Atatürk'e Hakaret Türk Milleti'ne İhanettir

GÜNDEM 01.06.2021 - 14:44, Güncelleme: 05.05.2023 - 17:12
 

Atatürk'e Hakaret Türk Milleti'ne İhanettir

Ak Parti iktidarı döneminde patlama yapan, adeta moda olan Atatürk’e hakaret mevzuu geçenlerde Ayasofya Camii’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hazır olduğu bir programda yine gündeme geldi. Hatırlarsanız, daha önce de ne tesadüf ki Ayasofya açıldığında da aynı durum yine Sayın Erdoğan huzurunda gerçekleşmişti. Ayasofya Camii’nin açılış töreninde minbere elinde bir kılıçla çıkan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar" demişti. Erbaş'ın bu ifadesi, herkes tarafından "Mustafa Kemal Atatürk'e lanet okundu" diye yorumlandı, büyük tepkilere neden oldu, hatta konu yargıya dahi taşındı. Ardından Ayasofya’ya başimam olarak atanan Mehmet Boynukalın, ayağının tozuyla nedense durup dururken laikliğin kaldırılmasını, devletin dininin İslam olarak anayasaya konulmasını isteyerek gündem oluşturdu. Boynukalın, anayasa tartışmaları da devam ederken, sosyal medyada yazdığı mesajda "1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam'dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün" demişti. İktidar, siyasi paylaşımlar yaparak tepkileri üzerine çeken Boynukalın'ı görevden almak zorunda kalmıştı. Bu kez de geçtiğimiz günlerde Ayasofya'da yapılan "Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi" kapsamında, hafızlıklarını tamamlayan 136 öğrenciye hafızlık belgesi verilmek üzere Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla düzenlenen programda vaaz veren imam Mustafa Demirkan ismini vermeden Atatürk'e "zalim ve kafir" dediği iddia edildi. Gerçi okuduğunuzda iddianın ne kadar haklı olduğunu görmemeniz mümkün değil. İmam Demirkan vaazında tepkilere neden olan şu ifadeleri kullandı: "Bu ve bu gibi mabetler mabet olarak devam edilmesi için inşa edilmiş, hediye edilmiş. Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabed-i şeriften Ezan-ı Muhammediye ve namaz her şey yasak olarak müze haline çevrildi. Onlardan daha zalim ve kafir kim olabilir... Ya Rabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma..." Hedef ve niyet görüldüğü üzere gayet net, değil mi?   Tarihte her zaman emsalsiz destanlar yazmış yüce Türk Milletinin evlatlarına uzun uzadıya son büyük başbuğları gerçek dünya lideri Atatürk’ü anlatmaya gerek var mı? Onun genç yaşlardan itibaren kendisini milletine adamasını, ömrünü cepheden cepheye kelle koltukta harcamasını, kurşunlar ve şarapnel parçaları arasında geçen mücadelesini, Anadolu’nun çıplak ve yoksul topraklarını işgallere karşı mücadele için alevlendirmesini, Türk Milletinin namus ve şerefini düşmanların ayakları altında ezilmekten kurtarmasını, Türk’ün bayrağını onurla, gururla, şerefle göndere çekip dalgalandırmasını elbette onu minnet ve rahmetle anan, kıymet bilen, namusuna düşkün siz haysiyetli insanlara anlatmaya elbette gerek yok! Ancak arada bir baş gösteren haysiyetsizce, şerefsizce Atatürk’e hakaret etmeyi maharet sayan sözde Müslüman olduğunu iddia eden, Atatürk’e hakaret edince iyi Müslüman olacağını zanneden, nedense kimilerinin de bunu hükümete yaranma ve yalakalık vasıtası olduğunu zannettiği içimizdeki o düşman artığı güruhu sosyo-psikolojik açıdan bir incelemek gerekir. Ancak haddini sürekli aşan bu kansız güruha karşı bu yazıyı yazarken öfkemi dizginlemeyeceğimi, bilhassa belli edeceğimi önceden belirteyim.   Atatürk’e hakaret edenlerin genel anlayışı güya kendileri aman pek Müslüman, sütten çıkmış ak kaşıktırlar, sanki adeta peygamber efendimizin Ashab-ı Kiram mertebesindedirler, ama Atatürk de güya İslam düşmanıdır. Atatürk’e hakaret eden güruh sanki İslam’ı kullanarak milleti soyan, devleti ele geçirip darbelere dahi kalkışan, Kuran kurslarında sübyanlara bile tasallut eden, bir karış sakal ve sarıklarına rağmen her türlü edebisizlikle defalarca suçüstü yakalanan bir kısım kendileri gibi kansız güruhu İslam’a ve temiz namuslu, vatan millet sevgisi ile dolu gerçek Müslümanlara verdikleri zararı görmezden gelerek güya onları gerçek Müslüman sayarlar ancak İslam’ı düşmanların ayakları altından kurtaran, Kuran’ı yücelten, Diyanet İşleri Başkanlığını kurarak halkın İslam eğitimini cahil mollaların tahakkümünde kurtaran, camileri kilise olmaktan kurtaran kurucu Cumhurbaşkanımız Ulu Önder Atatürk’ü Müslüman saymazlar!   Arada bir Atatürk heykeline, büstlerine zarar verenleri haberlerde görüyoruz. Hani bazıları utanmadan bir de pozlar verip sosyal medyadan paylaşırlar. Onları yapanların bir kısmı hakkında araştırma yapanlar olur bazen, özellikle onları takip ederim, adamların çoğunun İslam’la alakası yok, içki içenleri, pornocuları, çeşitli günahlarla dolu hayatları olduğu sonradan ortaya çıkanlar vardır. Ama adam kendince Atatürk’e hakaret edince, büstüne zarar verince, sosyal medyada Atatürk’e hakaret tartışmalarına girince kendisini mükemmel Müslüman zanneder. Atatürk’e hakaret maalesef bir kısım cemaat ve tarikatlarda adeta İslam’a olan yakınlığınızın ölçütü olarak görülmekte, kendilerini dinleyen insanlara bu anlayış aşılanmakta, bilhassa gençler ile okuma yazma araştırma ile işi olmayan cahil insanlar bu akıma hemen kapılmaktadırlar. Karşınıza oturduklarında 1. Dünya savaşı, dünyanın emperyalistlerce paylaşımı, Müslüman ülkelerin sömürgecilerce işgal edilip halklarının katledilerek ellerindeki tüm zenginliklerin gasp edilmesi, İstanbul Hükümetinin en son çok İngiliz oyuncağı haline gelmesi, Anadolu’da yakılan direniş ateşi ile verilen ölümüne var olma savaşı hakkında iki kelam edemeyenler ‘Atatürk dinsiz’ demekle kendilerini bir anda entelektüel ve örnek Müslüman ilan ederler. Başlarlar sonra asılsız, dayanaksız, delilsiz iddialarla kafalarına sokulmuş yalanları anlatmaya. Sizin gerçekleri delil ve belgelerle anlatmanız artık beyhudedir. Çünkü onların derdi gerçeği öğrenmek değil, kuruldukları gibi konuşmaktır.   Atatürk’e hakaret suçu yasalarda da düzenlemiştir. Mustafa Kemal Atatürk aleyhine işlenen tüm suçlar, özel bir kanun olan 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” hükümleri ile düzenlenmiştir. Kanunda; söz, yazı veya çeşitli davranışlarla işlenebilen iki farklı suç tipine yer verilmiştir: Atatürk’ün hatırasına hakaret suçu, Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip etme, kırma, bozma veya kirletme suçu. Atatürk’e hakaret suçu en çok internetten sosyal medya (twitter, facebook, instagram vb.) üzerinden işlenmektedir. Ancak yasa yeterince uygulanmadığından caydırıcı olamamaktadır.   Elbette Atatürk’ü koruma yasalardan önce bilinçle olmalıdır. Tarih bilinci, hürriyet bilinci ve namus bilinci Atatürk’e hakaret etmemek için şarttır. Atatürk’ü elbette sevmeyenler olabilir, tıpkı Türk Milletini de sevmeyenler gibi. Zorla sevdiremeyiz lakin bu kimseye hakaret etme hakkı vermez. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da herkesin sevmesi mümkün olmadığı gibi. Ancak seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevmeseniz de saygılı olmak zorundasınız. Gerçi Erdoğan saygısızlığı affetmiyor, sadece 5 yılda 63 binin üzerinde vatandaşa dava açmış. Hani bu bilgiyi Atatürk’ü eleştirmek neden suç olsun, ülkede düşünce özgürlüğü yok mu diye her fırsatta soran o aklı eveler için veriyorum.   Neticede, sizlere sesleniyorum, Ey Atatürk’e hakareti maharet ve İslam dininde yücelme sanıp ve hatta güya bu şekilde iktidara yalakalık yapıp ( iyi ki iktidar bunlara yüz vermiyor, onlar gibi düşünmüyor(!)) yükselme hayali kurduğunu zannedenler; Ey bu milletin namusunu, şerefini, geçmişini ve geleceğini, hürriyetini, dinini ve ezanını, bayrağını ve onurunu esaretten ve düşman elinden kurtaran Atatürk’e hakaret ederek iyi Müslüman olup cennetlik olacağını zannedenler… Eğer iyi birer Müslüman olmak istiyorsanız önce İslam’a hizmet iddiası ile İslam’a en büyük zararları veren nice sözde kimi cemaat ve tarikatlarla mücadele ediniz. Sözde Kuran kurslarında kız çocukları yanında erkek çocuklarına dahi cinsel taciz ve tasallutta bulunan bazı dini vakıf veya cemaat oldukları iddiasında olanlarla uğraşınız, İslam gözüküp devleti hile ve rüşvetle ele geçirenlerle mücadele ediniz, sarık ve bir karış sakalla gelenekçi Müslüman gibi gözüküp kadınlara üfürükçülükler yapıp milletin namusuna zarar veren sahtekarlarla uğraşınız, dini lider olduğunu iddia edip altın varaklı koltuklarda lüks ve sefahat içinde insanlara ve İslam’a zarar veren, Kuran ile alakasız fitne ve yalana dayalı vaazlar veren sözde hacı hocalarla uğraşınız. Bir zamanlar birilerinin sırf şeklen bakıp “ne güzel Kuran’lar okuyor, Arapça biliyor, ermiş ve büyük Müslüman” dediği, ayaklarını öpüp ağzını sildiği peçeteleri dahi yediği (dayanak duruşma tutanakları) o hain ve kansız Fetö’yü görmediniz mi? Yıllarca birilerinin şeklen bakıp adeta taptığı büyük Müslüman dediği, Atatürk’ hakaretlerini dinleyerek alkışladıkları o hain Fetö şimdi Atatürk’ün tırnağının ucu dahi olabilir mi?  O meczup haine inananlar, Atatürk’e kafir diyenlerin ne aşağılık hainler olduklarını hep beraber görmedik mi? Aklınızı başınıza devirin. Atatürk vaktiyle hacı hocaları astı diyorsunuz ya, işte o da dönemin Fetö’larını astı, hani başındaki sarıktan ve bir karış sakalından utanmayıp İngiliz altını yiyen ve her türlü rezilliği ve ihaneti yapmaktan çekinmeyen vatan hainlerini astı. Sorarım sizlere; şimdi Fetö asılsın mı diye bir anket yapsak milletin tamamına yakını asılsın demez mi? Yüce Allah makamında Müslüman’ı kâfiri, iyiyi doğruyu, günahı sevabı yüce ve kerim iradesi ile şüphesiz herkesten iyi takdir edecektir. Kim iyi, kim kötü Müslüman, bunun hükmünü vermek hiç kimsenin haddi değildir. “Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Enfâl suresi, 75. ayet)   Cehalet denen illet insanlığın en büyük kusurudur. Usta ve duayen tarihçi Sayın İlber Ortaylı’nın bir programda Atatürk’e hakaret eden sözde bir tarihçi hakkında söylediği sözler aslında pek çok şeyi gayet ustaca özetlemektedir. Bu haftanın yazısına da en uygun hatime bu olacaktır sanırım.   “Bunlar cahil adamlar, ne bilirler tarihi. Bir b*k bildikleri yok. Ne okuyacak ne bilecek. Allah'ın hödüğü suratına baksan halde turp sattırmazsın” İlber Ortaylı (Tarihçi) – Atatürk’e hakaret edenler sorulduğunda verdiği bir cevap  Av. Bülent Demirbaş

Ak Parti iktidarı döneminde patlama yapan, adeta moda olan Atatürk’e hakaret mevzuu geçenlerde Ayasofya Camii’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hazır olduğu bir programda yine gündeme geldi. Hatırlarsanız, daha önce de ne tesadüf ki Ayasofya açıldığında da aynı durum yine Sayın Erdoğan huzurunda gerçekleşmişti. Ayasofya Camii’nin açılış töreninde minbere elinde bir kılıçla çıkan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar" demişti. Erbaş'ın bu ifadesi, herkes tarafından "Mustafa Kemal Atatürk'e lanet okundu" diye yorumlandı, büyük tepkilere neden oldu, hatta konu yargıya dahi taşındı. Ardından Ayasofya’ya başimam olarak atanan Mehmet Boynukalın, ayağının tozuyla nedense durup dururken laikliğin kaldırılmasını, devletin dininin İslam olarak anayasaya konulmasını isteyerek gündem oluşturdu. Boynukalın, anayasa tartışmaları da devam ederken, sosyal medyada yazdığı mesajda "1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam'dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün" demişti. İktidar, siyasi paylaşımlar yaparak tepkileri üzerine çeken Boynukalın'ı görevden almak zorunda kalmıştı. Bu kez de geçtiğimiz günlerde Ayasofya'da yapılan "Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi" kapsamında, hafızlıklarını tamamlayan 136 öğrenciye hafızlık belgesi verilmek üzere Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla düzenlenen programda vaaz veren imam Mustafa Demirkan ismini vermeden Atatürk'e "zalim ve kafir" dediği iddia edildi. Gerçi okuduğunuzda iddianın ne kadar haklı olduğunu görmemeniz mümkün değil. İmam Demirkan vaazında tepkilere neden olan şu ifadeleri kullandı:

"Bu ve bu gibi mabetler mabet olarak devam edilmesi için inşa edilmiş, hediye edilmiş. Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabed-i şeriften Ezan-ı Muhammediye ve namaz her şey yasak olarak müze haline çevrildi. Onlardan daha zalim ve kafir kim olabilir... Ya Rabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma..." Hedef ve niyet görüldüğü üzere gayet net, değil mi?

 

Tarihte her zaman emsalsiz destanlar yazmış yüce Türk Milletinin evlatlarına uzun uzadıya son büyük başbuğları gerçek dünya lideri Atatürk’ü anlatmaya gerek var mı? Onun genç yaşlardan itibaren kendisini milletine adamasını, ömrünü cepheden cepheye kelle koltukta harcamasını, kurşunlar ve şarapnel parçaları arasında geçen mücadelesini, Anadolu’nun çıplak ve yoksul topraklarını işgallere karşı mücadele için alevlendirmesini, Türk Milletinin namus ve şerefini düşmanların ayakları altında ezilmekten kurtarmasını, Türk’ün bayrağını onurla, gururla, şerefle göndere çekip dalgalandırmasını elbette onu minnet ve rahmetle anan, kıymet bilen, namusuna düşkün siz haysiyetli insanlara anlatmaya elbette gerek yok! Ancak arada bir baş gösteren haysiyetsizce, şerefsizce Atatürk’e hakaret etmeyi maharet sayan sözde Müslüman olduğunu iddia eden, Atatürk’e hakaret edince iyi Müslüman olacağını zanneden, nedense kimilerinin de bunu hükümete yaranma ve yalakalık vasıtası olduğunu zannettiği içimizdeki o düşman artığı güruhu sosyo-psikolojik açıdan bir incelemek gerekir. Ancak haddini sürekli aşan bu kansız güruha karşı bu yazıyı yazarken öfkemi dizginlemeyeceğimi, bilhassa belli edeceğimi önceden belirteyim.

 

Atatürk’e hakaret edenlerin genel anlayışı güya kendileri aman pek Müslüman, sütten çıkmış ak kaşıktırlar, sanki adeta peygamber efendimizin Ashab-ı Kiram mertebesindedirler, ama Atatürk de güya İslam düşmanıdır. Atatürk’e hakaret eden güruh sanki İslam’ı kullanarak milleti soyan, devleti ele geçirip darbelere dahi kalkışan, Kuran kurslarında sübyanlara bile tasallut eden, bir karış sakal ve sarıklarına rağmen her türlü edebisizlikle defalarca suçüstü yakalanan bir kısım kendileri gibi kansız güruhu İslam’a ve temiz namuslu, vatan millet sevgisi ile dolu gerçek Müslümanlara verdikleri zararı görmezden gelerek güya onları gerçek Müslüman sayarlar ancak İslam’ı düşmanların ayakları altından kurtaran, Kuran’ı yücelten, Diyanet İşleri Başkanlığını kurarak halkın İslam eğitimini cahil mollaların tahakkümünde kurtaran, camileri kilise olmaktan kurtaran kurucu Cumhurbaşkanımız Ulu Önder Atatürk’ü Müslüman saymazlar!

 

Arada bir Atatürk heykeline, büstlerine zarar verenleri haberlerde görüyoruz. Hani bazıları utanmadan bir de pozlar verip sosyal medyadan paylaşırlar. Onları yapanların bir kısmı hakkında araştırma yapanlar olur bazen, özellikle onları takip ederim, adamların çoğunun İslam’la alakası yok, içki içenleri, pornocuları, çeşitli günahlarla dolu hayatları olduğu sonradan ortaya çıkanlar vardır. Ama adam kendince Atatürk’e hakaret edince, büstüne zarar verince, sosyal medyada Atatürk’e hakaret tartışmalarına girince kendisini mükemmel Müslüman zanneder. Atatürk’e hakaret maalesef bir kısım cemaat ve tarikatlarda adeta İslam’a olan yakınlığınızın ölçütü olarak görülmekte, kendilerini dinleyen insanlara bu anlayış aşılanmakta, bilhassa gençler ile okuma yazma araştırma ile işi olmayan cahil insanlar bu akıma hemen kapılmaktadırlar. Karşınıza oturduklarında 1. Dünya savaşı, dünyanın emperyalistlerce paylaşımı, Müslüman ülkelerin sömürgecilerce işgal edilip halklarının katledilerek ellerindeki tüm zenginliklerin gasp edilmesi, İstanbul Hükümetinin en son çok İngiliz oyuncağı haline gelmesi, Anadolu’da yakılan direniş ateşi ile verilen ölümüne var olma savaşı hakkında iki kelam edemeyenler ‘Atatürk dinsiz’ demekle kendilerini bir anda entelektüel ve örnek Müslüman ilan ederler. Başlarlar sonra asılsız, dayanaksız, delilsiz iddialarla kafalarına sokulmuş yalanları anlatmaya. Sizin gerçekleri delil ve belgelerle anlatmanız artık beyhudedir. Çünkü onların derdi gerçeği öğrenmek değil, kuruldukları gibi konuşmaktır.

 

Atatürk’e hakaret suçu yasalarda da düzenlemiştir. Mustafa Kemal Atatürk aleyhine işlenen tüm suçlar, özel bir kanun olan 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” hükümleri ile düzenlenmiştir. Kanunda; söz, yazı veya çeşitli davranışlarla işlenebilen iki farklı suç tipine yer verilmiştir:

  • Atatürk’ün hatırasına hakaret suçu,

  • Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip etme, kırma, bozma veya kirletme suçu.

Atatürk’e hakaret suçu en çok internetten sosyal medya (twitter, facebook, instagram vb.) üzerinden işlenmektedir. Ancak yasa yeterince uygulanmadığından caydırıcı olamamaktadır.

 

Elbette Atatürk’ü koruma yasalardan önce bilinçle olmalıdır. Tarih bilinci, hürriyet bilinci ve namus bilinci Atatürk’e hakaret etmemek için şarttır. Atatürk’ü elbette sevmeyenler olabilir, tıpkı Türk Milletini de sevmeyenler gibi. Zorla sevdiremeyiz lakin bu kimseye hakaret etme hakkı vermez. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da herkesin sevmesi mümkün olmadığı gibi. Ancak seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevmeseniz de saygılı olmak zorundasınız. Gerçi Erdoğan saygısızlığı affetmiyor, sadece 5 yılda 63 binin üzerinde vatandaşa dava açmış. Hani bu bilgiyi Atatürk’ü eleştirmek neden suç olsun, ülkede düşünce özgürlüğü yok mu diye her fırsatta soran o aklı eveler için veriyorum.

 

Neticede, sizlere sesleniyorum, Ey Atatürk’e hakareti maharet ve İslam dininde yücelme sanıp ve hatta güya bu şekilde iktidara yalakalık yapıp ( iyi ki iktidar bunlara yüz vermiyor, onlar gibi düşünmüyor(!)) yükselme hayali kurduğunu zannedenler; Ey bu milletin namusunu, şerefini, geçmişini ve geleceğini, hürriyetini, dinini ve ezanını, bayrağını ve onurunu esaretten ve düşman elinden kurtaran Atatürk’e hakaret ederek iyi Müslüman olup cennetlik olacağını zannedenler… Eğer iyi birer Müslüman olmak istiyorsanız önce İslam’a hizmet iddiası ile İslam’a en büyük zararları veren nice sözde kimi cemaat ve tarikatlarla mücadele ediniz. Sözde Kuran kurslarında kız çocukları yanında erkek çocuklarına dahi cinsel taciz ve tasallutta bulunan bazı dini vakıf veya cemaat oldukları iddiasında olanlarla uğraşınız, İslam gözüküp devleti hile ve rüşvetle ele geçirenlerle mücadele ediniz, sarık ve bir karış sakalla gelenekçi Müslüman gibi gözüküp kadınlara üfürükçülükler yapıp milletin namusuna zarar veren sahtekarlarla uğraşınız, dini lider olduğunu iddia edip altın varaklı koltuklarda lüks ve sefahat içinde insanlara ve İslam’a zarar veren, Kuran ile alakasız fitne ve yalana dayalı vaazlar veren sözde hacı hocalarla uğraşınız. Bir zamanlar birilerinin sırf şeklen bakıp “ne güzel Kuran’lar okuyor, Arapça biliyor, ermiş ve büyük Müslüman” dediği, ayaklarını öpüp ağzını sildiği peçeteleri dahi yediği (dayanak duruşma tutanakları) o hain ve kansız Fetö’yü görmediniz mi? Yıllarca birilerinin şeklen bakıp adeta taptığı büyük Müslüman dediği, Atatürk’ hakaretlerini dinleyerek alkışladıkları o hain Fetö şimdi Atatürk’ün tırnağının ucu dahi olabilir mi?  O meczup haine inananlar, Atatürk’e kafir diyenlerin ne aşağılık hainler olduklarını hep beraber görmedik mi? Aklınızı başınıza devirin. Atatürk vaktiyle hacı hocaları astı diyorsunuz ya, işte o da dönemin Fetö’larını astı, hani başındaki sarıktan ve bir karış sakalından utanmayıp İngiliz altını yiyen ve her türlü rezilliği ve ihaneti yapmaktan çekinmeyen vatan hainlerini astı. Sorarım sizlere; şimdi Fetö asılsın mı diye bir anket yapsak milletin tamamına yakını asılsın demez mi? Yüce Allah makamında Müslüman’ı kâfiri, iyiyi doğruyu, günahı sevabı yüce ve kerim iradesi ile şüphesiz herkesten iyi takdir edecektir. Kim iyi, kim kötü Müslüman, bunun hükmünü vermek hiç kimsenin haddi değildir. “Şüphesiz Allah hakkıyla işitendirhakkıyla bilendir.” (Enfâl suresi, 75. ayet)

 

Cehalet denen illet insanlığın en büyük kusurudur. Usta ve duayen tarihçi Sayın İlber Ortaylı’nın bir programda Atatürk’e hakaret eden sözde bir tarihçi hakkında söylediği sözler aslında pek çok şeyi gayet ustaca özetlemektedir. Bu haftanın yazısına da en uygun hatime bu olacaktır sanırım.

 

“Bunlar cahil adamlar, ne bilirler tarihi. Bir b*k bildikleri yok. Ne okuyacak ne bilecek. Allah'ın hödüğü suratına baksan halde turp sattırmazsın”

İlber Ortaylı (Tarihçi) – Atatürk’e hakaret edenler sorulduğunda verdiği bir cevap

 Av. Bülent Demirbaş

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kirsehirhaberturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.