Başında ''Yunan Fesi'' İle Atatürk Düşmanlığı Yapan Kadir Mısıroğlu'na da Bakın

DİĞER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 02.09.2017 - 13:27, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Başında ''Yunan Fesi'' İle Atatürk Düşmanlığı Yapan Kadir Mısıroğlu'na da Bakın

Başında yunan başlığı, sırtında frenk ceketi , boynunda frenk kravatı ile Atatürk ve Cumhuriyete saldıran Kadir Mısıroğlu, şöyle bir vasiyette bulunmuş ; ''Vasiyetimdir: Mustafa Kemal’e zerre muhabbeti olan cenazeme gelmesin.” Kendisini '' üstad'' olarak tanımlayan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı bu meczup , geçtiğimiz günlerde de ''Keşke yunan kazansaydı , ne hilafet yıkılırdı ne de şeriat'' demişti. Kadir Mısıroğlu'nun söyledikleri kısmen doğru olabilir çünkü ; İngilizlerin direktiflerine göre ferman yayınlayan bir ''Halife'' daha sonra da neden kullanılmasın ? ''Keşke Yunan kazansaydı'' diyen bu sahte tarihçi ve provakatörün Osmanlıyı temsil etmek için kullandığı başındaki fes aslında bir yunan başlığı... Reformist ve yenilikçi Osmanlı padişahı II. Mahmut döneminde giyilmesi zorunlu hale getirilen ''fes'' ortaçağ ve yeniçağ'da yunanlılar tarafından kullanılagelen bir başlıktı. II. Mahmut 1826’da Yeniçeri Ocağı’nı kaldırdıktan sonra kurduğu Asaker-i Mansure-i Muhammediye ordusuna da fes giydirmiştir. 1829’dan itibaren din adamları ve kadınlar dışındaki herkesin fes giymesini zorunlu kılmıştır. 1832’den itibaren neredeyse herkes fes giymeye başlamıştır. II.Mahmut, devlet memurlarına fes kullanımını zorunlu tuttuğunda o dönemde Kadir Mısıroğlu gibi düşünenler, “Sarığımızı çıkartmayız!”, “Bu ecnebi başlığını kabul etmeyiz!” “Kahrolsun fes!” diye bağırarak fesin gavur başlığı olduğunu belirterek, fes takmayı reddetmişlerdir. Bunun üzerine II. Mahmut fesin “dinen caiz olduğunu” belirten fetvalar yayınlatmak zorunda kalmıştır. 1838 yılında İngilizler ile Balta Limanı Ticaret Antlaşması imzalayan II. Mahmut İngilizlere çok geniş ekonomik ayrıcalıklar vermiştir.Bu ayrıcalıklardan biri de İngiliz üretimi feslerin Osmanlı topraklarına pazarlanmasıdır.Böylece Osmanlı Devleti vatandaşları , İngilizler için bir pazar haline gelmişti. *** Yani demem o ki ; kendisini ''üstad, tarihçi ve Osmanlıcı '' olarak tanıtan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Kadir Mısıroğlu meczbunun, önce başındaki yunan fesini , sırtındaki frenk ceketini, boynundaki frenk kravatını çıkarıp , sarık ve cüppe giymesi onun ''akli dengesinin'' yerinde olduğunu kanıtlar nitelikte olacaktır. Arkasında Osmanlı tuğrasıyla poz veren bu cahil herif , üzerine giydiği ''ecnebi'' kıyafetleriyle nasıl bir tutarlılık oluşturuyor orası meçhul... Kadir Mısıroğlu sohbetlerine katılanlar ve onu ''Üstad'' olarak tanımlayanları görünce , fethullah gülen gibi bir şizofrenin insanları nasıl kandırdığını anlamak ta çok güç değil. Fesi ''din ve iman sembolü '' sananlara, Atatürk 27 Ağustos 1925 yılında İnebolu Türk Ocağı'nda yaptığı konuşmada şöyle seslenmiştir ; "Bunu (şapkayı) caiz değil diyenler vardır. Onlara diyelim ki, çok bilgisizsiniz, dünyadan habersizsiniz. Ve onlara sormak isterim. Yunan başlığı olan fesi giymek caiz olur da şapkayı giymek neden olmaz? Yine onlara ve bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının özel kılığı olan cübbeyi ne vakit, ne için ve nasıl giydiler?"        
Başında yunan başlığı, sırtında frenk ceketi , boynunda frenk kravatı ile Atatürk ve Cumhuriyete saldıran Kadir Mısıroğlu, şöyle bir vasiyette bulunmuş ; ''Vasiyetimdir: Mustafa Kemal’e zerre muhabbeti olan cenazeme gelmesin.” Kendisini '' üstad'' olarak tanımlayan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı bu meczup , geçtiğimiz günlerde de ''Keşke yunan kazansaydı , ne hilafet yıkılırdı ne de şeriat'' demişti. Kadir Mısıroğlu'nun söyledikleri kısmen doğru olabilir çünkü ; İngilizlerin direktiflerine göre ferman yayınlayan bir ''Halife'' daha sonra da neden kullanılmasın ? ''Keşke Yunan kazansaydı'' diyen bu sahte tarihçi ve provakatörün Osmanlıyı temsil etmek için kullandığı başındaki fes aslında bir yunan başlığı... Reformist ve yenilikçi Osmanlı padişahı II. Mahmut döneminde giyilmesi zorunlu hale getirilen ''fes'' ortaçağ ve yeniçağ'da yunanlılar tarafından kullanılagelen bir başlıktı. II. Mahmut 1826’da Yeniçeri Ocağı’nı kaldırdıktan sonra kurduğu Asaker-i Mansure-i Muhammediye ordusuna da fes giydirmiştir. 1829’dan itibaren din adamları ve kadınlar dışındaki herkesin fes giymesini zorunlu kılmıştır. 1832’den itibaren neredeyse herkes fes giymeye başlamıştır. II.Mahmut, devlet memurlarına fes kullanımını zorunlu tuttuğunda o dönemde Kadir Mısıroğlu gibi düşünenler, “Sarığımızı çıkartmayız!”, “Bu ecnebi başlığını kabul etmeyiz!” “Kahrolsun fes!” diye bağırarak fesin gavur başlığı olduğunu belirterek, fes takmayı reddetmişlerdir. Bunun üzerine II. Mahmut fesin “dinen caiz olduğunu” belirten fetvalar yayınlatmak zorunda kalmıştır.

1838 yılında İngilizler ile Balta Limanı Ticaret Antlaşması imzalayan II. Mahmut İngilizlere çok geniş ekonomik ayrıcalıklar vermiştir.Bu ayrıcalıklardan biri de İngiliz üretimi feslerin Osmanlı topraklarına pazarlanmasıdır.Böylece Osmanlı Devleti vatandaşları , İngilizler için bir pazar haline gelmişti.

***

Yani demem o ki ; kendisini ''üstad, tarihçi ve Osmanlıcı '' olarak tanıtan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Kadir Mısıroğlu meczbunun, önce başındaki yunan fesini , sırtındaki frenk ceketini, boynundaki frenk kravatını çıkarıp , sarık ve cüppe giymesi onun ''akli dengesinin'' yerinde olduğunu kanıtlar nitelikte olacaktır. Arkasında Osmanlı tuğrasıyla poz veren bu cahil herif , üzerine giydiği ''ecnebi'' kıyafetleriyle nasıl bir tutarlılık oluşturuyor orası meçhul... Kadir Mısıroğlu sohbetlerine katılanlar ve onu ''Üstad'' olarak tanımlayanları görünce , fethullah gülen gibi bir şizofrenin insanları nasıl kandırdığını anlamak ta çok güç değil. Fesi ''din ve iman sembolü '' sananlara, Atatürk 27 Ağustos 1925 yılında İnebolu Türk Ocağı'nda yaptığı konuşmada şöyle seslenmiştir ; "Bunu (şapkayı) caiz değil diyenler vardır. Onlara diyelim ki, çok bilgisizsiniz, dünyadan habersizsiniz. Ve onlara sormak isterim. Yunan başlığı olan fesi giymek caiz olur da şapkayı giymek neden olmaz? Yine onlara ve bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans papazlarının ve Yahudi hahamlarının özel kılığı olan cübbeyi ne vakit, ne için ve nasıl giydiler?"        
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.