykırım budur.               Ermeni iddialarının ve yalanlarının aksine, 1915 yılında Doğu Anadolu bölgesindeki Ermenilerin daha güvenli topraklara göç ettirilmesi uygulaması, Ermenilerin ve cephelerin güvenliğini sağlamaya yönelik bir harekettir ve soykırımla hiç bir ilgisi yoktur.                Ermenilerin D.Anadolu'da savaş ve göç sırasında kayıplar verdikleri doğrudur. Ancak bu kayıplar, Doğu Anadolu'da yaşanan savaş ve isyanlar nedeniyle asayişin sağlıklı olarak sağlanamaması, araç, yakıt, gıda, ilaç yetersizliği,                 Ağır iklim koşulları ile tifüs gibi salgın hastalıklar nedeniyle meydana gelmiştir. Hiçbir şekilde kasıtlı ve planlı bir katliam söz konusu değildir.                Aslında Ermeniler, geçmişte hakimiyeti altında yaşadıkları devletlere ihanetlerinden dolayı bir çok kez buna benzer göç hareketlerine tabi tutulmuşlardır.   ERMENİLERE İLK TEHCİRİ TÜRKLER UYGULAMAMIŞTIR                Sasaniler 379'larda 70.000 Ermeni’yi İran'a, Bizanslılar önce Konstans 654 yılında  Tercan’daki 800 Ermeni aileyi Kuzey Afrika’ya ,1025'lerde Doğu Anadolu'daki 40.000 Ermeni'yi Sivas ve Kayseri'ye, Memluklar 1250'lerde 10.000 kadar Ermeni'yi Mısır'a, 1743'de İranlılar 24.000 Ermeni'yi İran içlerine ve 1777'de Kırım'ı işgal eden  Ruslar bölgedeki binlerce Ermeni'yi steplere sürmüştür. Prof. Dr. İlber ORTAYLI'nin dediği gibi; “1915 Ermeni Tehciri, ihtimal dahilindeki bir isyana karşı düşünülmüş bir tedbir değildir. 1915’teki zorunlu göç kararı, fiilen ortaya çıkan isyana ve düşman ordusuyla işbirliğine karşı alınan ve günün şartları içinde kaçınılmaz olan bir karardır.”    Son söz de Mehmet Akif'ten;  Tarihlerini unutup Türk'e "Soykırım" yaftası atan alçaklara ve içerideki destekçi kahpelere gelsin...   TÜKÜRÜN.. "Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün! Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün! Tükürün milleti alçakça vuran darbelere! Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!" Bilgehan Altaş

Tehcir Kanunu veya resmî adıyla Sevk ve İskân Kanunu, 27 Mayıs 1915'te Osmanlı hükûmeti tarafından I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusu ile karşı karşıya gelebilecek iç unsurların savaş bölgelerinden uzak yerlere devlet eliyle gönderilmesi için çıkarılan göç kanunu...

 

             Yer değiştirme uygulaması Ermeni çevreleri ve hasım devletlerce "Ermeni katliamı ve soykırımı" olarak adlandırılmış ve Osmanlılara karşı büyük bir propaganda kampanyası başlatılmıştır.


             Oysa soykırım; “ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesi”dir. Bu suç, direkt olarak bir hükümet tarafından veya onun rıza göstermesi ile işlenebilir.


              Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, dünyada soykırım suçunu önlemek ve cezalandırmak için 1948'de "Soykırım Sözleşmesi”ni kabul etmiş ve Türkiye de bu sözleşmeye 1950 yılında taraf olmuştur.


             Soykırım dendiğinde Nazilerin, Yahudi ve diğer etnik gruplara karşı giriştikleri kitlesel kıyım akla gelir.


             1939-1945 yılları arasında 5-6 milyon Yahudi, 3 milyondan fazla Sovyet  savaş tutsağı, birer milyondan fazla Polonya ve Yugoslavya sivil halkı,  200.000 civarında Çingene ve 70.000 özürlü insanın canına kıyılmıştır. İşte soykırım budur.


              Ermeni iddialarının ve yalanlarının aksine, 1915 yılında Doğu Anadolu bölgesindeki Ermenilerin daha güvenli topraklara göç ettirilmesi uygulaması, Ermenilerin ve cephelerin güvenliğini sağlamaya yönelik bir harekettir ve soykırımla hiç bir ilgisi yoktur.


               Ermenilerin D.Anadolu'da savaş ve göç sırasında kayıplar verdikleri doğrudur. Ancak bu kayıplar, Doğu Anadolu'da yaşanan savaş ve isyanlar nedeniyle asayişin sağlıklı olarak sağlanamaması, araç, yakıt, gıda, ilaç yetersizliği, 

               Ağır iklim koşulları ile tifüs gibi salgın hastalıklar nedeniyle meydana gelmiştir. Hiçbir şekilde kasıtlı ve planlı bir katliam söz konusu değildir.


               Aslında Ermeniler, geçmişte hakimiyeti altında yaşadıkları devletlere ihanetlerinden dolayı bir çok kez buna benzer göç hareketlerine tabi tutulmuşlardır.

 

ERMENİLERE İLK TEHCİRİ TÜRKLER UYGULAMAMIŞTIR


               Sasaniler 379'larda 70.000 Ermeni’yi İran'a, Bizanslılar önce Konstans 654 yılında  Tercan’daki 800 Ermeni aileyi Kuzey Afrika’ya ,1025'lerde Doğu Anadolu'daki 40.000 Ermeni'yi Sivas ve Kayseri'ye, Memluklar 1250'lerde 10.000 kadar Ermeni'yi Mısır'a, 1743'de İranlılar 24.000 Ermeni'yi İran içlerine ve 1777'de Kırım'ı işgal eden  Ruslar bölgedeki binlerce Ermeni'yi steplere sürmüştür.


Prof. Dr. İlber ORTAYLI'nin dediği gibi;
“1915 Ermeni Tehciri, ihtimal dahilindeki bir isyana karşı düşünülmüş bir tedbir değildir. 1915’teki zorunlu göç kararı, fiilen ortaya çıkan isyana ve düşman ordusuyla işbirliğine karşı alınan ve günün şartları içinde kaçınılmaz olan bir karardır.” 

 

Son söz de Mehmet Akif'ten;
 Tarihlerini unutup Türk'e "Soykırım" yaftası atan alçaklara ve içerideki destekçi kahpelere gelsin...


 
TÜKÜRÜN..

"Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün!
Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!
Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!"

Bilgehan Altaş

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.