Bir Ev Hikayesi

SİYASET 06.01.2021 - 12:00, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Bir Ev Hikayesi

Pek çok anket şirketlerince yapılan son anketlerden çıkan sonuçlarda Cumhur İttifakının oy kaybının kademeli olarak halen devam ettiğini gözlemlenmektedir. Örneğin geçenlerde yine en son açıklanan MetroPoll anket şirketinin açıklanan anketine göre AK Parti oyları ilk kez yüzde 30’un altına düşerken kararsızlar ve protesto oy kullanacağını belirtenlerin toplam oranı yüzde 20'nin üzerinde çıktığı görüldü. Toplumda hızla güven ve itibar kaybeden Ak Partinin oylarının düştüğü gözlemlendiği gibi Cumhur İttifakına koşulsuz şartsız destek veren MHP’nin oy düşüş oranının daha fazla olduğu görülüyor. Elbette bunda Ülkücü tabanda ağırlıklı olarak MHP Genel Merkezinin Ak Partiye koşulsuz desteğinin kabul görmemesinin etkisi çok büyük. Hal böyleyken ve 2023 seçim sathı mahallinin hızla yaklaşması, büyük umutlarla geçilen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin” o vaat ettiği Türkiye’yi gerçekleştirememesi, aksine sistemdeki aksaklık ve eksikliklerin daha da büyük sorunlara yol açması vatandaşta Cumhur İttifakına karşı güven sarsan etmenlerdendir. Bu sistemim henüz istenilen neticeyi vermediğini hatırlarsanız bizatihi Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da itiraf etmişti. Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci yılı nedeniyle Beştepe’de değerlendirmelerde bulunurken; “Tabii bu yönetim sistemi, gerek ve ihtiyaç duyulduğunda her türlü değişikliğin süratle yapılabilmesine imkân sağlayan dinamik bir sistemdir. Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı gibi şimdi de, ‘Biz yaptık öyleyse en doğrusu budur' gibi bir inatlaşmaya girmiyoruz. Daha iyisini, daha efdalini, daha güzelini bulduğumuzda her türlü değişime gönlümüz de, siyasetimiz de açıktır” demişti.   Tüm bu olumsuzlukların üzerine Ak Partiye yakın isimlerin haksızlık, hukuksuzluk, adam kayırma, rant gibi iddialara ilişkin haberler ile anılması, üstelik vatandaş pandemi nedeniyle ekonomik olarak hakikaten çok perişanken yine pek çok üst düzey Ak Partililerin birden fazla maaşlarla ihya ediliyor olmalarına ilişkin iddiaları içeren haberlerin sıkça gündeme geliyor olması ister istemez toplumun vicdanında tartışılan konular olup seçim anketlerinde de Cumhur İttifakı oylarının hızla düşmesinin sebepleri olarak kendisini göstermektedir.   Hal böyleyken oy kaybı yaşandığı gerçeğinin farkında olan Cumhur İttifakı çareler aramakta, yeni ittifak arayışlarına gitmektedir ki bu da seçim kaybetmek istemeyen ittifak için gayet doğal bir reflekstir. Anket sonuçlarına göre beklenen ilgi ve tesiri gösterememiş DEVA ve Gelecek Partileri sesiz sedasız siyaset denizinde kürek çekmeye devam ederlerken, denizin fırtınalı kısımlarında ittifak oltasının daha çok İyİ Partiyi hedeflediğini görüyoruz. Zira 10’lar civarında oy potansiyeli gösteren, tabanının da ağırlıklı olarak bilhassa Ak Parti ile ittifak nedeniyle MHP’ye tepkili ülkücülerden oluştuğu İyİ Parti Cumhur İttifakının iştahını ister istemez kabartmaktadır. İşte bu noktada vazifeyi MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli almakta ve tıpkı ittifak öncesi Sayın Erdoğan’a söylediği tüm ağır sözleri bir kenara bıraktığı gibi, Sayın Meral Hanıma da söylediği tüm ağır sözleri, ki Fetöcülük itham ve iddiaları da dahil (!), bir kenara bırakmaktan bilhassa ‘BEKA’ uğruna çekinmemiştir. Böylece daha önce o çok tartışılan ‘Eve Dön’ çağrısını yinelemiştir. Sayın Bahçeli Sayın Akşener'e "Evine dön dedik, hala zaman vardır, bu önerimiz geçerliliğini korumaktadır. Diyorum ki, dön evine, bitsin bu çile" çağrısı yaptı. Basından takip ettiğimiz kadarıyla İyİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Hanım ise daha çok esprili ve tii’ye alır tarza cevaplar vererek adeta konunun ciddiyet kazanmasını istemediği mesajlarını vermiş, konuyu önemsizleştirmeye ve itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Ancak geçtiğimiz günlerde Sayın Akşener’in bu tarz önemsizleştirme gayretine rağmen Sayın Bahçeli’nin bunu görmezden geldiğini ve ısrarla yeniden ‘eve dön çağrımız halen geçerlidir’ açıklamasında bulunduğunu gördük.  Çabuk hiddetlenmesi, gemileri gözünü kırpmadan yakmasıyla tanıdığımız Sayın Bahçeli’nin, Sayın Akşener’e yönelik bu ısrarcı ve ille de evine dön çağrısını, geçmişte Meral Hanımı ağır sözler eşliğinde partiden uzaklaştırmak için elinden geleni yapmış birisi olarak bu kez diline bu denli pelesenk etmesi elbette kamuoyunda Cumhur İttifakının kırmızı alarm verdiği, ciddi anlamda seçimi kaybetme endişe ve korkusu yaşadığı, İyİ Partiden başka da bu çöküş ve bitişten kurtuluş için bir alternatif çare bulup geliştiremedikleri şeklinde yorumlanmakta ve tartışılmaktadır. Sayın Bahçeli’nin eve döne çağrılarına ise bilhassa ülkücü tabanın özellikle sosyal medyada tepki göstererek “sen de evine dön, Sarayda ne işin var?” şeklinde özetlenebilecek tepkiler verdiğini görüyoruz. Yani Cumhur İttifakının oy kaybeden MHP kanadının genel oy kaybetme sebebinin ağırlıklı olarak Ak Parti ile sürmekte olan ittifak olduğunu görüyoruz. Anlaşılan o ki Sayın Bahçeli eve dön derken ülkücü camia ‘ev’ kavramını MHP’nin dahili olduğu ittifak nedeniyle ‘saray’ olarak algılamakta ve bunu kabullenememektedirler. Pliny’nin bir sözünde dediği gibi “Ev Kalbin Olduğu Yerdir.”  Ülkücü camia ise hanları sarayları değil kendi fikir, duygu ve vicdanlarının hakim olduğu, özgür ve muhalif yapısıyla ve de gür sesiyle hükümetin müsebbibi olduğu haksızlıkları, rantları dile getirmekten çekinmeyen o eski evlerini, MHP’yi özlemekte ve arzulamaktadırlar.   Ülkücü camia Sayın Bahçeli’nin ‘evine dön’ çağrısına bilmukabele cevap vermekte ve sırf Ak Parti seçimleri kazansın, Ak Parti Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Sarayda iktidarını bir dönem daha uzatsın, ülkücüler ve Ak Partili olmayan herkes kamuda ezilirken sırf Ak Partililer bir dönem daha ihya olsunlar diye herkese evine dön çağrısı yapmak yerine artık MHP’de fikren ve vicdanen evine dönsün demektedirler. MHP tüm ülkücülerin evidir. Ancak sadece bina olarak değil fikren ve vicdanen de ev vasfını yeniden kazandığında hiçbir çağrı yapmaya dahi gerek kalmadan tüm ülkücüler zaten kendiliğinden “evlerine” döneceklerdir. Hülasa “ev” önce kalpleri kazanmalıdır, gerisi kendiliğinden gelecektir! Aksi halde Sezen Aksu’nun “geri dön, geri dön ne olursun geri dön!” şarkı sözlerini hatırlatan çağrıların hiçbir ülkücüde tesiri olmayacaktır.   “Ev, kalbin olduğu yerdir.” Pliny                                                                                        Av. Bülent DEMİRBAŞ                                                                                 

Pek çok anket şirketlerince yapılan son anketlerden çıkan sonuçlarda Cumhur İttifakının oy kaybının kademeli olarak halen devam ettiğini gözlemlenmektedir. Örneğin geçenlerde yine en son açıklanan MetroPoll anket şirketinin açıklanan anketine göre AK Parti oyları ilk kez yüzde 30’un altına düşerken kararsızlar ve protesto oy kullanacağını belirtenlerin toplam oranı yüzde 20'nin üzerinde çıktığı görüldü. Toplumda hızla güven ve itibar kaybeden Ak Partinin oylarının düştüğü gözlemlendiği gibi Cumhur İttifakına koşulsuz şartsız destek veren MHP’nin oy düşüş oranının daha fazla olduğu görülüyor. Elbette bunda Ülkücü tabanda ağırlıklı olarak MHP Genel Merkezinin Ak Partiye koşulsuz desteğinin kabul görmemesinin etkisi çok büyük. Hal böyleyken ve 2023 seçim sathı mahallinin hızla yaklaşması, büyük umutlarla geçilen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin” o vaat ettiği Türkiye’yi gerçekleştirememesi, aksine sistemdeki aksaklık ve eksikliklerin daha da büyük sorunlara yol açması vatandaşta Cumhur İttifakına karşı güven sarsan etmenlerdendir. Bu sistemim henüz istenilen neticeyi vermediğini hatırlarsanız bizatihi Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da itiraf etmişti. Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci yılı nedeniyle Beştepe’de değerlendirmelerde bulunurken; “Tabii bu yönetim sistemi, gerek ve ihtiyaç duyulduğunda her türlü değişikliğin süratle yapılabilmesine imkân sağlayan dinamik bir sistemdir. Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı gibi şimdi de, ‘Biz yaptık öyleyse en doğrusu budur' gibi bir inatlaşmaya girmiyoruz. Daha iyisini, daha efdalini, daha güzelini bulduğumuzda her türlü değişime gönlümüz de, siyasetimiz de açıktır” demişti.

 

Tüm bu olumsuzlukların üzerine Ak Partiye yakın isimlerin haksızlık, hukuksuzluk, adam kayırma, rant gibi iddialara ilişkin haberler ile anılması, üstelik vatandaş pandemi nedeniyle ekonomik olarak hakikaten çok perişanken yine pek çok üst düzey Ak Partililerin birden fazla maaşlarla ihya ediliyor olmalarına ilişkin iddiaları içeren haberlerin sıkça gündeme geliyor olması ister istemez toplumun vicdanında tartışılan konular olup seçim anketlerinde de Cumhur İttifakı oylarının hızla düşmesinin sebepleri olarak kendisini göstermektedir.

 

Hal böyleyken oy kaybı yaşandığı gerçeğinin farkında olan Cumhur İttifakı çareler aramakta, yeni ittifak arayışlarına gitmektedir ki bu da seçim kaybetmek istemeyen ittifak için gayet doğal bir reflekstir. Anket sonuçlarına göre beklenen ilgi ve tesiri gösterememiş DEVA ve Gelecek Partileri sesiz sedasız siyaset denizinde kürek çekmeye devam ederlerken, denizin fırtınalı kısımlarında ittifak oltasının daha çok İyİ Partiyi hedeflediğini görüyoruz. Zira 10’lar civarında oy potansiyeli gösteren, tabanının da ağırlıklı olarak bilhassa Ak Parti ile ittifak nedeniyle MHP’ye tepkili ülkücülerden oluştuğu İyİ Parti Cumhur İttifakının iştahını ister istemez kabartmaktadır. İşte bu noktada vazifeyi MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli almakta ve tıpkı ittifak öncesi Sayın Erdoğan’a söylediği tüm ağır sözleri bir kenara bıraktığı gibi, Sayın Meral Hanıma da söylediği tüm ağır sözleri, ki Fetöcülük itham ve iddiaları da dahil (!), bir kenara bırakmaktan bilhassa ‘BEKA’ uğruna çekinmemiştir. Böylece daha önce o çok tartışılan ‘Eve Dön’ çağrısını yinelemiştir. Sayın Bahçeli Sayın Akşener'e "Evine dön dedik, hala zaman vardır, bu önerimiz geçerliliğini korumaktadır. Diyorum ki, dön evine, bitsin bu çile" çağrısı yaptı. Basından takip ettiğimiz kadarıyla İyİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Hanım ise daha çok esprili ve tii’ye alır tarza cevaplar vererek adeta konunun ciddiyet kazanmasını istemediği mesajlarını vermiş, konuyu önemsizleştirmeye ve itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Ancak geçtiğimiz günlerde Sayın Akşener’in bu tarz önemsizleştirme gayretine rağmen Sayın Bahçeli’nin bunu görmezden geldiğini ve ısrarla yeniden ‘eve dön çağrımız halen geçerlidir’ açıklamasında bulunduğunu gördük.  Çabuk hiddetlenmesi, gemileri gözünü kırpmadan yakmasıyla tanıdığımız Sayın Bahçeli’nin, Sayın Akşener’e yönelik bu ısrarcı ve ille de evine dön çağrısını, geçmişte Meral Hanımı ağır sözler eşliğinde partiden uzaklaştırmak için elinden geleni yapmış birisi olarak bu kez diline bu denli pelesenk etmesi elbette kamuoyunda Cumhur İttifakının kırmızı alarm verdiği, ciddi anlamda seçimi kaybetme endişe ve korkusu yaşadığı, İyİ Partiden başka da bu çöküş ve bitişten kurtuluş için bir alternatif çare bulup geliştiremedikleri şeklinde yorumlanmakta ve tartışılmaktadır. Sayın Bahçeli’nin eve döne çağrılarına ise bilhassa ülkücü tabanın özellikle sosyal medyada tepki göstererek “sen de evine dön, Sarayda ne işin var?” şeklinde özetlenebilecek tepkiler verdiğini görüyoruz. Yani Cumhur İttifakının oy kaybeden MHP kanadının genel oy kaybetme sebebinin ağırlıklı olarak Ak Parti ile sürmekte olan ittifak olduğunu görüyoruz. Anlaşılan o ki Sayın Bahçeli eve dön derken ülkücü camia ‘ev’ kavramını MHP’nin dahili olduğu ittifak nedeniyle ‘saray’ olarak algılamakta ve bunu kabullenememektedirler. Pliny’nin bir sözünde dediği gibi “Ev Kalbin Olduğu Yerdir.”  Ülkücü camia ise hanları sarayları değil kendi fikir, duygu ve vicdanlarının hakim olduğu, özgür ve muhalif yapısıyla ve de gür sesiyle hükümetin müsebbibi olduğu haksızlıkları, rantları dile getirmekten çekinmeyen o eski evlerini, MHP’yi özlemekte ve arzulamaktadırlar.

 

Ülkücü camia Sayın Bahçeli’nin ‘evine dön’ çağrısına bilmukabele cevap vermekte ve sırf Ak Parti seçimleri kazansın, Ak Parti Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Sarayda iktidarını bir dönem daha uzatsın, ülkücüler ve Ak Partili olmayan herkes kamuda ezilirken sırf Ak Partililer bir dönem daha ihya olsunlar diye herkese evine dön çağrısı yapmak yerine artık MHP’de fikren ve vicdanen evine dönsün demektedirler. MHP tüm ülkücülerin evidir. Ancak sadece bina olarak değil fikren ve vicdanen de ev vasfını yeniden kazandığında hiçbir çağrı yapmaya dahi gerek kalmadan tüm ülkücüler zaten kendiliğinden “evlerine” döneceklerdir. Hülasa “ev” önce kalpleri kazanmalıdır, gerisi kendiliğinden gelecektir! Aksi halde Sezen Aksu’nun “geri dön, geri dön ne olursun geri dön!” şarkı sözlerini hatırlatan çağrıların hiçbir ülkücüde tesiri olmayacaktır.

 

“Ev, kalbin olduğu yerdir.”

Pliny

 

                                                                                     Av. Bülent DEMİRBAŞ                                                                                 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.