DARBECİLERDEN ÇOK DARBE YEMİŞ MİLLETİM… ARTIK UYAN!

DİĞER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 18.07.2016 - 16:54, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

DARBECİLERDEN ÇOK DARBE YEMİŞ MİLLETİM… ARTIK UYAN!

            İçimizdeki ‘hain’lerin ‘dış güçler’ tarafından organize edilen bir darbe girişimine 15 Temmuz 2016 Cuma günü akşamı yine tanık olduk. Bu necip milletin sağduyusu, millî birlik ve beraberlik anlayışı sayesinde -çok şükür- bu belâyı da atlattık. Ucuz atlattık diyemiyorum; zira, teknolojinin imkânlarını kullanan hainler yine millî ve manevî kutsallarımızı bombaladı, talan etti, masûm vatandaşımızın canını, malını aldı. Kim ne derse desin: Darbenin iyisini, güzelini, mükemmelini hiç görmedim. 27 Mayıs 1960 ihtilâli, 1971 muhtırası (darbesi) 12 Eylül 1980 darbesi bu milleti perişan etti. Ülkeyi kaosa, bataklığa, geriye götürdü. Darbeler, sadece darbecilerin kirli emellerine hizmet etti. Vatandaşın eline, cebine giren bir şey olmadı. Ey benim okumaz yazmaz milletim! Ne olur şu elindeki ‘akıllı telefon’lardan, kahvehane muhabbetlerinden, cami avlusundaki dedikodulardan, park ve bahçelerdeki dost muhabbetlerinden biraz uzaklaşıp, şu yakın tarihimizi bir oku, ne olur! Hem darbelerin öteki yüzünü, hem dış ve iç düşmanları tanırsın. Ayrıca bu güzel dünyayı soyup-soğana çeviren emperyalistlerin kim olduklarını öğrenir; öte yandan sömürü amaçlı kurdukları istihbarat örgütlerinin de yaptıklarını ve yapmak istediklerini, hedef ve amaçlarını iyice bellersin. Birilerinin anlattıklarıyla avunmaz; sosyal medyadaki yalan-yanlış propagandalara esir olmazsın. En iyisi kendin gibi olur, kendin gibi düşünür ve kendi kişiliğinle yücelir, yükselir, derin ivme kazanırsın. Dünya’da düzen kurulduğunda ‘böl-parçala-yut’ dümeni ve düzeni var idi. Yani, dün sistem böyleydi, bu gün yine böyle ve yarın da yine gidişat yine böyle olacaktır. Kötüler, her zamanda ve hemen her zeminde var oldukça değişen elbette bir şey olmayacak. Amma ve lâkin kendi kimliğimizi, kendi kişiliğimizi özellikle, dış güçlerinin güdümüne verirsek; asırlarca dünyaya adaletle hükmetmiş bir milletin torunları olamadığımızı yine kendimiz tüm medenî âleme duyurmuş olacağız. Aramızda yaşayanlardan adını ‘Türk ve islâm’ kültüründen almış insanların güvenirliğine artık emin olamıyoruz. Bu dediğime örnekleri çoğaltarak açıklamam mümkün ama en günceli ‘Cemaat’ denen ve özellikle de ‘Paralel Devlet Yapısı’ oluşumunu gerçekleştirmeye çalışan bölücü-yıkıcı-parçalayıcıların yaptıklarıdır. Başı, yani beyni dışarıda, kökü içeride beslendiği sürece; inananlar, aldatılanlar olduğu müddetçe bu alavere-dalavereciler bitmez-tükenmez. Sanılmasın ki, bu operasyonla bunların kökü kazındı. Yarın bir başka isimle devam edeceğini ben garip, sade bir vatandaş olarak pusuda bekleyen yedeklerinin ayak seslerini duyar gibiyim… Fetullah Gülen ve ekibinden bazılarını yakından bilen ve şahsen tanıyanlardan birisiyim. Kendimi, oğlumu ve kızımı bunlardan kurtarıncaya kadar neler çektiğimi bir ben bilirim bir de Allah bilir. Bunların amaçlarını şöyle anladım: 2 maddede özetleyebilirim: 1.Yakın gelecekte siyonizmin amaçlarına hizmet. 2. Uzak gelecekte, dine hizmet. Dini lideri: Fetullah Hoca Efendi Hazretleri. Askeri Lideri: Bir Yahudidir. Bunlarla ilgili olarak Cumhurbaşkanımızın tespiti çok doğru: “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet” çetesi derken, benim bildiklerimden de fazla gerçekleri haykırıyordu.                 Sözün özü: Ey benim okumaz yazmaz milletim! Özellikle son yüzyıllık yakın tarihimizi iyi okumalısın. Bu son asırdaki, faydalı ve zararlı cemiyetleri, dünyadaki ajansları, istihbarat kurum ve kuruluşlarının amaç ve felsefelerini öğrendikçe kendini geliştireceksin. İç ve Dış Düşmanlarını daha iyi tanıyacaksın. Atatürk, nasıl ki düzenbazlarla mücadele etmişse; Recep Tayyip Erdoğan’da bu soyu bozuk satılmış ucuz adamlarla aynı ilke ve felsefe doğrultusunda çalışıyor. Dünden-bugüne siyonizmle, emperyalizmle,  bölücü ve yıkıcılıkla mücadelede değişen tek şey: Zaman ve kişiler. Roller aynı… Recep Tayyip Erdoğan’ı sevmeyebilirsiniz. Beğenmeyebilirsiniz… Bu ülke hepimizin, bu medenî yaşantı bizim. Bu topraklar bize piyangodan çıkmadı. Altın tepsi içinde, hediye olarak da sunulmadı. Akıllı ol, kendine gel. Hoşça kalınız.   Duran ERDOĞAN Kırşehir Anekdotları Yazarı E.posta: [email protected] (Web) http://www.duranerdogan.com  
 

 

        İçimizdeki ‘hain’lerin ‘dış güçler’ tarafından organize edilen bir darbe girişimine 15 Temmuz 2016 Cuma günü akşamı yine tanık olduk. Bu necip milletin sağduyusu, millî birlik ve beraberlik anlayışı sayesinde -çok şükür- bu belâyı da atlattık. Ucuz atlattık diyemiyorum; zira, teknolojinin imkânlarını kullanan hainler yine millî ve manevî kutsallarımızı bombaladı, talan etti, masûm vatandaşımızın canını, malını aldı. Kim ne derse desin: Darbenin iyisini, güzelini, mükemmelini hiç görmedim. 27 Mayıs 1960 ihtilâli, 1971 muhtırası (darbesi) 12 Eylül 1980 darbesi bu milleti perişan etti. Ülkeyi kaosa, bataklığa, geriye götürdü. Darbeler, sadece darbecilerin kirli emellerine hizmet etti. Vatandaşın eline, cebine giren bir şey olmadı. Ey benim okumaz yazmaz milletim! Ne olur şu elindeki ‘akıllı telefon’lardan, kahvehane muhabbetlerinden, cami avlusundaki dedikodulardan, park ve bahçelerdeki dost muhabbetlerinden biraz uzaklaşıp, şu yakın tarihimizi bir oku, ne olur! Hem darbelerin öteki yüzünü, hem dış ve iç düşmanları tanırsın. Ayrıca bu güzel dünyayı soyup-soğana çeviren emperyalistlerin kim olduklarını öğrenir; öte yandan sömürü amaçlı kurdukları istihbarat örgütlerinin de yaptıklarını ve yapmak istediklerini, hedef ve amaçlarını iyice bellersin. Birilerinin anlattıklarıyla avunmaz; sosyal medyadaki yalan-yanlış propagandalara esir olmazsın. En iyisi kendin gibi olur, kendin gibi düşünür ve kendi kişiliğinle yücelir, yükselir, derin ivme kazanırsın. Dünya’da düzen kurulduğunda ‘böl-parçala-yut’ dümeni ve düzeni var idi. Yani, dün sistem böyleydi, bu gün yine böyle ve yarın da yine gidişat yine böyle olacaktır. Kötüler, her zamanda ve hemen her zeminde var oldukça değişen elbette bir şey olmayacak. Amma ve lâkin kendi kimliğimizi, kendi kişiliğimizi özellikle, dış güçlerinin güdümüne verirsek; asırlarca dünyaya adaletle hükmetmiş bir milletin torunları olamadığımızı yine kendimiz tüm medenî âleme duyurmuş olacağız. Aramızda yaşayanlardan adını ‘Türk ve islâm’ kültüründen almış insanların güvenirliğine artık emin olamıyoruz. Bu dediğime örnekleri çoğaltarak açıklamam mümkün ama en günceli ‘Cemaat’ denen ve özellikle de ‘Paralel Devlet Yapısı’ oluşumunu gerçekleştirmeye çalışan bölücü-yıkıcı-parçalayıcıların yaptıklarıdır. Başı, yani beyni dışarıda, kökü içeride beslendiği sürece; inananlar, aldatılanlar olduğu müddetçe bu alavere-dalavereciler bitmez-tükenmez. Sanılmasın ki, bu operasyonla bunların kökü kazındı. Yarın bir başka isimle devam edeceğini ben garip, sade bir vatandaş olarak pusuda bekleyen yedeklerinin ayak seslerini duyar gibiyim… Fetullah Gülen ve ekibinden bazılarını yakından bilen ve şahsen tanıyanlardan birisiyim. Kendimi, oğlumu ve kızımı bunlardan kurtarıncaya kadar neler çektiğimi bir ben bilirim bir de Allah bilir. Bunların amaçlarını şöyle anladım: 2 maddede özetleyebilirim: 1.Yakın gelecekte siyonizmin amaçlarına hizmet. 2. Uzak gelecekte, dine hizmet. Dini lideri: Fetullah Hoca Efendi Hazretleri. Askeri Lideri: Bir Yahudidir. Bunlarla ilgili olarak Cumhurbaşkanımızın tespiti çok doğru: “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet” çetesi derken, benim bildiklerimden de fazla gerçekleri haykırıyordu.                 Sözün özü: Ey benim okumaz yazmaz milletim! Özellikle son yüzyıllık yakın tarihimizi iyi okumalısın. Bu son asırdaki, faydalı ve zararlı cemiyetleri, dünyadaki ajansları, istihbarat kurum ve kuruluşlarının amaç ve felsefelerini öğrendikçe kendini geliştireceksin. İç ve Dış Düşmanlarını daha iyi tanıyacaksın. Atatürk, nasıl ki düzenbazlarla mücadele etmişse; Recep Tayyip Erdoğan’da bu soyu bozuk satılmış ucuz adamlarla aynı ilke ve felsefe doğrultusunda çalışıyor. Dünden-bugüne siyonizmle, emperyalizmle,  bölücü ve yıkıcılıkla mücadelede değişen tek şey: Zaman ve kişiler. Roller aynı… Recep Tayyip Erdoğan’ı sevmeyebilirsiniz. Beğenmeyebilirsiniz… Bu ülke hepimizin, bu medenî yaşantı bizim. Bu topraklar bize piyangodan çıkmadı. Altın tepsi içinde, hediye olarak da sunulmadı. Akıllı ol, kendine gel. Hoşça kalınız.   Duran ERDOĞAN Kırşehir Anekdotları Yazarı E.posta: [email protected] (Web) http://www.duranerdogan.com  
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.