FETÖ ve PKK Tarihçesi !

DİĞER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 05.08.2016 - 10:45, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

FETÖ ve PKK Tarihçesi !

  1938 gününden itibaren,Türk Milleti  Atatürk'ü kaybetmenin acısını yaşarken; TÜRK düşmanları sinsi sinsi geliştiler ve bu günlere gelmelerinde önemli rol oynadılar. "Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün". Sözünü söyleyenin, Türkiye toprakları üzerinde bir Kürdistan kurma düşüncesi olan,Kürt Said ya da çoğunun bildiği adıyla Nurculuğun kurucusu Said-i Nursi olduğu bilinmektedir. Bu sözler,yıllar önce yayın yapan Özgür Ülke gazetesinde yayınlanmıştır. Nurculuk savaşla ulaşılamayan bir hedefin sinsi bir düşünce yapısı ile başarılması çabasıdır. Bu çabanın ana hedefinde, Türkiye"nin doğusunda bağımsız bir Kürdistan kurma planı yatmaktadır. Devlet ve ordu gelenekleri olmadığından dolayı sonları hep bozgun ve hezimetler olmuştur. 1876 yılında Bitlis"in Nurs köyünde dünyaya gelen Said-i Nursi bağımsız Kürdistan çalışmalarına, II. Abdülhamit  zamanında başlar. Bu zamanlar, Türk topraklarının birer birer elden çıktığı zamanlardır. Said-i Nursi de bu durumdan yararlanmak için Abdülhamit"e bir dilekçe ile başvurur. Dilekçede Kürdistan'ın geleceği , için Kürdistan olarak adlandırdığı bölgede, 3 tane medrese açılmasını ve bu burada Kürt gençlerinin eğitim görmesini ister. II. Abdülhamit bunun altındaki sinsi planı hemen  fark eder.Bu dilekçeden sonra Said-i Nursi"yi önce sürgüne göndermeyi düşünür. Fakat akli dengesinin yerinde olmadığını anladığından tımarhaneye kapatılması kararlaştırılmıştır. Said-Nursi; "Zalimler için yaşasın cehennem!" sözünü Abdülhamit için söylediği kayıtlarda belirtilmektedir. 31 Mart ayaklanmasında da Kürt Said, yeniden sahneye çıkar. İngilizlerin tek bir kurşun atmadan bir  Türk toprağı olan Kıbrıs"ı ele geçirmesinden büyük bir sevinç duyarlar. 31 Mart ayaklanmasında birçok,Türk subayını vahşice katlettikleri halde Hıristiyanların kapısına birer nöbetçi koyarak onları korurlar. Yağmalanan Türkler ise umurlarında değildir. Fakat Mustafa Kemal"in kurmay başkanlığını yaptığı Yıldırım Orduları çok geçmeden bu isyanı bastırınca Isparta'ya sürülür. Bu andan itibaren Kürt Said Mustafa Kemal'i artık unutamayacak ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı tüm kinini kusacaktır. Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı"ndan yenik çıkınca Said-i Nursi tekrar sahneye çıkar. İngilizlerin güdümünde Kürt Teali Cemiyeti"ni kurar ve İngilizlerin işgal planlarına uygun olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yeniden Kürdistan düşleri görmeye başlar. Cumhuriyet"in ilanından sonra da Kürtlerin isyan dalgası devam eder. Said-i Nursi de bu isyanlara katılır. Şeyh Sait"in isyanına katıldığından dolayı yeniden sürgüne gönderilir. Şeyh Sait Türk Ulusu"na karşı bu hainliğinin bedelini darağacında sallanarak öder. Gülen hareketi, Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelerde eğitim ve sosyal amaçlı faaliyetler gösteren bir organizasyon haline getiril ilmiştir. Eğitimde, Gülen tarafından "altın nesil" olarak ifade edilen bir insan modelini yetiştirme amaçlı ev, okul, dershane, kültür merkezleri, üniversite gibi kurumlar oluşturuldu. Ayrıca cemaatin bu faaliyetlerini finanse etmek için kullandığı, yardım organizasyonlarını gerçekleştirdiği çeşitli vakıf ve dernekleri ile ticari faaliyet gösteren basın yayın kuruluşları, hastaneleri ve finans kurumları hızla çoğalmaya başladı. Geçmişin acılarının intikamını almak isteyen Türk ve İslam düşmanı dış güçler,dini kisveler altında küresel çeteler, 1985 de Nur Mason Locasını kurarak,yetiştirdikleri tetikçilerle ülkemiz üzerinde akla hayale gelmedik alçaklıkları sergilemişlerdir. Bazı paşaların Mason Localarına kayıtlı olması,çalışmalarını sinsice devam ettirmeleri ve kendilerine tabi olmayanları ordudan uzaklaştırmak için sergiledikleri kumpasları mağdurlardan dinliyoruz. Hazreti Muhammed'siz bir İslami ortaya çıkarmaya, Ilımlı İslam adıyla,dinler arası diyalogla,medeniyetler arası diyaloglarla halkı uyutmaya,saçma sapan programlarla  devam etmişlerdir. Ne yazık ki; devleti yönetenler, bu tehlikeyi ya sezememişler, veya bilerek tavizler vermişlerdir. Devletin en önemli yerlerine yerleştirdikleri militanlarıyla adım adım darbeye zemin hazırlamışlardır. Orta doğu'da dökülen kanların projelerini çizen emperyalist güçler, yıllarca İran- Irak savaşının sürmesini sağlamışlardır. Hala Orta doğu'da ve İslam Ülkelerinde dökülen kanların sorumluluğu Haçlı ruhu taşıyan bu güçlerdedir. Senaryoları bunlar yazıyor, uygulamaları kuklalar ve yetiştirdikleri Haşhaş iler uyguluyorlar. Oy uğruna bunlara taviz ve destek verenler, yeni yeni gerçekleri öğreniyorlar.Başta Milli Eğitimimiz olmak üzere diğer kurum ve kuruluşları büyük ölçüde ele geçirmişler ve darbeye hazırlanma fırsatını bulmuşlardır. Yüzlerce insanımızı, polisimizi ve askerimizi gözlerini kırpmadan şehit eden, Ankara'nın beyni olan Meclisimizi  ve Özel Harekat Merkezlerini bombalayan bu satılmışları, emir verenleri, destek olanları halk olarak cezalandırılmasını, idamların geri gelmesini istiyoruz. Nato ile ilişkilerin, İncirlik üssünün kapatılmasında yararlar görüyoruz. Türk Milleti, kendine gelmeye başladı.Dayanışma,kaynaşma ve ülkesine sahip çıkma hareketleri bizleri gururlandırıyor. Birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim.Bu şer güçlerin tekrar oyundan oyuna geçebileceklerini unutmayalım. Türk'ün, Türk'ten başka dostunun olmadığını artık idrak edelim. Çekinmeden, "Ne mutlu Türk'üm Diyebilelim." Saygılarımla...                     Ali Aydemir  
  1938 gününden itibaren,Türk Milleti  Atatürk'ü kaybetmenin acısını yaşarken; TÜRK düşmanları sinsi sinsi geliştiler ve bu günlere gelmelerinde önemli rol oynadılar. "Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün". Sözünü söyleyenin, Türkiye toprakları üzerinde bir Kürdistan kurma düşüncesi olan,Kürt Said ya da çoğunun bildiği adıyla Nurculuğun kurucusu Said-i Nursi olduğu bilinmektedir. Bu sözler,yıllar önce yayın yapan Özgür Ülke gazetesinde yayınlanmıştır. Nurculuk savaşla ulaşılamayan bir hedefin sinsi bir düşünce yapısı ile başarılması çabasıdır. Bu çabanın ana hedefinde, Türkiye"nin doğusunda bağımsız bir Kürdistan kurma planı yatmaktadır. Devlet ve ordu gelenekleri olmadığından dolayı sonları hep bozgun ve hezimetler olmuştur. 1876 yılında Bitlis"in Nurs köyünde dünyaya gelen Said-i Nursi bağımsız Kürdistan çalışmalarına, II. Abdülhamit  zamanında başlar. Bu zamanlar, Türk topraklarının birer birer elden çıktığı zamanlardır. Said-i Nursi de bu durumdan yararlanmak için Abdülhamit"e bir dilekçe ile başvurur. Dilekçede Kürdistan'ın geleceği , için Kürdistan olarak adlandırdığı bölgede, 3 tane medrese açılmasını ve bu burada Kürt gençlerinin eğitim görmesini ister. II. Abdülhamit bunun altındaki sinsi planı hemen  fark eder.Bu dilekçeden sonra Said-i Nursi"yi önce sürgüne göndermeyi düşünür. Fakat akli dengesinin yerinde olmadığını anladığından tımarhaneye kapatılması kararlaştırılmıştır. Said-Nursi; "Zalimler için yaşasın cehennem!" sözünü Abdülhamit için söylediği kayıtlarda belirtilmektedir. 31 Mart ayaklanmasında da Kürt Said, yeniden sahneye çıkar. İngilizlerin tek bir kurşun atmadan bir  Türk toprağı olan Kıbrıs"ı ele geçirmesinden büyük bir sevinç duyarlar. 31 Mart ayaklanmasında birçok,Türk subayını vahşice katlettikleri halde Hıristiyanların kapısına birer nöbetçi koyarak onları korurlar. Yağmalanan Türkler ise umurlarında değildir. Fakat Mustafa Kemal"in kurmay başkanlığını yaptığı Yıldırım Orduları çok geçmeden bu isyanı bastırınca Isparta'ya sürülür. Bu andan itibaren Kürt Said Mustafa Kemal'i artık unutamayacak ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı tüm kinini kusacaktır. Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı"ndan yenik çıkınca Said-i Nursi tekrar sahneye çıkar. İngilizlerin güdümünde Kürt Teali Cemiyeti"ni kurar ve İngilizlerin işgal planlarına uygun olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yeniden Kürdistan düşleri görmeye başlar. Cumhuriyet"in ilanından sonra da Kürtlerin isyan dalgası devam eder. Said-i Nursi de bu isyanlara katılır. Şeyh Sait"in isyanına katıldığından dolayı yeniden sürgüne gönderilir. Şeyh Sait Türk Ulusu"na karşı bu hainliğinin bedelini darağacında sallanarak öder. Gülen hareketi, Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelerde eğitim ve sosyal amaçlı faaliyetler gösteren bir organizasyon haline getiril ilmiştir. Eğitimde, Gülen tarafından "altın nesil" olarak ifade edilen bir insan modelini yetiştirme amaçlı ev, okul, dershane, kültür merkezleri, üniversite gibi kurumlar oluşturuldu. Ayrıca cemaatin bu faaliyetlerini finanse etmek için kullandığı, yardım organizasyonlarını gerçekleştirdiği çeşitli vakıf ve dernekleri ile ticari faaliyet gösteren basın yayın kuruluşları, hastaneleri ve finans kurumları hızla çoğalmaya başladı. Geçmişin acılarının intikamını almak isteyen Türk ve İslam düşmanı dış güçler,dini kisveler altında küresel çeteler, 1985 de Nur Mason Locasını kurarak,yetiştirdikleri tetikçilerle ülkemiz üzerinde akla hayale gelmedik alçaklıkları sergilemişlerdir. Bazı paşaların Mason Localarına kayıtlı olması,çalışmalarını sinsice devam ettirmeleri ve kendilerine tabi olmayanları ordudan uzaklaştırmak için sergiledikleri kumpasları mağdurlardan dinliyoruz. Hazreti Muhammed'siz bir İslami ortaya çıkarmaya, Ilımlı İslam adıyla,dinler arası diyalogla,medeniyetler arası diyaloglarla halkı uyutmaya,saçma sapan programlarla  devam etmişlerdir. Ne yazık ki; devleti yönetenler, bu tehlikeyi ya sezememişler, veya bilerek tavizler vermişlerdir. Devletin en önemli yerlerine yerleştirdikleri militanlarıyla adım adım darbeye zemin hazırlamışlardır. Orta doğu'da dökülen kanların projelerini çizen emperyalist güçler, yıllarca İran- Irak savaşının sürmesini sağlamışlardır. Hala Orta doğu'da ve İslam Ülkelerinde dökülen kanların sorumluluğu Haçlı ruhu taşıyan bu güçlerdedir. Senaryoları bunlar yazıyor, uygulamaları kuklalar ve yetiştirdikleri Haşhaş iler uyguluyorlar. Oy uğruna bunlara taviz ve destek verenler, yeni yeni gerçekleri öğreniyorlar.Başta Milli Eğitimimiz olmak üzere diğer kurum ve kuruluşları büyük ölçüde ele geçirmişler ve darbeye hazırlanma fırsatını bulmuşlardır. Yüzlerce insanımızı, polisimizi ve askerimizi gözlerini kırpmadan şehit eden, Ankara'nın beyni olan Meclisimizi  ve Özel Harekat Merkezlerini bombalayan bu satılmışları, emir verenleri, destek olanları halk olarak cezalandırılmasını, idamların geri gelmesini istiyoruz. Nato ile ilişkilerin, İncirlik üssünün kapatılmasında yararlar görüyoruz. Türk Milleti, kendine gelmeye başladı.Dayanışma,kaynaşma ve ülkesine sahip çıkma hareketleri bizleri gururlandırıyor. Birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim.Bu şer güçlerin tekrar oyundan oyuna geçebileceklerini unutmayalım. Türk'ün, Türk'ten başka dostunun olmadığını artık idrak edelim. Çekinmeden, "Ne mutlu Türk'üm Diyebilelim." Saygılarımla...

                    Ali Aydemir

 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.