Emaneti Kime Bırakmalıyız ?

DİĞER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 30.03.2019 - 20:27, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Emaneti Kime Bırakmalıyız ?

İnsanı bozdular, insanı! Öyle ki; "Bir el gökten uzanıp insanların ensesinden omurgalarını çekip almış gibi!" Bir adabı vardı her şeyin… Mesela karşıdan gelene selam verilirdi kim olduğuna bakmaksızın, yürüyen durana, ayaktaki oturana selam verirdi. Bir ortama büyükler geldiğinde küçükler kalkıp yer verirdi; başka oturacak yerler olmasına rağmen. Bir bacımız gebe ise ona nezaketle yardım edilir, yük taşıtılmazdı. Kadın, ana olduğu için önce kadınlar denirdi. Sözün aslı önce analardı. Esnaf siftah yaptığında komşusunun yapıp yapmadığını bilirdi, ikinci müşterisi geldiğinde siftah yapmayan komşusuna yönlendirirdi. Birbirinin yüzüne bakabilirdi insanlar, göz göze gelmekten kaçınmaz, bakışlar karşılaşınca da tebessüm ederlerdi iyi dilekler eşliğinde. İnsanlar birbirine bir şeyler ikram etmek isterdi. Yemek yiyeceği zaman yanına arkadaş arardı. Birinin ayağı taşa takılıp düşse yakındaki en az üç kişi koşardı. Gözleri mahzun bakıyorsa sokaktaki bir çocuğun, bilirdi komşusu onun aç olduğunu; salça sürer ekmeğe verirdi mahallenin çocuklarına. Yan sokakta cenaze olsa televizyon açmazdı diğer sokaktakiler. Bayrağımızın dalgalandığı yerden geçen gencimiz yaşlımız, yürüyüşünü düzeltirdi, vatana, millete, bayrağa ve değerlerimize saygısızlık olmasın diye. Bir aksilik yaşandığında önce kalbine bakardı insanımız, "nerede hata yaptım" diye. İnsanı bozdular, insanı! Un ufak ettiler kemiklerini, çekip aldılar omurgasını, et yığını kıldılar; hangi kap uzatılsa su gibi şeklini alan! Güzel olan tüm hasletlerini yitirmiş, yaptığı her yanlışa yanlış bir gerekçe bulmuş, bir mitomandan hallice söylediği yalana inanmış bir insan oldu milletimiz. Biliyorum ki iyi olacak! Biliyorum ki güzel olacak! Biliyorum ki başaracağız! İnsanımızı, insanlığımızı yeniden kazanacağız… Kader gayrete aşıktır… Ha gayret! Bir seçim ki yarın yine kapımızda. Şehrimizi, verdiğimiz vergilerden şehrimiz için ayrılan bütçeyi idare edecek, şehrimize gelen yatırımcı-girişimciyi ağırlayıp azizleyecek, nasibiyle gelen misafirin getirdiği on nasibin dokuzunu şehrimizin insanlarına pay edecek belediye başkanımızı seçeceğiz. Unutulmaya ki bu saydığım görevleri bizim yerimize yerine getirecek kişiyi seçeceğiz. Kendimize bir sahip, bir patron seçmiyoruz. Düşünelim: bir iş yeri açtık ve başka bir şehirde işlerimiz var. Yerimize birini bırakacağız. Kimi bırakırız? Nasıl biri olmalı bizim yerimize iş yerimizi yönetecek kişi? Kasamızı emanet edebilir miyiz? İtibarımızı emanet edebilir miyiz? Güzel milletim, sevgili hemşehrilerim! Bir belediye seçimi değil mi menfaatime bakayım demeden feraset, basiret ve samimiyetle emaneti ehline teslim edelim. Güzel hasletleri yitirmeyenlere, yitirmeyeceklere verelim emaneti…


İnsanı bozdular, insanı!

Öyle ki;
"Bir el gökten uzanıp insanların ensesinden omurgalarını çekip almış gibi!"

Bir adabı vardı her şeyin…
Mesela karşıdan gelene selam verilirdi kim olduğuna bakmaksızın,
yürüyen durana, ayaktaki oturana selam verirdi.

Bir ortama büyükler geldiğinde küçükler kalkıp yer verirdi; başka oturacak yerler olmasına rağmen.

Bir bacımız gebe ise ona nezaketle yardım edilir, yük taşıtılmazdı.

Kadın, ana olduğu için önce kadınlar denirdi. Sözün aslı önce analardı.

Esnaf siftah yaptığında komşusunun yapıp yapmadığını bilirdi, ikinci müşterisi geldiğinde siftah yapmayan komşusuna yönlendirirdi.

Birbirinin yüzüne bakabilirdi insanlar, göz göze gelmekten kaçınmaz, bakışlar karşılaşınca da tebessüm ederlerdi iyi dilekler eşliğinde.

İnsanlar birbirine bir şeyler ikram etmek isterdi. Yemek yiyeceği zaman yanına arkadaş arardı.

Birinin ayağı taşa takılıp düşse yakındaki en az üç kişi koşardı.

Gözleri mahzun bakıyorsa sokaktaki bir çocuğun, bilirdi komşusu onun aç olduğunu; salça sürer ekmeğe verirdi mahallenin çocuklarına.

Yan sokakta cenaze olsa televizyon açmazdı diğer sokaktakiler.

Bayrağımızın dalgalandığı yerden geçen gencimiz yaşlımız, yürüyüşünü düzeltirdi, vatana, millete, bayrağa ve değerlerimize saygısızlık olmasın diye.

Bir aksilik yaşandığında önce kalbine bakardı insanımız, "nerede hata yaptım" diye.

İnsanı bozdular, insanı!
Un ufak ettiler kemiklerini, çekip aldılar omurgasını, et yığını kıldılar; hangi kap uzatılsa su gibi şeklini alan!

Güzel olan tüm hasletlerini yitirmiş, yaptığı her yanlışa yanlış bir gerekçe bulmuş, bir mitomandan hallice söylediği yalana inanmış bir insan oldu milletimiz.

Biliyorum ki iyi olacak!
Biliyorum ki güzel olacak!
Biliyorum ki başaracağız!

İnsanımızı, insanlığımızı yeniden kazanacağız…
Kader gayrete aşıktır…
Ha gayret!

Bir seçim ki yarın yine kapımızda.
Şehrimizi, verdiğimiz vergilerden şehrimiz için ayrılan bütçeyi idare edecek, şehrimize gelen yatırımcı-girişimciyi ağırlayıp azizleyecek, nasibiyle gelen misafirin getirdiği on nasibin dokuzunu şehrimizin insanlarına pay edecek belediye başkanımızı seçeceğiz.

Unutulmaya ki bu saydığım görevleri bizim yerimize yerine getirecek kişiyi seçeceğiz. Kendimize bir sahip, bir patron seçmiyoruz.

Düşünelim: bir iş yeri açtık ve başka bir şehirde işlerimiz var. Yerimize birini bırakacağız.
Kimi bırakırız?
Nasıl biri olmalı bizim yerimize iş yerimizi yönetecek kişi?
Kasamızı emanet edebilir miyiz?
İtibarımızı emanet edebilir miyiz?

Güzel milletim, sevgili hemşehrilerim!
Bir belediye seçimi değil mi menfaatime bakayım demeden feraset, basiret ve samimiyetle emaneti ehline teslim edelim.
Güzel hasletleri yitirmeyenlere, yitirmeyeceklere verelim emaneti…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.