BAYRAM… GELECEK-GELİYOR-GELDİ DERKEN

Mutlu, tatlı bir telâş olur, hem bizim evde ve hem de çevremizde… Kurbanlıklar birkaç ay önceden satın alınır. Özellikle büyükbaş hayvan alanlar,  kurbanlıkların kulaklarındaki numaraları not edip, telefonlarına fotoğrafını çekip hane halkına gösterirler… Derken bütün hazırlıklar ve dinî vecibeler bir-bir yerine getirilir. Gurbetteki yakınlar için, yola çıkanlar için ‘kazasız-belâsız yolculuklar’ temenni edilerek, gelecek, geliyor, geldi denilerek heyecanla beklenir. Ne güzel! Diğer yandan Hükümetin yine bu kurban bayramı için önemli bir jest yapıp, bayramı 9 günlük tatille taçlandırması hakikaten alkışlanacak bir husus. 30 yıla yakın Devlet Memurluğu hizmetim var ama bizim zamanımızda böylesine idarî izinler yoktu. Kimseyi kıskanmıyorum: Biraz daha dursam da şimdi dünyaya gelip, şimdi memur olsaydım; bu günkü haklardan yararlanırdım. Her neyse! Gazetesine günlük yazı yazmayı prensip edinmiş bir yazar olarak, diğer yandan işini yapmanın sorumluluğu var: Yazarın ödevi: Gündemi takip etmek ve özellik arz eden bazı hususları not almaktır. Zira, bayram süresince gazete çalışanları da tatil yaptığı için gazete çıkmıyor. Haberler, dahası hava durumu televizyonda takip edilecek nirengi noktalardır. Yine hükümetin 9 günlük tatile ‘evet’ demesi, iç turizmi canlandırmıştır. Sılayı rahim, eş-dost ve akraba ziyaretleri kopma noktasındaki kültürel bağları yenilemiştir. Hemen-hemen her evde bir değil; artık hanede herkesin birkaç tane özel arabası bile var. Otoyollar da yine bu dönemdeki aktif ve çağdaş hizmetler yapan Akparti sayesinde çok güzel… Gidişli-gelişli, sayısız şeritli… Nitelikli otoban… Ülkemizin üç yanı denizle çevrili, ama dört tarafımız da düşmanla çevrili… “Su uyur, düşman uyumaz!” atasözümüz bizleri bayramda dahi uyanık ve tedbirli olmamız için söylenmiş bir kural olsa gerek. Dış düşmanlarımızın vekâlet verdiği iç düşmanlarımızın hainlikleri yine devam etti. Van’da bayram günü sivil vatandaşlara bomba yüklü araçla yapılan suikast üzüntü kaynağımız oldu. Öte yandan Hakkâri ve diğer yerlerdeki PKK saldırılarında şehit olanlar ise sabrımızı taşırdı. Şu anlaşılıyor ki Kürt halka yapılan suikast, Kürtleri temsil ettiğini söyleyen PKK’nın bir Kürt oluşumu asla değildir. Sonra birkaç Kürt ile birkaç asker ve polisin öldürülmesiyle bu koca devlet mi dize getirilecek, teslim alınacak, ey aptallar? Böyle mi olacağını sanıyorsunuz ey ahmaklar? Kendinize‘Çözüm Süreci’ adıyla uzatılan ‘zeytin dalını’ kırdınız… Belediyelere aktarılan devletin paralarının PKK’ya transferi anlaşıldı. Ayrıca, devletin makine ve malzemelerini ‘hendek kazı’larında kullandınız. Burnunuzdan fitil-fitil gelerek, yaptıklarınızın hesabını şimdi verin bakalım… Üst ve üstün akıllı agalarınızın kurdukları birleştirilmiş partinin de sizi temsil etmediği; bölücü, yıkıcı, parçalayıcıların taşeronu oldukları anlaşıldı. %9 olan oy oranı daha aşağılara inmiştir. Zira, konuştuğumuz ‘Doğu ve Güney Doğu halkı’: “Suriye’ye ve kazılan çukurlara bakınca kendi sonumuzu ve kendi geleceğimizi gördük” diyorlar. Kurulan ve çevrilen dolap, fırıldak, oyun, tezgâh, dümen, tuzak gibi entrikaları yutmayacaklarını, kendilerini temsil ettiğini söyleyen siyasilerin baskılarına boyun eğmeyeceklerini; artık yalan, dolan ve balonlara inanmayacaklarını her zeminde açıkça söylüyorlar. Ey benim okumaz-yazmaz necip milletim! 1915 de Türk Ulusuna karşı emperyalistlerce başlatılan savaş; türlü taktiklerle önümüze ve karşımıza bayramda bile çıkarılıyor. Yurtta sulhu sağlamak; emperyalist cihan devletlerinin Türkiye üzerindeki hırsları ve hınçları yüzünden zora sokuluyor. Dik durmak, uyanık olmak mecburiyetindeyiz. Sözün özü: Bir bayram bu duygu ve düşüncelerle geldi ve geçti. Kurbanlarımızı Allah’ım kabul etsin. Daha nice güzel günlerle birlikte, güzel bayramlar görmeniz dileğimle… Hoşça kalınız.